5 Eylül 2016’da 50 Kürt siyasetçi, aydın ve sanatçı PKK Lideri Öcalan’a yönelik tecridin sonlandırılması talebiyle açlık grevi başlattı. Eylemler sonucu İmralı’nın kapıları aralansa da devletin ‘mutlak tecrit’ politikası sürüyor
21 yıldır İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit politikası devam ediyor. Farklı tarihlerde siyasi tutukluların ve siyasetçilerin gerçekleştirdiği açlık grevleri ve ölüm orucu eylemleri ile görüşme olanakları sağlansa da akabinde tecrit politikasına devam edildi. Açlık grevi ve ölüm orucu eylemleri Kürt özgürlük mücadelesi tarihinde ilk olarak 14 Temmuz 1982’de yer almaya başladı. 12 Eylül darbesi sonrası Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkencelere karşı geliştirilen bu eylem biçimi daha sonra Kürt sivil siyaseti ve cezaevlerindeki tutsaklarca diğer seçenekler ortadan kalktığında başvurulan bir yöntem oldu.
Öcalan’ın ailesi ve avukatları ile görüşmesi ve diyalog kanalarının açılması amacıyla girilen bugün açlık grevi eylemlerinden biri 12 Eylül 2012’de başladı. Cezaevlerindeki binlerce girdiği ve 67 gün süren eylem, Öcalan ile görüşme olanaklarının sağlanması ile sonlandırıldı. Bu görüşme, “çözüm süreci”nin kapısını araladı. Fakat sürecin AKP iktidarı eliyle sonlandırılması akabinde Öcalan’la görüşmeler yeniden engellenmeye başlandı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 5 Nisan 2015 çözüm sürecinin rafa kaldırıldığı yönündeki açıklaması, çözüm sürecinden güvenlikçi politikaya dönüleceğinin açık ilanı oldu.
Tutuklamalar ve kayyumlar
Kürt sorununa yaklaşımı İmralı üzerindeki tecrit-görüşme karşıtlığı üzerinden değerlendiren Kürt siyasi hareketi, çözüm sürecine geri dönülmesi yönündeki beyanlarını sıklıkla dile getirdi.
Kürt siyasetçilere yönelik kapsamlı operasyonlar, kent merkezlerine taşınan çatışmalar çözüm yönündeki beklentilerin hükümetin gündeminde olmadığının göstergesi oldu. Dönemin HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile birlikte partili vekillerin yanı sıra İmralı Heyeti’nde yer alan İdris Baluken gibi isimler cezaevine atıldı, belediyelere de kayyum atandı.
Diyarbakır’da açlık grevi
İktidarın çözümsüzlüğü derinleştiren bu adımlarına karşı Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven, Demokrasi ve Barış Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, İmralı Heyeti üyelerinden Ceylan Bağrıyanık, Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Bekir Kaya, Öcalan’ın avukatları Ebru Günay ve Cengiz Çiçek ile gazeteci, yazar, sanatçılarında aralarında bulunduğu 50 isim, 5 Eylül 2016 tarihinde tecridin sonlandırılması amacıyla Diyarbakır’da açlık grevine başladı.
Cezaevleri de katıldı
Başlatılan eyleme kısa bir süre sonra cezaevlerinde bulunan PKK ve PAJK’lı tutuklularında destek vermesi verdi. 7 farklı cezaevinden 35 tutuklu açlık grevine katıldı. Açlık grevi ile birlikte kamuoyunda büyüyen tepkiler karşısında İmralı’nın kapıları bir kez daha açılmak zorunda kalındı.
İmralı’da 1 saatlik görüşme
Eylemlerin devam ettiği 11 Eylül günü kardeşi Mehmet Öcalan İmralı Adası’na giderek PKK lideri ile bir saatlik bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmede Abdullah Öcalan hükümete “Devlet isterse 6 ayda bu sorun çözülür” mesajını iletti.
Öcalan’ın grevin sonlandırılması yönündeki mesajı doğrultusunda açlık grevi sonlandırdı. Fakat devletin Öcalan’ın çağrısına yanıtı tecridi sürdürmek oldu. Tecrit politikası ile eşgüdümlü olarak ise, 90’lı yılların izlenen güvenlik stratejisine geri dönüp, bu yönde adımlar atıldı.
Leyla Güven başlattı
Türkiye’nin Efrin saldırısını eleştirdiği için tutuklanıp cezaevine konulan Leyla Güven, cezaevinde iken 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan genel seçimlerde HDP’den Hakkari Milletvekili seçildi. Güven, seçilmiş olmasına rağmen tahliye edilmedi.
Diyarbakır Kadın Cezaevi’nde tutuklu bulunan Güven, 7 Kasım 2018’de Öcalan’a uygulanan tecridi protesto ederek, süresiz-dönüşümsüz açlık grevine başladığını duyurdu. Leyla Güven’in tecride karşı başlattığı eylemi birçok demokratik örgüt tarafından sahiplenildi. Sokaklara çıkan halk ise “Güven’in talebi talebimizdir” diyerek, Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasını istedi. Bu çağrılar sonrası HDP, Güven’in açlık grevinin 11’inci gününde Diyarbakır, Van, Hakkari, Urfa ve Adana’da dayanışma eylemleri başlattı.
