Güncel politika, edebiyat ve felsefeyi mizahına dahil eden gazeteci-yazar Özgür Amed’in ‘Böbreği Kim Yedi?’ isimli öykü kitabı Lis Yayınları’ndan çıktı
Güncel politika, edebiyat ve felsefeyi mizahına dahil eden yazar Özgür Amed, adı iddianamelere giren Spinoza’dan ideolojik anlamlar atfedilen çiğköfteye dek olmadık trajik hikayeleri tersyüz ediyor eserinde. Aynı zamanda gazetemizin de yazarı olan Amed’in kendisinden, ailesinden, mahallesi ve cezaevinde kaldığı koğuşundan yola çıkarak kaleme aldığı hikayeleri, yazarın gazetelerdeki köşelerinde olduğu gibi mizahla bezeli. Güncel politika, edebiyat ve felsefeyi mizahına dahil eden Amed, öykülerinde faşizmin sonucu olarak ortaya çıkan ‘saf kötülük’ ve absürt durumlarla nasıl başa çıktığını anlatıyor özetle. Ancak yazar tüm bu hikayeleri tersyüz ediyor. Öyle ki trajik durumlar karşısında öfkelenip ağlama isteği duyması gereken okur, kendisini kahkaha atarken bulabiliyor. Kitabın sorusu ise şu:İnsan aklını dumura uğratacak trajik durumlar karşısında nasıl tepki verilebilir ki? Misal; bir katır gözaltına alınabiliyorsa neden firar edemesin ve derdini bir gazeteciye anlatamasın ya da taş ve demirden örülü cezaevi avlusunda kendiliğinden bitiveren bir ot, devletin güvenliğine tehdit görülüp gardiyanlarca koparılıyorsa, o otun yaşama hakkı neden savunulamasın? Veya çiğköfteye ideolojik anlamlar atfedilebiliyorsa, tencere, tava, kaşık da polis sorgusunda devrimci bir tutum sergileyebilir elbette.
Arka kapaktan
“İlk çıkardığım itiraz taslağı çok kısa idi. ‘Şimdi siz insan mısınız?’ deyip ‘gereğinin yapılması’ diye şey etmiştim. Sonra kavga çıkmasın diyerek taslağı genişlettim. Oysa yukardaki taslak bile fazlaydı ya, neyse… Doğal toplumdan başlayıp, oruç ayının psikolojik etkilerine, eline güç geçiren bireyin ruhunda açılan dev faşizm gediğinden nezaket kurallarına dek ve koğuş arama tarihçesinin karşılaştırmalı örnekleri ile savunma yerine saldırıya geçtim. Savunma saldırıyordu! Hepsi o küçük ot içindi ve daha fazlasını yapmaya hazırdık. İki sayfalık itirazı tamamladım. Gönderdik ve cevabı beklemeye başladık…”
KÜLTÜR SERVİSİ