DEDAŞ resmi fatura kesmiyor. A4 kağıdına fahiş rakamlar yazıyor, 2 IBAN numarası veriyor ve köylüden ödemesini istiyor. Ayrıca devletin çiftçi için gönderdiği tüm ödeneklere DEDAŞ el koyuyor
Gülcan Dereli
Mardin’in ilçe ve köylerindeki elektrik kesintileri, halkın yaşadıklarına tanıklık etmek ve sorunun kaynağını öğrenmek için Mardin’e gittik gazete olarak. Bugün dosyamızın ikinci bölümünde sorunun ne kadar derin olduğuna yer veriyoruz. DEDAŞ’ı Mardin’de yöneten kişi, geçtiğimiz gün kayyum yönetimindeki Mardin Belediyesi’ndeki yolsuzluk ve vurguna adı karışanlar arasında yer alıyor. Halk DEDAŞ için özel bir yapı diyor. Devlet yönetiyor ama kendi başına başka bir devlet diyor. Kime sorsam borcunuz var mı diye, olmadığını söylüyor. Borçları da hatta adlarına fatura da yok. DEDAŞ’ın faturası A4 kağıdına yazılmış fahiş tutarlar. 2 IBAN numarası veriliyor. Her iki hesaba da ayrı ayrı ödeme yapılması talep ediliyor. Bu tutarları da halkın ödemesini bekliyor. Sayaçlar yüksek gerilim direklerinin olduğu yerlere yapılmış. Peki neden? Resmi fatura neden kesilmiyor? Sorularımız yanıtsız kalıyor. Çünkü muhatabı DEDAŞ müdürü artık yolsuzluktan tutuklu. Hani çiftçilere “şerefsiz” diyen DEDAŞ Mardin İl Müdürü Mehmet Bulut…
Sayaçlar yüksek gerilimde
Kaçak elektrik kullanmakla suçlanan köylü, şöyle diyor: “Sayaçlar yüksek gerilim hattında oradan kaçak çeken zaten ölür. Suçlamaların hepsi yalan. Kaçak kullanan yok.”
Bir kere adın çıkacağına canın çıksın derler ya. İşte bölge halkı bundan dert yanıyor. Kaçak kullanılmakla suçlanmaktan bıkmışlar. Bir genç şöyle diyor: “Tik tok diye bir sosyal medya hesabı var. Orada herkes iyi olmuş size, yıllarca kaçak kullandınız diye küfür ediyor. Onlar bile kaçak kullanmakla suçluyor. Bu yalan, başka bir şey değil” diyor. Ayrıca Kürt toplumuna ait kaynakların halka haraç keser gibi fatura edilmesi de işin bir başka yönü.
Köylünün derdini dinlemek için gittiğim evde elektrik geldi. Ancak daha 15 dakika bile geçmeden tekrar kesildi. Köylüler hemen işte şahitsiniz diyor. Köylülerin beyaz eşyaları ve elektronik eşyaları hep zarar görmüş, hep bir ağızdan dertlerini anlatıyorlar. İnsan ne diyeceğini bilemiyor.
Her gün 2 hayvan ölüyor
Yaşanan sorundan bezenlerden biri de Dara köyünden Ethem Ecevit. Hayvancılık ile uğraşan Ecevit, çocuklarına, torunlarına ve 7 mülteciye baktığını söylüyor ve ekliyor: “Ben bunları bıraksam bunlar ne yaparlar. Ya hırsızlık ya da başka bir şey, bir yol bulurlar.” Sorunun çözülmesini isteyen Ecevit, “500-600 koyun ve keçim var, 25 tane ineğimiz var. Bir tanker sudur, 3 tonluk su 1 gün yeter mi bu kadar hayvana. Yetmez. Bir kere sulamaya da yetmez. Hayvanlar suyu görünce nasıl koşuyorlar. Önden gelen suyu içiyor, arkadan gelen susuz kalıyor. Her gün 2 hayvanım susuzluktan ölüyor. Her yıl kesinti vardı. Ama bu yıl uzattılar. Bir saat elektrik veriliyor, 3-4 kez de o bir saat içinde kesiliyor. Herkes aynı sorunu yaşıyor. Herkes çiftçi. Annemin ayağı kırık yüzde yüz raporu da var. Susuzluk ve elektriksizlik onu da çok etkiledi” diyor.
