Beyrut’u yerle bireden patlamanın yankıları devam ediyor. Patlamanın Lübnan siyasetine etkileri ile bölgesel ve uluslararası güçlerin hesaplarını Kürt siyasetçiler Bûşra Elî ve Henan Osman değerlendirdi
Lübnan’da bulunan Beyrut Limanı’nda 4 Ağustos’ta, yaklaşık 2 bin 750 ton amonyum nitrat bulunan bir depoda meydana gelen patlamada, şimdiye kadar 154 kişi yaşamını yitirirken, 5 bini aşkın kişi ise yaralandı. Patlamanın nedeni ise henüz net değil. Lübnan Cumhurbaşkanı Michel Aoun, Beyrut’taki patlamada “ya ihmal ya da füze veya bombayla dışarıdan müdahale” olasılıklarını gündeme getirdi. Michel Aoun, patlama anında havada savaş uçağı ya da füze olup olmadığının belirlenmesi için Fransa’dan uydu görüntülerini paylaşmasını istedi. Michel Aoun, patlamaya ilişkin soruşturmanın 20 kişiye odaklandığını belirtti.
Beyrut şehrinin yarısından fazlasını yerle bir eden ve yaklaşık 300 bin kişiyi evsiz bırakan patlamanın ardından, zaten kırılgan olan Lübnan siyaseti, daha da kırılgan bir hal almaya başladı. Beyrut patlamasının yaratacağı siyasi, toplumsal ve ekonomik etkileri ve olasılıkları Lübnan’da yaşayan Kürt kadın siyasetçi Bûşra Elî ve Lübnan’daki Newroz Toplum-Kültür Derneği Başkanı Henan Osman ANF’den Ersin Çaksu’ya değerlendirdi.
Henan Osman patlamanın birinci derece sorumlusunun Lübnan siyasi tabakası olduğunu söyleyerek, “Bu patlama, aynı zamanda ticari, siyasi ve toplumsal bir yıkımı da beraberinde getirdi” diyor. Lübnan’ın siyasetinde İran, Suudi Arabistan ve bazı Batı devletlerinin hakim olduğunu söyleyen Büşra Elî ise, “Lübnan her ne kadar bölgesel bir sömürge ülkesi olsa da, aynı zamanda uluslararası sömürge bir ülke” diyor. Patlamayla bazı ülkelerin “İran’ın Lübnan’daki tırnaklarını budama fırsatı yakaladıklarını düşündüğünü” belirten Büşra Elî, Türkiye’nin Osmanlı’nın bakiyesi olarak Lübnan’a baktığını ve patlamayı, “Lübnan’a tırnak geçirme fırsatı” olarak gördüğünü dile getiriyor.
Yeni sürecin kapıları aralandı
Büşra Elî, Lübnan için yeni bir sürecin kapılarının aralandığını belirterek, uzun süredir ekonomik ve siyasi krizin yanı sıra birçok çekişmeyle boğuşan Lübnan’ın mevcut siyasi tabakasının artık daha fazla bu yükü taşıyamayacağı görüşünde. Lübnan’ın bu patlamadan sonra her türlü müdahaleye açık hale geldiğini belirten Büşra Elî, “Türkiye müdahale zemini arıyor, Rusya elini güçlendirmeye çalışıyor. Amerika ve Batılı bazı ülkeler siyasi hesap peşinde” diyor ve şimdi herkesin Lübnan’a yardım etme beyanında bulunduğunu, ancak bu yardımların karşılıksız olmadığını söylüyor.
Şartsız yardım etmeyecekler
“Durum eskisi gibi olmayacak. İran ve Hizbullah’ın etkisini kırmak için hükümete yönelik yoğun bir baskı var” diyen Henan Osman, “Siyasi ambargo kaldırılmış ve yardımlar yapılıyor olsa da bunun şartları olacak. Mesela önceki gün Macron buradaydı. Fransa etkisini arttırmaya çalışacaktır. Yine Rusya ve Çin etkilerini arttırmaya çalışıyor. Ama hiçbiri şartsız yardım etmez” diyor.
Hassas ve sancılı süreç
Büşra Elî, patlamanın Ortadoğu için de yeni bir sürecin başlaması potansiyelini taşıdığını belirtirken, Henan Osman da önümüzdeki günlerde bunun yankılarının daha fazla olacağı görüşünde. “Eğer Lübnan’da mezhebi, siyasi, etnik ve inançsal farklılıklar bir tarafa bırakılmazsa Lübnan her türlü bölgesel ve uluslararası müdahaleye açık hale gelir” diyen Büşra Elî, bu durumun Suriye başta olmak üzere tüm Ortadoğu’da etkilerinin olacağını belirtiyor. Büşra Elî, “Suriye’de öksürse Lübnan hastalanır. Lübnan’da oluşacak bir istikrarsızlık ya da istikrar da doğrudan Suriye’yi etkileyecektir” diyerek Lübnan’ın önünde hassas ve sancılı bir sürecin olduğu vurgusunda bulunuyor.