Yaşanan ekonomik kriz, pandemiyle birleşince durum daha da ağırlaştı. Kısa vadeli borç ödemeleri, geçiş garantili projeler, savaş harcamaları derken, Türkiye’nin elindeki döviz miktarı borçlarını karşılayamaz hale geldi
Hüseyin Deniz
AKP yönetimindeki Türkiye ekonomisi, Türk Lirası (TL)’nin dolar karşısında yaşadığı değer kaybı nedeniyle dünya medyasının da gündeminde. Geçtiğimiz günlerde uluslararası ekonomi cephesinin yakından takip ettiği üç yayın kuruluşu olan Financial Times (FT), Bloomberg ve Reuters, Türkiye’nin ekonomik durumu ile finansal yapısına ilişkin peş peşe dikkat çeken haberlere yer verdi. TL’nin dolar karşısında yılbaşından bu yana yaşadığı yüzde 18’lük değer kaybı, Türkiye’nin borçlanma durumu, bununla çok yakından ilgili olan uluslararası rezervler, son bir aylık süreçte Hükümetin müdahalesine rağmen Euro 8,20 TL’nin üzerine çıkarak rekor kırarken, pandemi sürecinde 6,85 seviyesinde işlem gören dolar kuru 6,97’lere yükselmesi öne çıkan konular oldu. Financial Times (FT) Türkiye’nin doları dizginlemek için sadece iki günde (27-28 Temmuz 2020) 2 milyar dolar harcadığını yazarken, yıl başından bu yana 60 milyar dolar harcanmasına rağmen TL’nin değer kaybının önlenemediğine de işaret etti. Reuters ise geçen yıl da 30-32 milyar doları bulan bu arz, kamu bankalarının da katılımıyla 2019’dan beri bakıldığında 100 milyar doların hemen üzerine çıkmış durumda olduğunu bildirdi.
Kamu bankaları
Bu müdahalelerden biri de kamu bankalarının döviz operasyonunda göreve çağrılmasıyla ortaya çıktı. Sözcü gazetesinin Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu (BDDK) verilerine dayanarak geçtiği habere göre, 24 Temmuz itibariyle üç kamu bankasının döviz açığı 10.1 milyar doları buldu. BDDK verilerine göre kamu bankalarının net döviz açık pozisyonu 22 Mayıs’taki 4.3 milyar dolar seviyesinden 3 Temmuz itibarıyla 8.3 milyar dolara çıkmıştı.
Haber iki açıdan önemli. Biri kamu bankalarının döviz artışı durdurmak için piyasaya döviz pompalaması, diğeri piyasaya verilen bu dövizin bankanın öz kaynaklarına oranının kritik bir seviye içermesi. Bankalar için belirlenen döviz açık pozisyonunun, özkaynaklara oranının yüzde 20’si civarında olması gerekiyor. Oysa bu oran yüzde 30 civarında.
Tüm bu müdahalelere rağmen TL’nin dolar ve euro karşısında değer kaybı önlenemiyor. 6 Ağustos’ta Euro 8.61’e, Dolar kuru ise 7.23’e çıktı.
Döviz açık pozisyonu nedir?
Piyasaya döviz pompalayan kamu bankaları üzerinden gündeme gelen bir diğer kavram ise döviz açık pozisyonu oldu. Bankacılık ve finansta açık pozisyon: özellikle döviz varlık ve yükümlülüklerin birbirini karşılamadığı durumdur. Örneğin bir bankanın 10 milyar USD döviz yükümlülüğü karşılığında 8.5 milyar USD döviz varlığı bulunuyorsa bu banka döviz açık pozisyonu taşımaktadır.
Şoklara karşı savunmasız
Bu gelişmelerle birlikte dolardaki tırmanışa bağlı olarak Merkez Bankası’nın rezervlerinin durumu en çok konuşulan meselelerden biri oldu. Toplam rezervi 90 milyar dolar olan MB’nin kısa dönemli dış borç ödemeleri ve swap yükümlükleri göz önüne alındığında negatife düştüğü yönlü bilgiler sık sık gündemin ilk sıralarında yer aldı. Nitekim Uluslararası Para Fonu (IMF)’den bu hafta başında gelen açıklama bunu teyit eder şeklindeydi: Açıklamada, ”Büyük dış finansman ihtiyaçları ve nispeten düşük rezervler Türkiye’yi şoklara karşı savunmasız bırakıyor” vurgusu dikkat çekiyor.
