Van Gölü’nde ÇEV-DER Başkanı Kalçık, akarsulardan gelen evsel ve doğasal atıkların da göldeki kirliliği arttırdığını, sahip çıkılmaması halinde gölün bir süre sonra balçığa döneceği uyarısında bulundu
Sahip olduğu 3 bin 900 hektarlık alanı ile Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü kirlilik tehdidi altında. Kirliliğin en büyük nedeni ise gölün kıyısında yer alan bulunan 9 yerleşim yerinden akan kanalizasyon atıkların düzenli bir filtrelemeden geçirilmemesi. Gölün çevresinde Van’a bağlı İpekyolu, Edremit, Tuşba, Erciş, Gevaş, Muradiye ilçeleri ile ile Bitlis’in Tatvan, Ahlat ve Adilcevaz ilçeleri var.
Bu yerleşim yerlerine ait kanalizasyon sisteminde atıkların filtrelenmemesinin yanı sıra derelere atılan çöpler nedeniyle göldeki kirlilik gün geçtikçe büyüyor.
Van Çevre Derneği (ÇEV-DER) Başkanı Ali Kalçık, göle en fazla zararı kıyısındaki belediyelerin verdiğini dile getirdi.
Van Gölü çevresinde 1 milyon 200 bin insanın yaşadığını belirten Kalçık, bu yerleşim alanlarından akan kanalizasyon atıklarının düzenli olarak arıtılmamasından kaynaklı Van Gölü’ne saniyede bin 800 litre kanalizasyon atığı döküldüğünü ifade etti.
Önlem alınmazsa!
Kalçık, “Dolaylı ya da dolaysız bir şekilde günlük 58 bin 600 metreküp evsel ve kanalizasyon atığı doğrudan Van Gölü’ne dökülüyor. Eğer bu şekilde devam edilir ve önlemler alınmazsa yakın bir tarihte Van Gölü bir balçığa dönüşecektir” dedi. Van Gölü’ne 19 tanesi büyük, 100’e yakın akarsuyunun döküldüğüne dikkat çeken Kalçık, bu akarsulardan gelen evsel ve doğasal atıkların da göldeki kirliliği arttırdığını kaydetti.
‘Devlet kıyıları korumakla mükelleftir’
ÇEV-DER Başkanı Kalçık, yine kirliliğe yol açan gölün kıyısındaki resmi kurumların kaldırılması gerektiğini de söyledi.
Devletin birinci görevinin kıyıları korumak olduğunu vurgulayan Kalçık, “Van Gölü kapalı bir havza olmasından dolayı çaylardan gelen pislikler gölü bataklığa çeviriyor. Gölün 450 kilometre sınırının 180 kilometresi Van sınırları içerisinde. Bu sınır İn Köyü’nden başlayarak Erciş’in Karatavuk Köyü’ne kadar devam ediyor. Bu sınırların çoğu devlet kurumları tarafından alıkonulmuş. Devlet kıyıları korumakla mükelleftir, kanunları ihlal etmek değil. Kanun açık, savaş koşularında dahi deniz kıyısına yapı yapılamaz” diye konuştu.
Özel bir kanun çıkarılmalı
Kalçık, gölü korumak için ise Van Gölü Özel Koruma Kanunu’nun bir an önce çıkarılması gerektiğinin altını çizdi. Mevcut durumda bir koruma kanununun olduğunu ancak uygulanmadığını söyleyen Kalçık, özel bir kanunun çıkarılması halinde hem göl kıyısında işgal edilen yerlerin hem de kirliliğin önüne geçileceğini ifade etti.
Kalçık, kentte yaşayan herkesin bu yasa konusunda ısrarcı olması gerektiğini de kaydetti.
‘Gölümüzün değerini bilmiyoruz’
Gölde artan kirliliğe dair konuşan kent sakinlerinden Serhat Demir, “Başka kentlerin sahillerine baktığımız zaman bir Vanlı olarak kıskanıyorum. Batı sahilleri daha çok ilgi gösterildiği için temiz ama buraya pek ilgi gösterilmediği için bu halde. Van Gölü farklı bir ilde olsa emin olun çok temiz bakarlardı. Gölümüzün değerini bilmiyoruz. Çoğu yerde uyarı tabelaları olmasına rağmen hala insanlar çöplerini kıyıda bırakıyor” dedi.
Göldeki kirliliğin sorumluluğunun sadece halka yüklenemeyeceğini söyleyen Demir, “Göl kıyısında kurulan çimento fabrikaları ve özel işletmelerin atıkları göle dökülüyor. Buradaki kirlilikten hem işletmeler hem de belediye sorumlu. Bu şehir, bu göl bizim. Lütfen herkes bu konuda duyarlı olsun” diye seslendi.
VAN