Türkiye ve bölgedeki cezaevlerinde bulunan yüzlerce tutuklu, 27 Kasım 2018 tarihinde, gruplar halinde dönüşümlü-süresiz açlık grevi eylemlerine başladı. 1 Mart 2019’da süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemleri Türkiye’deki bütün cezaevlerine yayıldı. Eylemler Avrupa’ya kadar yayıldı.
İmralı’da aile görüşü
Eylemin 67’nci gününde, kardeşi Mehmet Öcalan’ın İmralı’ya gidişine izin verilip, PKK lideri ile yeniden görüşme sağlanabildi.
Cezaevlerindeki siyasi tutuklular adına açıklama yapan Deniz Kaya, “Yapılan görüşme tecridin sona erdiği anlamına gelmediği anlaşılmalıdır” diyerek, başlattıkları açlık grevi eylemini kesintisiz bir şekilde sürdüreceklerini duyurdu. Eylemler devam ederken Leyla Güven açlık grevinin 78’inci gününde cezaevinden tahliye edildi. Güven, eylemine evinde devam etti.
Aynı taleple 3 Mart’ta HDP milletvekillerinden Dersim Dağ, 8 Mart’ta Tayyip Temel ve Murat Sarısaç süresiz dönüşümsüz açlık grevine başladı.
8 kişi hayatını kaybetti
Yine dört farklı cezaevinde bulunan 15 tutuklu, 136 gündür sürdürdükleri açlık grevi eylemini 30 Nisan 2017’den itibaren “ölüm orucu”na çevirdi. Bu gruba ileriki tarihlerde 15 tutuklu daha katıldı. Eylemler boyunca cezaevlerinde tutuklu bulunan ve Avrupa’da yaşayan Uğur Şakar, Zülküf Gezen, Ayten Beçet, Zehra Sağlam, Medya Çınar, Siraç Yüksek, Yonca Akici ver Mahsum Pamay olmak üzere 8 insan tecridi protesto etmek hayatına son verdi
8 yıl sonra avukat görüşü
Yaygınlaşan grevler sonucunda Öcalan ile avukatları arasında 8 yıl aradan sonra 2 Mayıs’ta görüşme sağladı. Görüşmenin bilgisi 6 Mayıs’ta kamuoyu ile paylaşıldı. Bu görüşme 27 Temmuz 2011 tarihinden sonra avukatların yaptığı 810 başvurudan sonra gerçekleşti.
Öcalan’dan mesaj
Öcalan, açlık grevi ve ölüm orucu eylemlerine ilişkin kamuoyuna şu mesajı verdi: “Cezaevleri içindeki ve dışındaki arkadaşların direnişlerine saygı duymakla birlikte, sağlıklarını tehlikeye atacak ve ölümle sonuçlandıracak konumlara taşıracak noktaya taşımamalarını önemle belirtmek isteriz. Bizim için onların akli, fiziki ve ruhi sağlıkları her şeyin üstündedir. Ayrıca en anlamlı yaklaşımın zihinsel ve ruhi duruşun geliştirilmesiyle bağlantılı olduğuna inanıyoruz.”
Devlete 7 maddelik mesaj
8 yıl aradan sonra yapılan görüşmenin ardından avukatları, 22 Mayıs’ta Öcalan’la ikinci kez bir araya gelebildi. Bu görüşmede Öcalan, İmralı’daki diğer tutuklularla birlikte kaleme aldığı 7 maddelik bir mesaj ile devlete çözüm için çağrıda bulunma ısrarını sürdürdü.
Mesajda, açlık grevi ve ölüm orucu eylemlerinin sonlandırılmasına dair ise şunlar kaydedildi: “Değerli yoldaşlar, Başta açlık grevi ve ölüm orucuna kendini yatırmış arkadaşlar olmak üzere iki avukatımın yapacağı geniş açıklamalar ışığında eyleminizin sona ermesini bekliyorum. Bana ilişkin maksadınızın hasıl olduğunu da rahatlıkla belirtip hepinize en derin sevgi ve teşekkürlerimi sunuyorum. Asıl bundan sonrasında da bana yeterli yoğunluk ve iradeyle eşlik etmenizi de özenle belirtiyor ve umuyorum. Bitmeyen sevgi ve selamlarımla.”
Eylemlerden sonra…
Bu çağrı üzerine eylemler 26 Mayıs 2019’da sonlandırıldı. Eylemlerin sona ermesinin ardından Öcalan, 5 Haziran’da ailesi ile 12, 18 Haziran ve 7 Ağustos’ta avukatlarıyla görüştürüldü ve sonrasında yeniden tecrit politikası devreye sokuldu.
Aylarca haber alınamayan Öcalan, İmralı’da çıkan yangın sonrası oluşan kaygılar sonucunda geçtiğimiz 27 Nisan tarihinde savcılık kanalıyla ailesi ile telefon görüşmesi yapabildi. Bu görüşme Öcalan’ın 21 yıl boyunca ailesiyle yapabildiği ilk telefon görüşmesi oldu.
Aileler ve avukatlar telefon görüşmesinin gerçekleştiği günden bu yana İmralı’dan hala haber yok.
MA / Ergin Çağlar – Cahit Özbek