Sındırgı’da temeli atılan ‘Sebze Meyve Kurutma Tesisi’nde JES’lerin atık suyu kullanılacağı açıklandı
Jeotermal Enereji Santralleri (JES) Türkiiye coğrafyasının dört bir yanında iktidar tarafından desteklenirken halkın ise bu tesislere ciddi tepkileri. Tepkilerinn temelinde yeraltından çıkan ağır metallerle dolu akışkanın enerji üretiminde su buharı elde ettikten sonra ısısı düşen bu akışkanın doğaya salınıyor olması (Nehir-dere-tarım arazileri vb.). JES’ler yeraltından çektikleri zehirli akışkanı reenjeksiyon kuyuları ile yeniden yeraltına basmaları gerekirken bunun maliyetinden kurtulmak için akışkanı evsel ısıtma, seracılık ve meyve kurutma gibi alanlara kaydırmak istiyorlar. Tam da bu kapsamda Balıkesir’in Sındırgı İlçesi’nde Jeotermal deşarj suyu (bu ‘deşarj suyu’ su değil, soğumuş zehirli akışkandır) kullanılarak işletileceği belirtilen Sındırgı Sebze Meyve Kurutma Tesisi’nin temelinin atıldığı duyuruldu.
JES atığında ‘sağlıklı gıda’
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Sosyal Gelişmeyi Destekleme Programı (SOGEP) kapsamında, “Jeotermal ile Sağlıklı Gıda” isimli projeyle desteklenen Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Sındırgı’da Jeotermal Sebze Meyve Kurutma Tesisi’nin temelini attı. Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz temel atma töreninde yaptığı konuşmada, “Tesisimiz 12 ay boyunca işleyecek. Ürünlerin yok pahasına satılması ya da derelere dökülmesi hikayesi bu tesisle sona erecek. Yaklaşık 5 buçuk milyon liraya mal olacak ve JES’lerin ‘deşarj suyu’ kullanılarak işletmeye alınacak tesis her aşamada kontrol edilerek “iyi tarım uygulaması” üretimi gerçekleştirilecek” sözleri gerçeği yansıtmadığını uzmanlar belirtiyor.
Üreticiye alım garantisi!
AKP’li Sındırgı Belediye Başkanı Ekrem Yavaş konuşmasında, “Hayallerimize ortak olduğu için Büyükşehir Belediye Başkanımız Yücel Yılmaz’ı can-ı gönülden tebrik ediyorum. Bismillah deyin dağa, taşa sebze ve meyve ekin. Bunu sadece kurutma tesisi olarak görmeyin, turizm destinasyonu gibi görün. Bu bölgeyi bir tur güzergahı haline dönüştürmek istiyoruz. Doğal şehirler artık daha fazla önem kazanacak, insanlar sakin şehirlere gelecek” sözleriyle bölgede ihale edilen JES’lere yönelik tepkilerin önünün alınmak istendiği ve bu yolla JES’lerin zehirli atık suyunu tesiste kullanmasının iyi birşey olduğu iddiasında bulunuyor olması dikkat çekerken, halkın tepkisine karşın yıllardır bölgede JES’leri destekleyen tutumuyla tanınıyor.
JESDER’den itiraf
Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği (JESDER) geçtiğimiz yıl Manisa ve Aydın’da yerel basına jeotermal uygulamaları ile ilgili bilgilendirme toplantıları gerçekleştirmişti. Dernek, “Hayatta ne yaparsanız yapın yüzde 100 yararlı, temiz diye birşey yok. Bizde o anlamda jeotermaller olarak yüzde 100 temiz değiliz. Aydın’da bir sorun var ama bu bir süreçtir. 2009’dan sonra uygulama hızla düzeliyor. İşletmelerce akışkan derelere bırakılmıştır, yaptık. Ama sürekliliğe bakmak gerek. Bu devamlı mı yapılıyor, yoksa anlık geçici süreyle mi yapılıyor?” diye JES karşıtlarına sesleniyordu.
Reenjeksiyon maliyetli iş!
Aydın’da düzenlenen bir etkinlikte konuşa n Elektrik Mühendisi Cevat Uçman, yıllar önce Jeotermal Enerji Santrali’nde çalıştığını ve zararlarına şahit olduğu ifade ederek üç farklı noktaya dikkat çekmişti: “Birincisi reenjeksiyonda (tekrar basma) işlemi kolaylaştırmak için kullanılan inhibitörler yoğun miktarda korozit zehirli madde içeriyor. İkinci dikkat çekmek istediğim nokta yer altından çekilen suyun yine yerin 2-3 bin metre altına basılması gerekir. Oysa yüksek maliyetlerden dolayı bunu yapan yok. Suyun 0-500 metreye basılması hiçbir anlam ifade etmiyor. Son olarak tepkilerin giderek büyüdüğünü fark eden yetkililer torba yasa ile ÇED düzenlemelerini bypass ettiler” demişti.
JES atık suları zehirliyor
Süleyman Demirel Üniversitesi’den (SDÜ) Ayşen Davraz 2017 yılında yaptığı çalışmanın sonucunda, ”Büyük Menderes Havzası jeotermal akışkanları insan ve bitki yaşamına toksik düzeyde Arsenik, Bor, Lityum içeriyor. Havza termal ve kimyasal olarak kirleniyor” tespitlerinde bulunmuştu. Yine 2006 yılında İzmir T.Ü’den Alper Baba’nın yayınladığı çalışma sonucu da, ” B. Menderes Havzası jeotermal sular kireçlenme ve korozyonla sonuçlanan yüksek oranda Arsenik, Bor, Kadmiyum, Kurşun içeriyor. Bunlar reenjekte edilmediği için toprak ve su kirlenmesi yapıyor” noktasındaydı.
Çiftçiler kandırılıyor
Sındırgı’da sebze kurutma tesisinin zehirli atıkla işletileceği, projede belirtilen deşarj suyu vurgusundan anlaşılıyor. Deşarj suyunun JES’lerin ısısı düşen zehirli atık olan akışkan olduğu biliniyor. Bu akışkanın sıcak veya soğuk olması zehirli yapısını değiştiren bir özellik taşımıyor. Temeli atılan tesiste, santralde kullanımdan sonra ısısı 60-70 dereceye inen zehirli akışkan JES’lerin işine yaramıyor. Bu akışkanı, akışkanın çekildiği noktaya deşarj etmeleri ise Elk. Müh. Cevat Uçman’ın açıklamasında dediği gibi bu durum şirketlere yüksek maliyetler oluşturuyor. Diğer yandan JESDER’in itiraflarından da anlaşılacağı gibi JES atıkları halen derelere salınmaya devam edildiğini gösterirken, halkın duyarlılığının artmış olması JES’çileri sıkıntıya sokuyor. JESDER geçtiğimiz aylarda Aydın halkına rüşvet olarak evlerinizi ısıtalım ifadesi atık üzerinden de kazanmayı hem de atıktan kurtulmalarını sağlamak için. Sındırgı’da temeli atılan tesiste bu içerikte ve JES’lerin zehirli akışkanın bu tesise verilmesiyle JES şirketi atık sorunundan kurtuluyor ama Sındırgılıların kurtulması olanaksız. Bu işletme de kullanılacak olan zehirli akışkanın ısısı iyice düştükten ve burada da kullanım süreci tamamalanan zehirli akışkan derelere ve tarım arazlerine bırakılma dışında bir seçenekleri yok. Bu işletmede kurutulan sebzelerin ise bir alıv-cısı olur mu bunu şimdiden belirtmek zor.
EKOLOJİ SERVİSİ