Birçok doğu ülkesinde olduğu gibi Sami kavimlerinde de yıl, ayın dünya etrafında on iki kez dönmesi ile dolan 354 günlük süreyi kapsar ve bunu esas alan yıla “Kameri sene/Ay yılı” denir. İslam aleminde ise bunu esas alan takvime Hazreti Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göçünü/hicretini başlangıç aldığı için “Hicri Takvim” denir. Miladi 622 yılında gerçekleşen Hicret olayından bu yana 1398 yıl geçmesine rağmen bu yıl 1441’inci Hicri yıla girdik, yani 43 yıl fazladan geçmiş oluyor.
Bu kısa girişten sonra Muharrem ayına gelecek olursak, gerek tüm İslam aleminde, gerekse özel olarak Şii ve Alevi/Bektaşi gidişatında çok önemli bir yere sahiptir.
10 Muharrem, Hazreti Muhammed’in torunu ve Hazreti Ali’nin oğlu üçüncü imam Huseyn’in Kerbela’da Emevi ordularınca şehit edilmesinin yıldönümü olması nedeniyle, Şii ve Alevilerce yas günü olarak kabul edilir ve Aleviler, 1 Muharrem’den başlayarak 12 gün boyunca oruç tutarlar, bu ayı “Muharrem yası”, “matem i muharrem” olarak adlandırırlar. Yanlış bir Türkçe ile “yas ı matem” diyenler var ise de doğrusu “Muharrem yası”dır. Kürtler arasında “reş ê maharreremê” diyenler de vardır.
Bir buçuk ayı aşkın süreden beri yaşamakta olduğum köyüm, bir Alevi Kürt köyüdür. Köy her ne kadar salgından dolayı eski yaz kalabalığına kavuşmamışsa da yine de çevre köylere bakarak canlılık gösterir. Ama oruç tutanların hiçbiri, oruç olduğunu belirtecek bir davranışta bulunmamaktadır. Köyde çalışan ve çevredeki Sünni Türk köylerinden gelen inşaat işçileri bile köyde oruç tutulduğundan habersizler. Aslında arada bir gitmekte olduğum Maraş ve Elbistan şehir merkezlerinde de bu hava hakim. Bunda korkunun, çekinmenin bir etkisi de yoktur. Oruç tutup tutmadığı sorulduğunda kimi “evet”, kimi “Hak kabul ederse” ya da “Hakkın gönlüne hoş gelirse” cevabını vermekte. Oruç dönemine rast gelen ve ölüleri anmak için verilen üçüncü gün, kırkıncı gün, yıl dönümü yemekleri akşam saatlerinde ve herkes evinde iftar ettikten sonra verilmekte, başkaca toplu veya aileler arası iftarlar görülmemektedir. İftar/fitar, genelde bir kuru üzüm veya kuru ekmekle açılmaktadır. On iki gün boyunca su içmeyenler vardır ve onlar ayran başta olmak üzere sulu gıdalarla susuzluk ihtiyacını gidermekteler,
Normalde önümüzdeki 29 Ağustos cumartesi günü Aşure. Alevi camiasında ise Aşure, 12 Muharreme denk gelen 1 Eylül’e gelmekte. Oniki İmam’a izafeten oniki gün olarak tutulan oruç, onikinci günde öğle saatlerinde pişen Aşure çorbasıyla iftar edilerek çorba tüm köye dağıtılır.
Eskiden genç kızlar ve kadınlar en güzel giysilerini giyerek dağıtırlardı ve evlenmemiş kızlara aşure getirdiklerinde ayna, peşkir, eşarp gibi çeyizlik hediyeler verilirdi. Nişanlı kızlar erkek tarafına götürmüşse küpe, yüzük gibi daha pahalı hediyeler verilirdi. Şimdi ise eski günlerin çorbası yerine lokantalarda gördüğümüz şekerli tatlı aşureler yapılmakta. Köylerde artık genelde köydeki herkesin katkısıyla toplu kazanlarda aşure hazırlanmakta, Cemevi’nde toplanan herkese ikram edilmekte. Bu sene korona nedeniyle yapılmayacakmış. Bir araya gelmemizi sağlayan güzel bir gelenekten mahrum kalacağız.
Köyde gündemden epey uzaklaştım. Bir yandan hakkımda açılan bir dava ile uğraşırken dün Bakırköy Başsavcılığı’nca yeni bir soruşturma açıldığını öğrendim. Sevgili avukatım Leyla Han Tüzel ilgilenecek, neden olduğunu henüz öğrenemedim. Bu nedenle bölgede siyasetin nabzı da ekonomiye, daha doğrusu dolara, avroya endeksli. Bizim buralarda yaşayanların büyük bölümü yurt dışındaki yakınlarının yardımıyla geçiniyor. Tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar da sıkıntıdalar. Bir traktörle başkalarına ait bin dönüm kadar arazi ekip biçen genç bir köylümüz “ikiyüz ton beklerken otuz ton ancak aldım, tohumunu, tarla kiralarını (ki çok düşük, dönüm 15 TL civarı), mazotu ve gübreyi çıkarırsak elde bir şey kalmadı” diye şikâyet ediyordu.
Esnafın durumu son derece sıkıntılı. Günlerce iş yapamayanlar var.
Her seçim öncesi bir yerlerde bulunan ve bir daha hatırlanmayan büyük gaz ve petrol rezervleri de sadra şifa olmuyor. Bu sefer bulunan ve 320 milyar metreküp olduğu söylenen gaz da milleti pek gaza getirmiş görünmüyor.