Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik operasyonlarının asıl nedeninin Musul ve Kerkük olduğunu söyleyen Başurlu akademisyenler, çözümün mutlak ulusal birlikte olduğunu söylüyor
Osmanlı İmparatorluğu’ndan bu yana Kürtlerin yaşadıkları toprakları ele geçirmek amacıyla yüzlerce saldırı gerçekleşti. Osmanlı döneminde gerçekleşen saldırıların büyük kısmına Kürt aşiretleri mücadele ederek cevap verdi. Osmanlılar işgal saldırılarında başarılı olmayınca, Kürt aşiretleri birleşerek sıkıştıkları Anadolu’dan Ortadoğu’ya geçiş yolunu buldu. Osmanlı İmparatorluğu’nun cesedi üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde Kürtler asli unsur olarak yer almış olmasına rağmen Cumhuriyet’in ilk yıllarından bu yana Kürtlere yönelik asimilasyon ve dışlayıcı politikalar hız kesmeden devam etti. Daha ötesi Kürtlerin yaşadıkları topraklara yönelik saldırılar en üst aşamada gerçekleşti. Bu saldırılara karşı da Kürtler her dönemde mücadele ile karşılık verdi.
Kürtler sadece Türkiye’de saldırı ile karşılaşmadı suni sınırlarla ayrılan Irak, İran ve Suriye’de de Kürtlerin yaşadıkları bölgelere yönelik saldırılar devam etti. Kürtler bulundukları her yerde iyisiyle kötüsüyle oluşturdukları örgütsel yapılar çerçevesinde mücadelelerini sürdürdü. Bu yüzden saldırılar hiçbir zaman tümden amaçlarına ulaşamadı. Kürtlerin özellikle son 50 yıldır verdikleri mücadele, Kürt sorununu uluslararası düzeye taşıdı. Tüm bunlara karşın Kürtlerin büyük bedeller ödeyerek verdikleri mücadele ile elde ettikleri kazanımlar daha fazla hedef tahtasına oturtuldu. Kürtlere yönelik saldırılar tarih boyunca sürse de hiçbir dönemde AKP’nin saldırıları kadar kapsamlı olmadı. Çünkü AKP sadece Tükiye’deki Kürtleri değil Irak ve Suriye’de yaşayan Kürtlerin kazanımlarını da hedef aldı. Rojava’da ele geçirilen Efrîn, Serêkaniyê, Grê Spî bunun örnekleri. Federe Kürdistan Bölgesi’ne bağlı Duhok, Zaho ve çevresinde kurulan Türkiye askeri üsleri yanı sıra son 3 yılda Bradost ve Heftanîn’e yönelik başlatılan saldırılar da Kürtlerin kazanımlarının hedef alındığının bariz örneklerdir.
Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne bağlı Heftanîn ve Bradost alanını hedef almasının nedenlerini ve sonuçlarını Heftanîn bölgesinin iki büyük aşireti olan Berwari ve Zêbari aşiretinden Duhok Üniversitesi Öğretim Görevlileri Dr. Hişam Zêbari ve Kamuran Berwari değerlendirdi.
Amaç Musul ve Kerkük
Duhok Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Hişam Zêbari, Türkiye’nin Federe Kürdistan’a saldırılarındaki amacının Musul ve Kerkük’ü ele geçirmek olduğunu belirtiyor. Zêbari, Türkiye’nin PKK’yi kendisine gerekçe yaptığını ifade ederek, “Başûrê Kurdistan topraklarının tamamını ele geçirmek istiyor. Bununla da yeni Osmanlıcılık hayalini canlı tutmak istiyor. KDP ve onun genel başkanı tarafından referandum döneminde Türkiye referandumu gerekçe göstererek Kerkük’ü ele geçirmek istemişti, ancak şimdi bu saldırılarıyla açık bir şekilde dile getiriyor ve amacının bu olduğunu gösteriyor. Sözüm ona KDP ile 50 yıllık bir ekonomik anlaşma sağlayarak bu şekilde bölgedeki petroldan pay almaya çalışıyor. Türkiye ekonomik anlamda ikinci bir Kıbrıs gözüyle buraya bakıyor, diyebiliriz.” Zêbari, Türkiye’ye cesarati bölgedeki parti ve siyasi grupların aralarındaki çelişkilerin verdiğini söylüyor.