Resmen haraç
Aşağı Yeni köy muhtarı (Kürtçesi Gundê Heci Evdo) Erdal Çıray, DEDAŞ’ın resmi fatura kesmediğini söylüyor. Gelirlerden fazla elektrik borcu çıkarıldığını belirten Çıray, “100 dönümlük bir araziden aşağı yukarı 100 milyar para geliyor. Ama kuyu başına gönderilen fatura 70-80-100-110 milyar. O kazancı için de ödenmesi gerek; tohum, gübre, sulamacı ilaçlama ve mazot ücreti var. Zaten aşağı yukarı hesapladığı zaman 50 milyar rahat bir şekilde masrafa gidiyor. Oradan 30-40 milyar para kalıyor. Üstüne de cebimizden 50 bin lira para koymamız lazım. O elektrik faturasını ödemek için. Bazı kişiler ödemeyi yapmak için gittiğinde 2 tane IBAN numarası veriliyor. A4 kağıdına yazılı. Kağıda yazıyor bunu buraya, bunu buraya yatırın diye. Hem devletten yüzde 65’ni alıyor. Hem de çiftçilere gösterdiği faturanın iki katını yazıyor” diye vurguluyor.
Kimseyi tanımıyorlar
Bütün sayaçların trafolara çıkarıldığını ve hiçbir şekilde çiftçinin fatura görmediğini söyleyen Çıray, “Fatura istediğiniz halde de fatura gösterilmiyor. Senin borcun bu kadar deniliyor. Zaten hemen hemen bütün parasını devletten alıyor. Ha çiftçilerden de ne toplarsa o artı oluyor. Kaymakamlığa, valiliğe defalarca gittik. DEDAŞ, ‘Kaymakam, Vali kimdir’ diyor. Yani kendi başına farklı bir devlet politikası yürütüyor. Mardin ovasında bir şey olduğunda vali dile gelir. Ama DEDAŞ’a gittiğinde farklı bir devlet, farklı bir ülke gibi” diye belirtiyor.
Yağmura da fatura!
DEDAŞ şimdiye kadar kimseyi muhatap almamış. Muhtar şöyle belirtiyor: “Annem yüzde 98 yatalak raporlu. Onu da etkiliyor. Şu an mesken olarak köyümde 50 hane, 3 kuyu var. Ben diyorum gelin borcu varsa ben kestireyim. Şu an diyorlar ‘sulama borçlarından dolayı elektrikleri kesiyoruz.’ Halbuki öyle bir şey yok. Şu an 100 kuyu var bölgede, 10 kişi ödemedi. Git kes. Diğer insanları niye mağdur ediyorsun. Borcu olanın da gerçek borcu değil. Keyfi borç çıkarılıyor. Benim kuyum yok. Şu an 200 milyardan fazla mahkemelik olmuşum. DEDAŞ’a gidiyorum saatim var mı? Yok. Herhangi bir aboneliğim var mı? Yok. Bu borç ne? Diyor yeşil alandan. Ellerinden gelse yağan yağmura, şemsiyeye bile sayaç takacaklar vatandaşa faturalayacaklar.”
Köylünün parasına el koyuyor
Devletin çiftçiye verdiği destek, mazot, gübre vs. için çiftçiye gönderilen paralara DEDAŞ’ın el koyduğu belirtiliyor. Ve bütün çiftçilerin kimlik bilgilerinin DEDAŞ’ta olduğu, çiftçilik belgelerinin dahi DEDAŞ’tan imza alınmadan verilmediği kaydediliyor. Urfa, Diyarbakır, Mardin’de herkes bu sorunları yaşıyor.
Muhtar Çıray sözlerini şöyle tamamlıyor: “Benim adıma abone varsa, sayaç varsa, her şeye razıyım. Buna rağmen iki yıldır mahkemem devam ediyor. Keşif yapılması için defalarca DEDAŞ’a bildirim gönderiliyor, keşif için DEDAŞ’ın para yatırması lazım o parayı yatırmadığı için mahkeme bile gelip keşfe çıkamıyor. Herkesin hesapları blokeli, şu an bütün desteklemeler otomatik olarak DEDAŞ tarafından el konuluyor. Daha önce destekler bizim hesaplarımıza geliyordu. Artık otomatik bir şekilde DEDAŞ’ın hesabına gidiyor, hesaplarımızda bile gözükmüyor. Devlet sadece 2 tane müfettiş göndersin. Bunları kontrol etsinler.”
