Siyasi nedenlerle cezaevlerinde bulunan hükümlü ve tutukluların karşılaştığı antidemokratik uygulamaların azlığı ya da çokluğu genellikle dışarıda olan bitene bağlı olarak, ülkedeki siyasi konjonktürle doğru orantılı olarak yaşanır. Siyasi iklim sertleştikçe dışarıdakiyle birlikte içeride de keyfi uygulamalar artar.
Yasa çıkmadan önce siyasi tutukluların kapsam dışı bırakıldığı infaz düzenleme kanununa karşı çeşitli kesimler tarafından uyarılar yapıldı. Zor zamanlardan geçiyoruz dendi, toplumsal ayrıştırmayı güncelleştirerek büyütmek anlamına gelecek dendi, gerçekleri göz ardı edersek, çok daha kâbuslu zamanlarla karşı karşıya kalmamız kaçınılmaz olacak dendi ama kimse dinlemedi.
***
Şimdi gelinen durumda hastalar cezaevlerinin zor şartlarında hayata tutunmaya çalışıyor.
Cezaevindekilerin anlatımları ve basına, sosyal medyaya düşen haberler, gözaltı işleminden karakola kadar geçen süredeki transfer sırasında da hakaret, tehdit ve fiziksel şiddetin devam ettiği anlaşılıyor.
Nezarethanelerde geceyi geçirenlere üzerinde yatacak bir sünger veya üstü örtmek için bir battaniye bile verilmiyor. Gözaltında tutulan çok sayıda insandan alınan ifadeye göre bu süre zarfında verilen içme suyu, yiyecekler ve kişisel temizlik araçları yetersiz.
‘Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, koronavirüsün pençesinde olan hapishanelerdeki son duruma ilişkin bilgi edinme başvurusunu 48 gün önceki ‘bilgilendirme yazısını’ gerekçe göstererek yanıtlamıyor.
Hapishanelerde koronavirüs salgınıyla ilgili durum sürekli olarak gerçeğe yakın bile olmayan “bilgilerle” manipüle ediliyor.
Cezaevinde kalamaz raporları olmasına rağmen bırakılmayanlar var. Virüsle baş başa bırakılmış hamile tutuklular, bebekli anneler ve cezası bittiği halde tahliye edilmeyen tutuklular var.
Yasalara göre, cezaevlerindeki tüm tutuklu ve hükümlüler devlet koruması altındadır.
İnsanların aşırı kalabalık hücrelerde bir arada tutulması uygulaması devam ediyor. Hapishaneler genel olarak aşırı kalabalık durumda. Hapiste bulunan insanların açık havada egzersiz yapması için yeterli altyapı ve alan yok.
***
Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi net bir şekilde ortaya serdi: Türkiye’de işkence var. Kötü muamele var.
Avrupa İşkence ve Kötü Muameleyi Önleme Komitesi’nin, yaklaşık 30 yıldır en fazla ziyaret ettiği üye ülkelerin başında Türkiye geliyor.
Avrupa Konseyi bünyesinde faaliyet gösteren ve bağımsız uzmanlardan oluşan komite, üye ülkelerdeki cezaevi, karakol, akıl ve ruh hastaneleriyle, göçmenlerin tutulduğu gözaltı merkezlerine haber vermeden ve yetkililerden izin almadan teftiş yapma imkânına sahip tek uluslararası kuruluş.
Avrupa Konseyi İşkenceyi ve İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Muamele veya Cezalandırmayı Önleme Komitesi (İşkenceyi Önleme Komitesi – CPT) incelemelerden sonra geçenlerde hazırladığı raporları hem yöneticilerle hem de kamuoyuyla paylaştı.
CPT özellikle ağır ve ciddi suçlar söz konusu olduğunda, polis gözetimindeki kişilerin avukata erişiminin önündeki engellerin kaldırılması gerektiğinin altını çizdi. Bunun, kötü muamelenin önlenmesinde de çok önem taşıdığı ifade edildi. Gözaltı merkezlerinin kötü koşullar taşıdığına dair uyarılar da raporda yer aldı.
CPT’nin raporundaki hapishanelerle ilgili bölümde ise cezaevlerinin aşırı kalabalık olmasına dikkat çekildi. Buna örnek olarak Diyarbakır Çocuk Cezaevi gösterildi ve mahpuslarının çoğunun kendi yatağı olmadığı, yere serilen yatakların üzerlerinde uyudukları belirtildi.
CPT, Türkiye’ye, hapishanelerdeki kalabalığın azaltılması için acilen önlem alınması gerektiğini ifade etti.
Ayrıca mahpusların sağlık hizmetine ulaşabilmesinin önemine dikkat çekildi ve bu konuda yaşanan sorunların devam ettiği belirtildi.
Özetle, cezaevleri ezaevleri durumunda, keyfi uygulama, kötü muamele, sağlıksız koşullar, işkence ve taciz şikâyetleri devam ediyor.