BM Güvenlik Konseyi, ABD’nin İran’a yönelik silah ambargosunun uzatılmasına yönelik karar tasarısını reddetti. ABD ve İsrail’den karara sert tepki geldi
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), ABD’nin İran’a yönelik silah ambargosunun süresiz olarak uzatılmasına ilişkin karar tasarısını büyük bir çoğunlukla reddetti. 15 üyeden yalnızca ikisi ABD hükümetinin Cuma günü sunduğu tasarıya “evet” dedi.
2015 yılında İran’la imzalanan nükleer anlaşmaya göre, Tahran’a uygulanan konvansiyonel silah yasağının önümüzdeki ekim ayında son bulması öngörülüyordu. 2018’in mayıs ayında tek taraflı olarak anlaşmadan çekildiğini duyuran ABD ise, ambargonun süresiz olarak uzatılmasını talep ediyordu. Washington’un bu talebi, diplomatlar tarafından nükleer anlaşmanın tamamen rafa kaldırılmasına yönelik bir adım olarak yorumlanmıştı.
Almanya, Fransa ve İngiltere prensipte ambargonun uzatılmasından yana olsa da, nükleer anlaşmayı kurtarmak için oylamada çekimser oy kullandı. Rusya ile Çin ise ABD’nin tasarısına karşı ret oyu verdi.
ABD ve İsrail tepkili
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Güvenlik Konseyinden çıkan ret kararının ardından yaptığı açıklamada “Güvenlik Konseyi’nin uluslararası barış ve güvenliği korumaya yönelik kararlı hareket etme konusundaki başarısızlığının affedilemez olduğunu” ifade etti. Pompeo kararın açıklanmasının ardından Twitter hesabından yayınladığı mesajında İran’ı, “dünyanın bir numaralı terörizm sponsoru” olarak nitelendirerek, Konseyin İran’a ölümcül silahları alıp satmasının yolunu açtığını; diğer Orta Doğu ülkelerinin taleplerini ise görmezden geldiğini savundu. Pompeo mesajında ayrıca, “ABD bu yanlışı düzeltmek için çalışmaya devam edecek” dedi.
İsrail de ABD’nin karar tasarısının geri çevrilmesini bir “utanç” olarak niteledi. İsrail’in BM Daimi Temsilcisi Gilad Erdan, “Konsey’in Tahran’daki terörist rejimin ölümcül silahlar edinmesine izin vermek yerine, İran’ın elini kolunu bağlayacak yaptırımlar uygulaması gerektiğini” belirtti. Erdan, bu adımın Orta Doğu’yu daha da istikrarsızlaştırarak dünyada şiddetin artmasına neden olacağını savundu.
Kaynak: DW Türkçe