Döviz neden önemli?
Çünkü Türkiye’nin dışarıdan aldığı yüklü borç ödemeleri söz konusu. Dolar arttıkça TL ile ödeme miktarı daha da artıyor. Özellikle de borçlarına karşı elinde döviz olmayanlar için daha ağır bir yük anlamına geliyor.
Kısa vadeli borç yükü
2020 yılının ilk çeyreğine dair açıklanan en güncel verilere göre de brüt dış borç stoku 431 milyar dolar, GSYH’ye oranı ise yüzde 56.9. Bu rakam 2002’de 130 milyar dolar idi. Merkez Bankası verilerine göre, Türkiye’nin Mayıs sonu itibariyle kısa dönem dış borç yükü 123.5 milyar ABD doları. Bunun 12.372 Merkez bankası, 55.01 Hükümet ve Bankalar, 49.10 ise diğer sektörlere ait.
Geçiş garantili yükler…
Bunun yanı sıra AKP hükümetinin yap işlet devret (YİD) modeliye yaptırdığı, dövize endeksli geçiş garantisi verdiği köprü, tünel, hava alanı ve geçitlerden dolayı karşı karşıya kaldığı ödemeler da önemli bir yük oluşturuyor.
Bu durumu son olarak CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın açıklamasına göre “YİD yollarının bayram boyunca millete maliyeti tam 72 milyon 205 bin lira.”
Savaş harcamaları
Silahlanma için gerekli teçhizatın önemli bir kısmı dövizle alınıyor. Yine üretim için gerekli ara malı ithalatı için dövize ihtiyaç var. Dövizdeki değerleme ise ithalat kaynaklı döviz borçlanmalarında büyük maliyetlere yol açıyor. Bu da fiyatların artmasına neden oluyor. Ve döviz ihtiyacı nedeniye ortaya çıkan swap (takas) yükümlülükleri ayrı bir önem taşıyor.
Yeni kavramlar
Tüm bu haberlerle birlikte toplumun yapancı olduğu bir çok kavrama yer verildi. Bunların başında da açık pozisyon, rezerv, döviz açığı, swap, CDS riski, dolarizasyon ve son olarak MSCI olarak kısaltılan yatırım endeks ligi geliyor.
Önce işe rezerv meselesinden başlayalım. Örneğin Merkez Bankası döviz fiyatındaki tırmanışı engellemek için “Bankanın döviz rezervinden döviz tanzim satışı yapmaya başladı” şeklindeki haberler ile MB döviz rezervleri negatife düşmesi neyi ifade ediyor.
Döviz rezervi
Merkez Bankası’nın döviz rezervi nedir? Merkez Bankası neden döviz rezervi tutar? Döviz rezervi ne işe yarar?
– Para ve kur politikalarına olan güveni sağlamak ve bu politikaları desteklemek
– Hükümetin yabancı para (döviz) üzerinden iç ve dış borç ödemelerini gerçekleştirmek için gerekli olan dövizi hazır bulundurmak
– Ülke ekonomisini içerde ve dışarıda oluşabilecek ani finansal değişimlere (dışsal şoklara) karşı dayanıklı hâle getirmek
– Uluslararası piyasalarda ülke ekonomisine duyulan güveni artırmak için biriktirilir.
Uluslararası rezervler; ülkelerin para otoriteleri tarafından kontrol edilen, kullanıma hazır, birbirlerine çevrilebilme özelliği bulunan ve uluslararası ödeme aracı olarak kabul edilen varlıklardır.
Uluslararası rezerv olarak sayılan varlıklar şunlardır:
– Konvertibl (birbirlerine dönüştürülebilir) döviz varlıkları (euro, ABD doları, Sterlin vb.)
– Uluslararası standartta altın
– Özel Çekme Hakları
– Uluslararası Para Fonu (IMF) Rezerv Pozisyonu
Merkez Bankası’nın birinci önceliği fiyat istikrarını gerçekleştirecek parasal koşulların varlığını sağlamaktır. Bu çerçevede, rezerv yönetiminde önceliklerin ve hedeflerin belirlenmesinde, döviz kuru rejimi, para ve kur politikaları ile Merkez Bankası’nın döviz cinsinden iç ve dış borçların geri ödenmesinde üstlendiği görev önem kazanmaktadır.
