Tarım ilaçları ve GDO’lu gıdalar insan yaşamını tehdit ederken, kanser oranında ciddi artışa sebep oluyor. Bayer ilaç tekelinin satın aldığı Monsanto şirketinin ürettiği mısır, soya fasulyesi, pamuk, buğday ve şeker kamışı gibi GDO’lu tohumlarla kanserde artışta önemli rol oynuyor
Geçtiğimiz yıl Alman Bayer firması tarafından 66 milyar dolara satın alınan tarım ilaçları ve GDO’lu tohum üreticisi Monsanto, Kaliforniya eyaletinde şirketin yabani otlar için kullanılan ilaçlardaki glifosat maddesi yüzünden kansere yakalandığını söyleyen bir kişiye 289 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum edildi. Mahkeme jürisi, sekiz hafta süren duruşmaların sonunda Monsanto’nun Türkiye’de de yoğun olarak satılıp kullanılan Roundup ve Ranger Pro adlı yabani ot ilaçlarının kansere yol açtığını bilmesine rağmen tüketicileri uyarmadığına hükmetti. Bu, glisofatla ilgili ilk kanser davası olmasına karşın ilaç hakkında ABD’de açılmış 5 binden fazla dava bulunuyor. Bu kararın diğer davalara emsal oluşturacağı belirtiliyor. Dewayne Johnson adlı eski bir okul bahçıvanı, yıllar boyunca yabani otlar için Ranger Pro türü ilaçlar kullandığını ve 2014’te lenf kanserine yakalandığını söyleyerek şirkete dava açmıştı. 2015’te Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı, glifosatın “muhtemelen kanserojen” olduğunu açıklamıştı. Ancak Amerikan Çevre Koruma Ajansı EPA, dikkatli kullanıldığında glifosatın güvenli olduğunda ısrar ediyor.
Dünya tekellerinde birleşme
Monsanto şirketi mısır, soya fasulyesi, pamuk, buğday ve şeker kamışı gibi genetiğiyle oynanmış (GDO’lu)tohumlara sahip bir dünya devi. Dünya kimya ve ilaç devlerinden biri olan Bayer Monsanto’yu almak istiyordu. Başka bir deyişle, Bayer ve Monsanto arasındaki satın alma müzakereleri aylarca sürdü ve geçen yıl 66 milyar dolara Bayer tarafından satın alındı. Bayer’in Monsanto’yu rekor bir fiyattan alması tarım sektöründe son dönemdeki tek satın alma ya da birleşme değildi. Geçen sene Monsanto’nun peşinde olduğu İsviçreli Syngenta Çinli kimya devi China National Chemical Corporation’a 43 milyar dolara satıldı. DuPont-Dow Chemical tohum bölümünde birleşme ile multi-milyar dolarlık sektörün üçüncü büyük paydaşı haline geldi. 1990’ların başlarında tohum piyasasının %20’sini kontrol eden bu büyük firmalar, birleşmeler ve küçükleri satın almalar yoluyla bugün piyasa hâkimiyetlerini tohumda %60’a, tarım ilacında ise %70’e ulaşmış durumdalar.
Bayer ve Monsanto
Bayer Şirketi, Türkiye’de ilaç sanayi, tüketici ürünleri ve tarım kimyasallarında 1954’ten bu yana aktif. Monsanto ise uzun çalışmaların sonucu ortaya çıkardığı GDO’lu tohum ürünlerinde uzmanlaşmış durumda. Hatta bu nedenle Monsanto ismi birçok ülkede tüketicilerin akıllarında olumsuz bir şekilde yer etmekte. 1901’de kurulan Monsanto’nun Türkiye’deki varlığı Bayer’e kıyasla daha yeni. 1997’den bu yana şirket Türkiye’de tarla bitkileri tohumu, sebze tohumu ve yabani ot ilacı ile tarım kimyasalları satıyor. Bursa’nın Mustafa Kemalpaşa ilçesinde mısır tohum fabrikası ve geniş mısır ekim alanları bulunuyor. Yeni yarattığı tohumları zaman zaman Türkiye topraklarında bedelsiz dağıtarak denemekte olduğu biliniyor. Şirket bir süredir, Türkiye üzerinden Orta Doğu ve Orta Asya pazarlarına sıçramayı hedef olarak belirledi.
Hedef kontrol etmek!
Bayer gibi bir dünya devinin Monsanto gibi başka bir dünya devini satın alması tarım sektörünü kökünden etkileyecek pozisyona geldi. Bayer’in yüzde 45 piyasa değerinin üstünde aldığı belirtilen bu satın almayla büyük beklentileri olduğunu ortaya koyarken, hedeflerinin tarım sektöründe sözcüğün tam anlamıyla dünya tekeli olmak olduğu anlaşılıyor. ABD’de GDO’lu tarımsal üretim çok yaygın; fakat doyma noktasına da neredeyse ulaşmış durumda. Bayer’in Monsanto’yu satın alarak bu tartışmalı teknolojiyi Avrupa kıtasında ve Orta Doğu-Uzak Doğu’da yaygınlaştırmayı hedeflediği biliniyor. Bayer’in Yönetim Kurulu Başkanı Baumann’ın yaptığı bir açıklamadaki dikkat çekici, “2050 yılına kadar dünya nüfusunun 3 milyar daha artmasıyla iklim değişimi sorununun kesiştiği noktada “tarım endüstrisinin” en önemli sektörler arasında listeye ilk beşten girecek” sözleri tarımı dünya üzerinde sadece tekellerin yapabileceği bir üretim biçimine dönüştürmek istediklerini açıkça gösteriyordu.
EKOLOJİ SERVİSİ