İHD Hapishane Komisyonu’ndan Onaran, salgınla tutukluların sağlığa erişim haklarının durduğunu söyledi
Koronavirüs salgını vaka sayısında “normalleşme” süreciyle birlikte önlemlerin gevşetilmesi nedeniyle her geçen gün artış yaşanıyor. Günlük vaka sayısının bin 500’ü aştığı tabloda merak edilen yerlerin başında ise cezaevleri geliyor. Cezaevlerindeki vaka sayıları ve can kayıpları hakkında herhangi bir bilgi paylaşımı ise yapılmıyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) Hapishane Komisyonu üyesi Hatice Onaran, cezaevlerindeki son duruma ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Kadir Güney’e konuştu.
Olağanüstü şartların hayata geçirildiği alanların başında cezaevlerinin geldiğine dikkati çeken Onaran, “Buralarda yapılan kısıtlamaların başında iletişim geliyor. İletişim olmayınca uygulanması rahat oluyor. Bu şartlarda hak ihlalleri ise artıyor” dedi. Salgınla birlikte ilk olarak aile ve avukat görüşlerine kısıtlamalar getirildiğini anımsatan Onaran, iletişimin ortadan kalkmasıyla birlikte cezaevlerinde istenen koşulların yaratıldığını söyledi. Onaran, “Cezaevlerinde durum gerçekten çok kötü durumda. Hukuki açıdan kötü olması bir yana insan hakları açısından ayrı kötü durumda. Hatta en temel hak olan yaşam hakkının korunması, sağlanması hakkında herhangi bir adım atılmıyor. Bir şey yapılmadığı gibi ölüme terk ediliyorlar. Bu durum ise kaygılarımızı her geçen gün arttırmakta” diye konuştu.
Salgının başında cezaevlerinden sorumlu olan kurumlara, alınacak önlemler için öneri sunduklarını paylaşan Onaran, bu önerilerinin ciddiye alınmadığını kaydetti. İnfaz yasasıyla birlikte adli tutukluların serbest bırakıldığını hatırlatan Onaran, “Serbest bırakılmalarla birlikte cezaevlerinde yemek sorunu çıktı. Çünkü cezaevlerinde yemek işlerini açık cezaevindekiler yapıyordu. Bu durum ise biz, devletin ne kadar plansız, öngörüsüz hareket ettiğinin bir örneğini gördük” dedi.
Talep karşılanmadı
Onaran, salgınla birlikte temizliğin öneminin bir kez daha ortaya çıktığını fakat cezaevlerinde temizlik malzemelerinin çok kısıtlı verildiğini kaydetti. Salgında yüz yüze görüşme yerine telefon görüşmesi hakkı verildiğini, ancak bu durumun da sıkıntılı olduğunu ifade eden Onaran, “Bazı yerlerde haftada bir olarak kaldı. Bazılarında 20 dakika tek seferde kullandırıldı. Kimi yerde ise 10 dakika 3 dakikaya düşürüldü. İnsanlara ihtiyaçlar için koli gönderilmesi söylendi. Fakat koliler aylarca bekletiliyor. Sosyal haklar ortadan kaldırıldı. Kütüphane ya da atölye çalışması yapan mahpusların hakları tamamen ortadan kaldırıldı” dedi. Onaran, “Salgının ne kadar daha devam edeceğini bilmiyoruz. Bunun için planlar yapılmalı. Atölyeye 10 kişi çıkıyorsa 5-5 bölünebilirdi. Aksine daha çok kısıtlama yapılıyor. Uzun sürecin hapishanelerde biraz daha yaşanır kılınması, zindan içinde zindan yaratılma politikalarına son verilmeli” diye konuştu. Cezaevlerindeki hak ihlallerinin başında sağlığa erişim hakkının engellenmesi geldiğini vurgulayan Onaran, bu durumun ise özellikle hasta tutukluların durumunu kötüleştirdiğini ifade etti. Onaran, “Sağlığa erişimin tamamen ortadan kaldırıldığını söyleyebiliriz. Hastane sevkleri ‘salgın’ bahanesiyle engelleniyor. Yine hastaneye gittiğinde ise 14 gün karantinada kalmak zorunda kalıyorsun. Karantinada ise pis, sağlıksız bir ortamda kalıyorlar” dedi. Onaran, hasta tutukluların düzenli olarak hastaneye kontrole gitmeleri gerektiğini ve ilaçlarının olduğuna işaret ederek, “Hasta tutuklulara insani açıdan daha bir özel yaklaşılması gerekirken ne hastaneye götürülüyorlar ne de tedavi ediliyorlar. Sağlığa erişim hakkının engellenmesi hasta tutukluların gözden çıkarılması demektir. ‘Ölürseniz ölün zaten ölmenizi istiyoruz’ gibi bir yaklaşımın gösterildiğini söyleyebiliriz” dedi.
Yetkililere çağrı
Onaran, şu çağrıda bulundu: “Başta hasta mahpuslar olmak üzere tüm tutukluların serbest bırakılmasını istiyoruz. Çünkü virüsün bu hapishanelerde gizlendiğini, yaygınlaştığını biliyoruz. Oralarda da vaka sayılarında patlamalar yaşamadan en azından kronik durumda olan yaşama tutunmada artık çok zorlanan ağır hasta mahpusların veda hakları var.”
HABER MERKEZİ