Ne oluyor bunlara?
Muhtarın hasta annesi Türkiye Çıray, “Bizden ne istiyorlar yeter artık. Ben hastayım elektrik olmayınca halim perişan oluyor” diyor.
Gelene el koyuluyor
Sorunlar herkeste aynı. Kime sorun ne diye sorsam benzer şeyler duyuyorum. DEDAŞ iliklerini kurutmuş. Dara Köyü azası Şehabettin Ecevit, “Yeşil alandan dolayı köylüye borç kesiliyor. Faturalarda çok kabarık. Siz de şahitsiniz, daha buradayken elektrik kesildi. Hem hayvancılıkla hem ziraatla uğraşıyorum. Benim adıma 2 yıldan beli doğrudan gelen desteği şimdiye kadar ben almamışım. 2 yıldır DEDAŞ alıyor. Benim adıma herhangi bir para yatırılsa da el konuluyor. Bir de yeşil alandan dolayı bana fatura gelmiş. Benim adıma da herhangi bir abone yok. Uydudan tespit edilen yeşil alana fatura kesiliyor. Arazimi başkasına vermişim, işletiyor faturası bana çıkarılıyor. Hem işletene hem arazi sahibine borç çıkarılıyor. Yeter ki ismi bulaşsın, ismi bulaşan herkese fatura çıkarılıyor” diyor.
‘Em tiya mir’
Hastasına, yaşlısına çocuğuna ayrı ayrı eziyet edilmiş. Öğrenciler zaten uzaktan eğime kesintilerden dolayı katılamamış. Ambar köyünden Cüneyt Koç’un kısa süre önce 2 buzağı susuzluktan ölmüş. Cüneyt Koç da, “Çiftçiyim aynı sıkıntıları yaşıyorum. Yetkililere çağrımız var, gelsinler incelesinler. Hayvanlarım susuzluktan ölüyor. Yeter artık” diyor.
Ambar köyünden Saime Koç ile yarı Kürtçem ile konuşuyoruz. “Em tiya mir” diyor. “Hayvanlarımız susuzluktan öldü biz de ölmek üzereyiz diyor. Geçen akşam sıcaktan ölecektim az kalsın çocuğumun üstüne basıyordum karanlıktan dolayı. Karanlıktan hiçbir şey göremiyordum. Bu kesintiler yüzünden hepimiz ölmek üzereyiz. Perişan durumdayız. Çocuğumun şeker iğnesi var. Onu buzdolabında saklıyoruz. Ama sürekli elektrik kesilince soğumuyor. O iğne de bozuluyor. Her gün iğne yapıyoruz. İğne bozuluyor. Böyle olunca çocuk da hasta oluyor” diyor.
Sağlık sorunlarıyla boğuşan Saime annenin çocuğu Barış Koç da şöyle diyor: “Şeker hastasıyım. Soğuk olmazsa iğnelerim bozuluyor. Valla perişan olduk. Sıcaktan ölüyoruz. Bizim elektrik borcumuz falan da yok. Sağlığım iğnelere bağlı, sorunu bir an önce çözsünler artık.”
Bir sonraki fatura 100 milyar oluyor
Peynir, süt, yoğurt ne varsa bozuluyor. Bu da köylünün sağlıklı beslenmesini engelliyor. Birçok evde köylerin en temel beslenme kaynağı süt ürünleri yok. Dara köyünden Şerif Kaya, “Kimin borcu varsa gelsin kessinler, herkesi böyle mağdur etmesinler. Kaçak kullanım var diyerek tüm bölge cezalandırılmak isteniyor. 50 milyar fatura gönderiliyor. Onu ödeyince bir sonraki fatura 100 milyar oluyor” diyor.
Peynir yoğurt bozuluyor
Kaya’nın eşi Hediye Kaya ile yine yarı Kürtçemle konuşuyorum. Anaların Kürtçe konuşması hoşuma gidiyor. Kaydı çözerken mecburen Türkçe’ye çeviriyorum. Hediye Kaya, anlatıyor: “Elektriksiz susuz yaşıyoruz. Bir bardak suyumuz yok. Bizim bir borcumuz yok. Bir saat geliyorsa 3 saat gelmiyor. Sütümüz, yoğurdumuz her şeyimiz bozuldu. Akşama kadar aç susuz. 4 hayvanımız var, susuzluktan perişanlar. Bizim gibi. Evimizde yoğurt yok. 2 kilo peynir alıyoruz bozuluyor. Elektrik olsaydı 10 kilo alırdık. Ama aldığımız her şey bozuluyor.”