Ekonominin gidişatı
Bunun için de MB’nin Analitik Bilançosu’nun takibi gerekiyor.
A- Aktif tarafı; 1- Dış varlıklar, 2- İç varlıklar, 3- değerleme hesabı bulunur.
Dış Varlıklar: MB’nin kaynakları ile satın aldığı ve elinde tuttuğu altın, yabancı para banknot, yabancı para menkul kıymetler, yabancı para hesaplardaki paralardan ibarettir.
Bu kalemin artış göstermesi olumlu bulunur. Bir ülkendeki rezerv olarak nitelendirdiğimiz büyüklük, o ülkenin kısa vadeli dış borcu ile karşılaştırılarak ülkenin döviz şokuna dayanıklılığı ölçülür.
İç Varlıklar: Merkez Bankası’nın alacaklarını gösterir. Bu bölümde özel bankalara verilen krediler, TCMB ile yapılan nakit işlemler ve diğer kalemler vardır. Ayrıca kamuya açılan nakit krediler kalemi de buradadır. Bu kalemdeki gelişmeler dikkatle takip edilirse Hazine’nin ne zaman ve ne kadarlık bir avans kullandığı görülebilir. Merkez bankasının genelde hazine ve bankalarla ilişkisi olduğundan onlardan alacağı olur. Bu kalem artıyor ise MB para basıyor işaretidir . Çünkü iç varlıklar TL unsurlardan oluşur. İç varlıkların artması TL miktarının arttığını gösterir.
Diğer taraftan değerleme hesabı da Merkez Bankası’nın taşıdığı pozisyondan ve yaptığı işlemlerinden elde ettiği karı göstermektedir. Biriken kar, bir sonraki yıl Hazine’ye devredilir.
Dolarizasyona doğru
B- Pasif Tarafı: 1- Toplam Döviz Yükümlülüğü (Dış yükümlülükler, İç yükümlülükler) + 2- Merkez Bankası Parası yer alır.
Toplam döviz yükümlülüğü; MB’nin döviz cinsinden borçları olup, ikiye ayrılır. Dış yükümlülükler (MB’nin dışarıdan aldığı borçlar) ile iç yükümlülükler (ülkedeki döviz miktarını gösterir)… Burada dışarıya ve içeriye olan döviz borçlarının yanı sıra, Hazine’nin ve kamunun döviz olarak tuttuğu mevduat ve bankaların döviz mevduatı bulunur.
Burada en önemli nokta iç yükümlülüklerdir. Bu kalemdeki artış ülkedeki dolarizasyonu gösterir.
İkinci kısım ise Merkez Bankası Parası’dır.
1- Rezerv Para: Bu kısımda emisyon, bankalar zorunlu karşılıkları, bankalar mevduatı, fon hesapları, bankalar serbest imkan hesabı (serbest tevdiat hesabı) ve banka dışı kesimin mevduatı bulunur.
2- Diğer Merkez Bankası Parası: Bu da a- Kamu Mevduatı, b- Açık Piyasa İşlemleri (APİ)’den oluşur. Bu iki kalem piyasalar açısından son derece önemlidir.
APİ, Merkez Bankası’nın dolaşımdaki para miktarını kontrol edebilmek amacıyla kısa vadeli tahvil ve senet alım-satımı olarak tanımlanmaktadır. Amaç, banka rezervleri ile oynayarak para arzını etkilemektir. APİ, kısa vadede para arzının kontrolünü kolaylaştırırken, uzun vadede anti enflasyonist politikaya yardımcı olur.
Kamu mevduatı ise Hazine’nin belli dönemlerde maaş ödemelerini gerçekleştirmek için kamu bankalarına fon aktarması için kullanılan kalemdir.
Dolarizasyon kavramı
Döviz kurlarındaki büyük çaplı değişimler, ekonomik ve finansal krizler dolayısıyla ödemeler dengesindeki sorunlardan ziyade bir ülkedeki ekonomik aktörlerin giderek büyük bir ağırlık kazanacak şekilde yabancı bir para cinsinden varlık tutmaları ve borçlanmaları şeklinde tanımlanmaktadır.
Döviz rezervleri negatife düştü mü?
MB’nin 10 Temmuz 2020’daki verileri altın rezervinin 40,4, brüt döviz rezervinin 49,6 milyar dolar ve toplam TCMB rezervlerinin 90 milyar dolar olduğunu gösteriyor. 5 Ağustos’ta ise bu rakam 90.2 oldu.
