Bir uzman çavuş olan Musa Orhan, Batmanlı İpek Er’e tecavüz etmiş ve İpek’in intiharına neden olmuştu. İpek’in annesinin isyanını, öfkesini ve o büyük acıya rağmen kararlı mücadele iradesini görmüştük TV kanallarında. Cinsel saldırı ilk ortaya çıktığında, ifadesi alınıp serbest bırakılan tecavüzcü Musa Orhan, yine başta kadınlar olmak üzere, vicdanı olanların, yaşamı savunanların ve tabi ki Twitter kullanıcılarının tepkisi ile tutuklanmıştı.
Musa Orhan’ı pek çoğumuz, üzerinde memuriyet üniforması var iken çekilmiş, eli bozkurtlu ve arka fona Türk bayrağı yerleştirilmiş fotoğrafı ile tanıdık. O fotoğraf çok şeyi anlatıyordu. Tecavüzcünün siyasi tutumunu, üniforma ile çektirdiği fotoğraftan, yaptığı el işaretinden anlamak çok kolaydı. Sırtını dayadığı yerden emindi cinsel saldırının faili. Nasıl bu denli güven içinde bir kadını günlerce alıkoyup ona tecavüz edebildiğini de, İpek’e söylediği, ‘’istediğin yere şikayet et, kimse bana bir şey yapamaz’’ cümlesinden anlamak zor değildi.
İpek’in tecavüze uğradığını destekleyen Adli Tıp raporuna rağmen, tahliyeye ilişkin mahkeme kararında sanığın kaçma şüphesi de yok denilerek ve ilk cinsel birlikteliğin rıza ile gerçekleştiğinden bahisle, Musa Orhan’ın sonraki eylemleri için ise “cinsel birlikteliğin zorla gerçekleştiği hususunun kabulünü zorunlu kılacak bir düzeye ulaşmadığı” ifade edilmiş, cinsel saldırı faili Musa Orhan 6 gün tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilivermişti. İpek’in ilk ifadesi, yazdığı intihar mektubu da ortada idi ve titizlikle değerlendirilmesi gereken iki ayrı delili oluşturuyordu mektup ve savcılık ifadesi. Ama mahkeme bu delilleri ciddiye almadı.
Musa Orhan hakkında suç duyurusunda bulunmak için 7 Temmuz tarihinde Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı’na giden İpek Er beyanında, “Beni evlenme vaadiyle kandırarak, alkol vererek zorla birçok kez ilişkiye girdi” demişti. Ama kadının beyanı esas alınmadı, kadın canına kıydı, mahkeme bir tecavüzcüyü koruyarak rıza aradı. Bir süredir karşılaşmadığımız rıza meselesiyle yine karşılaşmış olduk böylece.
Başka başka hallerde, tutuk itirazını sürüncemede bırakan, sonuna kadar süresini kullanan mahkemeler ne oldu da jet hızıyla ve onca delile rağmen tahliye kararı vermişti? Tutuklu kalmalarını gerektiren hal olmayan insanlar, aylarca iddianamesiz içeride tutuluyor, yıllarca tutuklu yargılanıyorken, ölümüne sebebiyet verdiği kişiye onu alıkoyarak defalarca tecavüz eden şahıs korunarak tahliye ediliyordu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Elbette bu olayın bazı çevreler tarafından sürekli gündeme getirilmesinin temel nedeni HDP milletvekilinin ve diğer PKK’lıların yaptıklarının üstünü örtmektir” demişti. İyi de tüm ülke ayağa kalktı ve toplumun her kesimi tecavüzcünün tutuklanması için haykırmadı mı? Ne ilgisi var meselenin HDP ile? Sanığın avukatının açıklamalarıysa, İçişleri Bakanı’nın bir tecavüz sanığının tutuklu yargılanmasının istenmesinden duyduğu rahatsızlıktan daha da beter. Sanık avukatı Mehmet Erkan Akkuş, Twitter aracılığı ile şöyle diyordu; “Musa’nın beraat etmesiyle değil, gencecik kızın şüpheli ölümündeki sır perdesinin aydınlatılması ve Türk Askerine iftira atanların kanun önünde hesap vermesi ile avukatlık görevimi yapmış olurum.’’ Hukuk eğitimi alan birinin yapabileceği türden bir açıklama elbette böyle olamaz. İftira meselesi ayrı bir tartışma ama, suç ve cezada şahsilik ilkesini hukuk eğitimi almış birinin bilmemesi mümkün mü? Ne ilgisi var tüm ordu ile bu fiilin? Hem herhangi bir Türk askeri bir suçun faili olamıyor mu? Yargılanan, ceza alan yahut haklarında yığınla suç isnadı bulunan askerlerden avukat beyin haberi yok demek ki pek çok temel hukuk ilkesinden olmadığı gibi.
Tecavüzcünün ortalığa dökülen fotoğrafları, fotoğraflarla verdiği mesajlar ve bu şahsı aklamak için yapılan açıklamaların tamamı, zaten o kimliğin suç işlenmesini kolaylaştırmak için kullanıldığı gerçeğini de seriyor önümüze. Derken Musa Orhan’ın arkadaşıyla arasında geçen mesajlaşmalar yansıyordu basına. O mesajlar çokça paylaşıldı. Musa Orhan’ın sistematik cinsel saldırısını ayan beyan anlattığı mesajlardan sonra sosyal medyada #MusaOrhanTutuklansın etiketi ile binlerce paylaşım yapıldı. Ancak Musa Orhan hala sokaklarda özgürce dolaşıyor.
Son olarak bu Pazartesi yapılan İçişleri Bakanlığı açıklamasına göre, “Nitelikli cinsel saldırı” suçundan hakkında kovuşturma yürütülen Musa Orhan, İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun 31.08.2020 tarihli ‘Devlet memurluğundan çıkarma’ cezası verilmesi kararıyla Jandarma Genel Komutanlığından ihraç edildi. Madem her şey iftira idi ve bu konu mahsus gündemde tutuluyordu, neden bu şahıs memuriyetten çıkarılıyordu? Bu bir ikrar değildi de neydi?