Geçtiğimiz yıl bir duvar yazılamasından dolayı ev hapsi alan Sinan Nazlı ve Rıdvan Abravci, aradan geçen zamanda unutuldular. Haklarında iddianame dahi hazırlanmayan Nazlı ve Abravci’nin dosyasına ise gizlilik kararı getirildi
HDP’li belediyelere ikinci defa 19 Ağustos 2019’da kayyum atanmasının üzerinden bir yıl geçerken, halk iradesinin gasp edilmesinin yanı sıra birçok insan da süreç içinde mağdur edildi. Belediye eşbaşkanlarının tutuklanması, protestolarda yapılan gözaltı, işkence ve tutuklamalarla birlikte birçok kişi de mağdur edildi. Onlardan ikisi de Sinan Nazlı ve Rıdvan Abravci. Nazlı ve Abravci hiç ilgileri olmayan kayyumlara tepki içeren bir duvar yazılamasından ev hapsindeler ve haklarında dosya dahi açılmadığı gibi unutulmuş durumdalar.
‘Hakaret ettiler’
Evine yakın sokakta çekilmiş bir fotoğraflarının tutuklanma gerekçeleri yapıldığını belirten Rıdvan Abravci, “Evimin iki üç sokak ilerisinde, kayyumlarla ilgili bir iki yazılama varmış. Gözaltına aldıklarında onunla ilgili alındığım söylendi. 20 Ağustos gibi gözaltına alındım. Dört gün gözaltında kaldım. Sürekli sohbete çağırdılar, hakaret ettiler. Yine arkadaşımın suçu benim üstüme attığını bile söyleyip başka bir işkenceye başvurdular yani” diyerek o süreçte yaşadıklarını anlattı.
‘Polis savcı ile görüştü’
Tutuklanma süreçlerini de anlatan Abravci, “İfademiz bile alınmadan tutuklanmaya sevk edildik. Bir resim vardı ki biz evimize gidiyoruz dedik, nerden geldiğimiz söyledik. Her şey ortadaydı aslında. Ev hapsi deyip konuyu kapattılar. Sonrasında ne bir iddianame ne bir mahkeme süreci gördük. Hem şahsi hem avukatlarla dilekçe verdik. Bilindik gerekçelerle ret verdiler öncekilere. Ben daha önce de birkaç kez gözaltına alındım. Bunu bile gerekçe yapıyorlar. Sistemi böyle yürütüyorlar” dedi. Tutuklanmaya sevk edildiklerinde yaşananları da anlatan Abravci şunları söyledi: “Savcının yüzünü bile görmedik gibi. Öncesinde polislerin savcı ile bir görüşmesi oldu. Odaya girince de tutuklama talebi ile sevk edildik zaten. Hâkim bir fotoğraf gösterdi yolda yürüdüğümüzü gösteren ve tamam dedi.”
‘Cezaevi bile daha iyi!’
Ev hapsinden önce babası ile 6 kişilik ailesine baktığını belirten Abravci, askerden yeni geldiğini ve üniversiteye hazırlanacağı süreçte bunu yaşadığını belirtti. Bir yıldır doktora dahi gidemediğini belirten Abravci şunları söyledi: “Kurslara yazılacaktım ve şu an hepsi kaldı. Babamla çalışıp 6 kişilik aileme bakıyordum. Biz cezaevine bile razıydık ama ev hapsine değil. Doktora dahi gideceksek acil mi, neren ağrıyor, kaç dakika sürecek gibi uzattıkça uzatıyorlar. Ancak ambulansla olursa olur gibi yaklaşıyorlar.”
Maddi, manevi ağır bir süreç’
“Bir seneyi aşkındır eve hapsedildik. Sebep ise bir duvar yazısının önünden geçmemiz” diyen Sinan Nazlı ise, “Ailevi sorunlar, maddi sorunlar bu sürede yaşadıklarımızın tarifi yok. Ailem Van’da yaşıyor. Şu an arkadaşlarımın evinde kalıyorum. Tamamen arkadaşların desteği ile ayakta kalıyorum. Bir gerekçeleri bile yok bize sunacakları. Geçtiğimiz sokak da Rıdvan’ın evi. Örneğin Beyoğlu’nda oturuyoruz, gidip bizi Kadıköy’de görmüş, öyle bir durum da yok. Sizin orda ne işiniz var demeleri bile çok saçma. Ki hiçbir yerde senin ne işin var deme hakları yokken. Biz Sancaktepe’de bilinen insanlarız. Sindirme politikası, başka da bir şey değil yaşadığımız. ‘Bu insanları elimizin altında tutalım’ demekten başka bir şey değil” diye konuştu.
‘Aynı resimde bile değiliz’
“Ev hapsi o kadar zor ki. Çok zor küçük bir alan düşünün, odadan odaya geçiyorum bir yıldır. Aile yok, arkadaş yok, sosyalleşme yok, çalışma zaten yok. Örneğin yine ben mide rahatsızlığı olan biriyim. Kapalı alanlarda da yaşayamıyorum. Ama hastaneye gitmek için dünya kadar sorunla uğraşıyorum. Bilmem denetime geleceksin de, nereden izin alacaksın da, yine doktor rapor vermese sen tutanaklıksın zaten” diyen Nazlı, devamında ise şunları söyledi: “Kaçmadır, delildir diyerek ret ediyorlar dilekçelerimizi. Ee biz burada yaşıyoruz zaten nereye kaçalım? Rıdvan’ı ev baskınında aldılar. Benim de adresim yoktu, başka bir arkadaşıma gittiğimi düşünüp, onun evini bastılar. Arkadaşım haber verdi. Avukatla konuştuk ve ifade için gittim. Yani kendim gittim, bir şey yok çünkü. Bir resime bakıp tamam dedi resmen. Resimde duvara yazılan yazı ile bizim bir alakamız yok. Bir sprey, bir boya bile yok elimizde. Biz duvarın yanında bile görünmüyoruz. Biz başka, duvar başka bir sokakta. Biz o yolda sadece yürüyor görünüyoruz. Ama diyor ki şu yürüyen sen misin, ee evet benim. Ben normal yolda yürüyemez miyim? Bir de gizlilik kararı getirmişler. Avukat hâkime ‘nerde istihbari bilgi’ dedi. Siz bize böyle diyorsunuz deyince cevap yerine avukata sert tepki gösterdi hâkim.”
İstanbul’a çalışmak için geldiğini belirten Nazlı, “Ben aileme bakıyordum, burada inşaatçıyım. Bize denetimlilik de verse olur. En azından kendimize bakabilir, çalışabiliriz” diyerek bu hukuksuzluğun ortadan kaldırılmasını istedi.
‘Biz avukatlar bile dosyaya ulaşamıyoruz’
Avukat Erdal Ulusoy ise dosyada gizlilik kararı olduğunu belirterek, “Kopyala yapıştır yapıp ret ediyorlar. İddianame yok, dosyaya da gizlilik koymuşlar avukat olarak bile ulaşamıyoruz. Bir yıl oldu nerdeyse. Ortada ciddi bir hak ihlali var. Soyut ifadeler kullanılıyor. En az elli defa gittik ama öyle bir durum ki bir şey gelmiyor elimizden. Dosyanın savcısı da değişti geçenlerde. Yeni savcı ile de görüşme durumumuz da olmadı. Daha önce aynı savcıda olan ev hapsi müvekkillerim vardı, onlar yine üç ay dört ay içinde kaldırıldı. Ama şu an bu dosyada hiçbir ilerleme yok ve ortada ciddi bir mağduriyet var” dedi.