Net altın ve döviz rezervlerini brüt rezervlerde olduğu gibi bir bakışta görme olanağımız yok. Bunun için Merkez Bankası’nın dış varlıklar toplamından, toplam döviz yükümlülüğü çıkarılıp bu o günkü kura çevrilirse Net Altan ve Döviz rezervi ortaya çıkar.
TCMB sitesindeki ‘istatistikler bölümünden’ ‘analitik bilanço’nun ‘aktif bölümünden’ o güne ait (05.08.2020) ‘dış varlıklar’ toplamından (634.9 milyar TL), ‘pasif bölümünde’ki ‘toplam döviz yükümlülüklerini’ ( 517,7 milyar TL.) düştükten sonra çıkan sonucu o günkü MB döviz kuruna(5.08 2020 tarihli döviz kuru 6.9998) böldüğümüzde Net Altın ve Döviz Rezervine ulaşırız.
Sonuç olarak Merkez Bankası Net Altın ve Döviz rezervleri= 16.7 milyar dolar düzeyinde çıkıyor.
Bu durumda rezervlerin negatife düşmesi nasıl oluyor? Bu da Swap yükümlülüğüyle alakalı.
Swap (takas – Londra piyasasında yapılır) işlemlerinden kaynaklanan yükümlülüğün Net altın ve döviz rezervlerinden çıkarılması sonrası anlaşılır.
O halde Swap nedir?
Merkez bankaları açısından döviz ya da para swapı kendi ülke paralarını bir başka ülke parasıyla belirli bir süre için değiştirme işlemidir. Süre sonunda taraflar birbirlerinden aldıkları parayı karşı tarafa, o süreye isabet eden faizini de ekleyerek iade ederler. Swap yoluyla elde edilen döviz bir yükümlülük (borç) ifade ettiği için Brüt rezervlerde yer alan bu dövizler genellikle net rezervlerden düşülür.
Bunun için Merkez Bankası’nın sitesinde ‘istatistikler bölümünün’ ‘ödemeler dengesi ve ilgili istatistikler’ alt bölümü içinde yer alan ‘uluslararası rezervler ve döviz likiditesi’ alt bölümünü açarak “2. sıra numaralı (Yurt içi para karşılığında döviz forward ve future’larının toplam açık ve fazla pozisyon büyüklükleri)” satırındaki verilere bakmamız gerekiyor. Kısa dönem olduğu için 4 ay- 1 yıl arasındaki rakam, toplamdan düşülür.
Bu durumda ele alınacak swap tutarı, 30 Haziran 2020 Uluslararası Rezerv ve Döviz Likitidesi Tablosu’na göre 54.4-23.1=31.3 milyar dolar yapar.
Bu rakamı Net Rezervlerden düşüldüğünde ortaya Merkez Bankası Swap Hariç Net Rezervler ortaya çıkar.
Bu durumda MB Net Rezervleri olarak bulduğumuz 16.7 milyar dolardan 31.3 milyar doları çıkardığımızda MB Swap Hariç Net Rezervleri -14.6 milyar dolar çıkar.
Bu rakam 10 Temmuz 2020 günü = 24,4 – 30,1 = – 5,7 milyar dolar. civarındaydı.
Bu eksilmenin birincil nedeni TL’nin dolar karşısında son günlerde uğradığı kayıptı. Nitekim, 10 Temmuz gününe kadarki kayıp yüzde 14 iken, 5 Ağustos tarihine kadarki kayıp yüzde 18’e ulaşmış durumda.
Zorunlu rezerv miktarı nasıl belirlenir?
Merkez Bankalarının tutması gereken rezerv miktarına büyüklüğü konusunda çeşitli kabuller var.
1- IMF tarafından ülke rezervinin yeterliliği için kullanılan yaklaşımda, döviz rezervlerinin asgari üç aylık ithalat tutarını karşılaması gerekliliği kabul görmektedir. İthalat üzerine yapılmış çalışmalarda, rezervlerin dört ila altı aylık ithalat tutarını karşılaması gerektiği ileri sürülmektedir.
2- Kısa vadeli borçlara oranla rezerv yeterliliğini değerlendiren yaklaşımda ise, döviz rezervlerinin kısa vadeli dış borçlara oranının en az 1 olması arzu edilmektedir.