‘Halk oyunların farkında’
Türkiye’nin saldırılarıyla Federe Kürdistan yönetimi ile Bağdat arasında çelişkiler yarattığını da ifade eden Zêbari, “Ekonomik olarak çok sıkışmış, çıkış bulamayacak bir durumu yaşamasına neden oluyor. Başur yönetimi kendi peşmerge ve memurlarının maaşlarını bile ödeyemez hale getirilmiş durumda. Türkiye, Hewlêr ve Bağdat arasındaki sorunların çözülmemesi için bu saldırılarını sürekli canlı tutuyor. YNK bu planlara karşı daha tedbirli yaklaşıyor. Bu da AKP hükümetine bel bağlayan KDP ile YNK arasında çelişkilerin çıkmasına neden oluyor. Sadece YNK değil, KDP içindeki bazı kesimler de Türkiye’nin amacının sadece PKK olmadığını, Osmanlı hayallerini gerçekleştirmek istediği yönünde olduğunun farkında” diyor.
Türkiye’nin söz konusu bölgede koruculuk pratiğini devreye soktuğunu da sözlerine ekleyen Zêbari, “Kürt halkı, bölgede kurulmak istenen yeni model koruculuk sisteminin farkında. Çünkü bu halk tarihte birçok kez bu sınavdan geçmiş. Onun için bölge halkının onların oyununa geleceğine inanmıyorum” diye belirtiyor.
‘KDP sessizce destekliyor’
Saldırıların olduğu bölgelerdeki aşiretlerin mücadelelerine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Zêbari, şöyle devam ediyor: “Bradost, Baleyakati ve bütün Behdinan bölgesinde yaşayan aşiret ve halkın, 60’lardan ve daha öncesi Kürtler adına çıkan hareketlere destek verdiği bilinmektedir. Yani Mahabad Devrimi’nden tutalım irili ufaklı tüm devrim hareketlerinde yer almışlar ve bu konuda buradaki halkın takdire şayan tarihleri vardır. Türk devleti sadece Bradost ve çevresine saldırmıyor, Zaxo ilçesinden tutalım, Heftanîn, Xakurk, Zap, Kandil bölgelerine kadar hava saldırılarını yaymış durumda. Tabii saldırılara karşı KDP ve bölge hükümetinin sessizliği Türkiye ile bir anlaşma olduğunu gösteriyor.”
‘Aşiretler yine direnecekler’
Behdinan bölgesinin herkes için her dönemde önemli ve stratejik bir bölge olduğunun altını çizen Duhok Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Berwari Aşireti Mensubu Kamuran Berwari de “Behdinan insanlık tarihinde insanlık beşiği olarak da biliniyor” diyor.
Türkiye’nin saldırdığı bölgede 33 büyük aşiretin yaşadığını belirten Berwari şöyle devam ediyor: “Aşiretler bu saldırılar karşısında direnerek, saygınlığını binlerce yıl koruyabilmişlerdir. Timurlenklere, Moğollara, Cengizhanlara, Abbasilere, Emevilere, Osmanlılara karşı kendi onurlarını, her zaman korumuşlardır. Xorasan, Qoçanê yani birçok Doğu Kürdistan Kürd’ü buradan yani Behdinan’dan sürülerek gönderilen aşiretler ve halktır. Osmanlılar bu bölgedeki halkı hatta Kerkük, Duhok, Hewlêr ve Musul’da yaşayan Kürtler de içinde Güney Afrika, Arjantin, Latin Amerika’ya kadar sürmüşler ve Osmanlı devletinin son dönemlerinde de Mısır, Libya, Tunus, Lübnan, Cezayir, Sudan, Yemen ve benzeri ülkelere sürdükleri, yerinden yurdundan ettiklerini biliyoruz. Bu bölgedeki halkın Osmanlı devletinden gördüğü zulüm ve işkence insanlık tarihinde hiçbir yerde görülmemiştir.”