Hijyeni nasıl sağlayalım?
Kadınlar her konuda zorluk çekiyor. Çamaşır, bulaşık, yemek derken kadınlar, temizlik yapacak su bile bulamıyor,
Dara köyünden Süheyla İlha da aynı dertten mustarip. İlhan, şöyle anlatıyor: “Durumumuz olmadığı için köye yerleştik. Köyde de durum bu. Gerçekten zor bir hayat. Ekmeksiz kalıyoruz. Soğuk su istiyoruz. Kronik hastayım ben. Su bulamıyoruz. Yemeklerimizin hepsi bozuluyor. Eski usul temizlik yapmaya çalışıyoruz. Virüs var temizlik yapın diyorlar. Nasıl yapacağız? Yemek yapacak suyu bulamıyoruz. Nasıl hijyenimizi sağlayalım? Hangi suyla çocukları yıkacaksın? Sırf kira ödememek için buraya yerleştim. Köye yerleştiğimden beli hastalıklarım arttı. Kalbimden bacağımdan anjiyo oldum. Tansiyonum, şekerim var. Eşim de kalp hastası. Hayat zor. Hiçbir gelirim yok. Umarım bu haberin faydası olur yeter artık. Bizim gibi garibanlara hayat bu.”
DEDAŞ mazot ticareti yapıyor
Bölgeye gittiğimde köylülerin suç duyurusunda bulunduğunu öğreniyorum. Mardin Barosu’ndan Avukat Serhat İlhan ile köylülerin durumunu konuştuk. Onun da söylediği ilk kelime ‘köylülere zulüm ediliyor’ oluyor. Av. İlhan, konuya dair şunları söyledi: “DEDAŞ’ın öncelikli amacı şuydu: Borcunu ödemeyen tarımsal aboneleri dayatmayla borcu ödetmeye çalıştı. Tarımsal aboneler borcunu ödemeyince bu sefer mesken sahiplerine kesti. Sadece tarım aboneleri değil de tamamen tüm köylünün elektriğini kesmiş vaziyette. Bir nevi gözdağı verme gibi yani artık işin elektrik satma boyutu değil de mazot ticareti yapmaya çalışıyor. Çiftçiye jeneratör öneriyor. Elektrik vermekten ziyade ‘borcu olmayan aboneler bizden jeneratör alabilir mazot karşılığında elektrik hizmetinden yaralanabilir’ diyor. Yönetmelikte DEDAŞ’ın mazot, jeneratör satma gibi bir yetkisi yok. DEDAŞ kesintisiz elektrik hizmetini vatandaşa vermek zorunda. Geçenlerde Kızıltepe’de avukat orada ihtiyati tedbir kararı aldırdı. Elektrik verildi. 48 saat sonra elektrikler yine kesildi.
Suç duyurusu şu an savcılık aşamasında, kamu hizmetinin engellendiğinden ötürü köylüler suç duyurusunda bulundu. DEDAŞ’a dava açmayı düşüyoruz.”
İşte kesintilerin olduğu köylerden bazılarının Türkçe ve Kürtçe isimleri:
İnce Kuyu: Birziravê
Alakuş: Zedyê
Esentepe: Gundê Evdirahman.
Guneyli: Kucuka.
Tilkitepe: Gundê semho.
Ortayenikoy: Gundê Oske.
Yukarıyenikoy: Gundê Melle.
Dara köyü
Ambar
Yardere: Kurdise.
Konaklı: Kurke.
Aşağıyenikoy: Gundê Heci Evdo
Sulak: Sarince.
Yeniköy: Pirhepoke.
Yenice: Gundê Hılo
Yukarı Esentepe: Kesra
Aytepe: Kurke
Ahmetli: Kanye
Tandır: Serecke
Çukuryurt: Curnuk
Çayırpınar: Kanugirye
Zorafa
BİTTİ
*Dosyanın birinci bölümü için tıklayınız