İmralı Cezaevi’ne ilişkin son raporunda CPT’nin tavrını eleştiren sivil toplum örgütleri, koşulların değişmesi için CPT’nin Türkiye’ye hiçbir yaptırım uygulamadığını söyledi
Avrupa Konseyi’ne bağlı İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT), 6-17 Mayıs 2019 tarihleri arasında İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne yaptığı ziyaretin raporunu 6 Ağustos’ta paylaştı. Raporda adada kalan PKK lideri Abdullah Öcalan ve diğer 3 ismin düzenli aile ve avukat ziyaretlerinin yapılabildiği “kalıcı bir sistem” oluşturulması ve uygulanan tutukluluk rejiminin tamamen gözden geçirilmesi gerektiği kaydedildi.
CPT’nin raporunu Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Erdoğan Alayumat’a değerlendiren sivil toplum örgütleri, raporda önemli tespitlerin olduğunu ancak bu tespitlerin İmralı adasında 21 yıldır devam ettiğine işaret etti.
Türkiye’ye yaptırım uygulanmıyor
PKK Lideri Öcalan’ın 21 yıldır ağır tecrit altında yaşadığını söyleyen Anadolu Yakınlarını Kaybeden Aileler ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ANYAKAY DER) Eşbaşkanı Sultan Karasu, CPT’nin ağır tecrit koşullarına dikkat çektiği raporunun yetersizliklerle dolu olduğunu ifade etti.
Raporda yer alan “2016 yılında yapılan incelemelerden bu yana İmralı koşullarında bir değişiklik yapılmamış” tespiti üzerinde duran Karasu, CPT’nin bu koşulların değişmesi için Türkiye’ye hiçbir yaptırım uygulamadığını söyledi.
Uluslararası güçlerin payı
Karasu, CPT’nin kamuoyu baskısı ve dünyanın birçok yerinde tecride karşı verilen mücadeleler sonucunda ancak İmralı’yı ziyaret ettiğini hatırlattı. Yapılan son ziyarete dair raporun da 16 ay sonra açıklandığına dikkat çeken Karasu, bu durumun tecrit koşullarını daha da ağırlaştırdığının altını çizdi. Öcalan’a dönük tecridin sadece Türkiye devleti ile ilgili olmadığını, onu Türkiye’ye teslim eden güçlerin daha çok payının olduğunu dile getiren Karasu, dolayısıyla CPT’nin zorunda kalmadıkça İmralı’ya gitmediğini belirtti.
Tecrit tüm ülkeye yayıldı
İmralı tecridinin bugün tüm ülkeye yayıldığını söyleyen Karasu, “Sayın Öcalan’ın üzerindeki tecridin kırılması, demokrasi ve özgürlüklerin ülkede kalıcı hale gelmesi anlamına geliyor. Dolayısıyla tecride karşı Türkiye halklarının ortak ve topyekûn bir mücadele yürütmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
CPT ağırdan alıyor
Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği (MATUHAY DER) Eş Başkanı Hüsnü Taş da, CPT’nin sadece sorunları tespit etmek ile yetindiğinin dile getirdi. Taş, şöyle devam etti: Yıllardır da buna karşı tüm dünyada mücadele ediyoruz. Her fırsatta CPT’nin görevini yapması çağrısında bulunuyoruz. Adı işkenceyi önleme olan bir kurumun tecrit işkencesi karşısında bu kadar ağır hareket etmesi tecridin daha da ağırlaşmasına neden oluyor.”
‘İmralı tecridi mutlaka kırılmalı’
İmralı’da başlayıp tüm Türkiye’ye yayılan tecrit koşulları ile karşı karşıya olduklarını söyleyen Taş, “Tecrit artık Sayın Öcalan ile sınırlı değil. Öcalan’a uygulanan tecrit koşulları önce tüm cezaevlerine ardından da tüm ülkeye yayılmış durumda. Türkiye’de ben özgürüm diyebilen hiç kimse yok. Her şey denetim altında insanlar ne yazabiliyor ne de konuşabiliyor. Dolayısı ile bu baskı ve zorbalıkların yok olması için İmralı tecridi mutlaka kırılmalı. Bu yapılamazsa ülkede savaş daha da derinleşecek ve baskı iklimi çok daha ağır bir hale gelecektir” diye konuştu.
İSTANBUL