Stratejik bölge Behdinan
Behdinan’ın Kürtler için önemli ve stratejik olduğunu belirten Berwari devamla şunları söylüyor: “Sadece Med Federasyonu, Mitani ve Subarti’nin merkezi olduğundan değil hem coğrafik hem de politik anlamda stratejik ve jeopolitik anlamda önemli bir yerdir. Ne tarihte ne de son yüzyılda Behdinan bölgesi aşiretleri hiçbir zaman Türklere, Araplara, Farslara karşı boyun eğmemiştir. Türk devleti bu aşiretleri teslim almak ve nasıl ki 90’larda bölgeden başlayarak birçok yerde çeteleşme sistemi, koruculuk sistemi içinde kendi tarafına çekmek istemişler ise bu aşiretleri de bu şekilde korkutarak, para vererek bu bölgedeki halkı yanına çekmek istiyor. Behdinan halkı Suriye, İran, Irak ve Türkiye devletlerin baskılarına bugün de boyun eğmeyeceklerdir. Yüz yıllardır bu halkı kendi çıkarları için kullanmak isteyen tüm güçleri nasıl reddetmişler ise bugün aynı tutumu göstereceklerini biliyoruz.”
Modern köle yapmak istiyor
Berwari, Türkiye’nin saldırılarıyla amaçladığı şeyin Osmanlı hayalini gerçekleştirmek olduğunu söyleyerek “Stratejik olarak Behdinan’ı ele geçirerek başlamak istiyor. Kürtleri modern köle haline getirmek istiyor. Bundan dolayı özellikle sınır bölgelerinde bulunan Sindi, Guli, Berwari, Surçi, Dostki, Rêkani aşiretleri bu saldırılar karşısında direniş göstermeleri ve saldırılara izin vermemeleri gerekiyor, çünkü ele geçirilmek istenen yerlerin başında bu aşiretlerin yaşadığı bölgeler geliyor. Eğer mesele silah ise ve silahı indirerek sorun çözülecek ise o zaman Türkiye’de, Figen Yüksekdağ, binlerce siyasetçi, akademisyen, aydın, yazar, gazeteci, işçi emekçi hiçbir suç işlemeden neden içeri atıldı?” diye soruyor.
‘Ciddi tutum sergilenmeli’
Irak merkezi hükümetinin saldırılara karşı ciddi bir tutum sergilemesi gerektiğini, ele geçen fırsattan güç alarak Türkiye’yi bölgeden çıkarabileceğini belirten Berwari, “İlk defa Türkiye büyükelçiliği de içinde tüm Irak ve Başur’daki askeri, siyasi, istihbarati üstlerini çıkartma fırsatı doğdu. Bununla da ilişkilerini Türkiye ile kesebilmelidir. Türkiye sınır kapılarını kapatabilir, tüm Başur ve Irak yönlerini Körfez ülkelerine vererek ticari, ekonomik ilişkilerini Afrika, Avrupa ülkeleri ile Ürdün üzerinden sağlayabilir” diyor.
‘Her türlü birlik sağlanmalı’
Türkiye’nin ele geçirmek istediği alanlarda büyük kırılma yaşadığını söyleyen Berwari son olarak şunları söylüyor: “Türkiye’nin Heftanîn’de yaşadığı kırılma diğer bölgeler için de geçerlidir. Ancak bunda sonuç alamadı ve eğer böyle devam ederse Kürt ve Iraklılar birlik olup Türkiye’yi Irak ve Feder Kürdistan Bölgesi topraklarından atacaktır. Eğer KDP isterse, Kürt kamuoyunun Türk devletine karşı verdiği tepki ve baskılarını fırsata çevirip Türkiye’nin tüm askeri ve istihbarat üslerini Başur topraklarından söküp atabilirler. Hatadan dönmenin yolu da diğer Kürt güçleri ile iyi ilişkiler kurmasından geçiyor. Kürtlerin ulusal birlik için yapması gereken şey; tüm parti ve güçlerin siyasi, ekonomik, diplomasi, askeri her türlü birliğini sağlamasıdır.”