TTB Covid-19 İzleme Grubu Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala ile konuştuk: ‘Hakkımda Savcılığın ‘görevi kötüye kullanmak’ iddiası ile açıldı; söz konusu röportajda Bursa’ya ilişkin öngörülerim maalesef doğru çıktı’
Gülcan Dereli
Küresel salgın koronavirüste risk her geçen gün artıyor. Yaşanan ölümlere her gün yenileri eklendiği gibi vaka sayıları da tırmanıyor. Geçtiğimiz gün Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın günlük açıkladığı tablodan entübe yani yoğun bakımdaki hasta sayısı çıkarıldı. Bu durum Türk Tabipler Birliği (TTB) başta olmak üzere bilim insanlarından tepki çekti. Durumun ciddiyeti açığa çıkaran veya dile getiren bilim insanları hakkında ise soruşturma açılıyor. Onlardan biri de TTB Covid-19 İzleme Grubu Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala. Hakkındaki soruşturmaya ve koronavirüsün Türkiye’deki durumuna ve kitlerle ilgili iddialara ilişkin sorularımızı yanıtlayan Prof. Dr. Pala, “Ülkemizde genel olarak bu hastalığa ilişkin risk algısının düşük olduğunu gözlüyorum” dedi.
Bilimsel sorumluluklar
Pandeminin Bursa’da yükselişe geçtiği günlerde Bursa Valiliği tarafından hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’na ihbarda bulunulmuş, ardından dosya Uludağ Üniversitesi’ne gönderilmiş ve Üniversite Rektörlüğü, ‘halkı yanlış bilgilendirme ve paniğe yönlendirici’ açıklamalar yaptığı iddiası ile Pala hakkında soruşturma açtırdı. Oysa Prof. Pala’nın söyledikleri bir bir çıktı. Soruşturma ile ne amaçlandığını bilmediğini belirten Pala, “Soruşturma Bursa Uludağ Üniversitesi tarafından Savcılığın ‘görevi kötüye kullanmak’ iddiası ile açıldı; söz konusu röportajda Bursa’ya ilişkin öngörülerim maalesef doğru çıktı, daha sonra birçok kez Bursa’daki olgu sayısındaki artış Sağlık Bakanı tarafından da dile getirildi. Soruşturma ile ne amaçlandığını bilemiyorum, ancak bilim insanları soruşturma açıldı diye bilimsel sorumluluklarını yerine getirmekten geri durmazlar, bunu biliyorum” diye konuştu.
Hakikat peşindeyiz
Bilim insanlarının bir yandan hakikatin peşinden koşarken, diğer yandan da bulgularını ve öngörülerini toplumla paylaşmak gibi bir sorumlulukları olduğuna dikkat çeken Pala, “Ayrıca demokrasilerin temel kurallarından birisinin de toplumun bilgi edinme hakkı olduğu unutulmamalı. Covid-19 salgını sırasında toplumu doğru bilgilendirmenin, insanların sağlık algısında artışa yol açarak salgına karşı verilen mücadeleye katkı sunduğu da bilinen bir gerçek” dedi.
Açıklamalar sınırlandırıyor
Salgınla ilgili Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaların bilim insanlarını tatmin etmediğine dikkat çeken Pala, “Sağlık Bakanlığı’nın gerek olgular gerekse de ölümlerle ilgili hem yalnızca doğrulanmış olgu/ölümleri açıklaması, hem de il/ilçe, eşlik eden hastalık, sosyal sınıf vb. değişkenlere ilişkin dağılımları açıklamaması pandemi hakkında yapılacak değerlendirmeleri sınırlamaktadır” ifadelerini kullandı.
Görevi engelleme
Bu soruşturma bilim insanlarının toplumu bilgilendirme görevlerini engellemeye dönük sonuçlara yol açıp açmayacağını da değerlendiren Prof. Pala, “Bu soruşturma nedeniyle bazı bilim insanlarının medya yoluyla topluma bilgi vermekte çekinik davranmaya yöneldiklerine ilişkin gazetecilerden bana ulaşan gözlemler var. Umarım hiçbir bilim insanı sorumluluklarını yerine getirmekten çekinmez. Kanımca bilim insanları ile akademik ünvanlı memurlar arasındaki önemli ayrımlardan birisi de budur” dedi.
Görevimi yerine getirdim
Savunmasında neler belirttiğini de bizimle paylaşan Prof. Pala şöyle dedi: “Soruşturmaya konu edilen söyleşinin bir bilim insanı olarak görev ve sorumluluklarımı yerine getirdiğim bir röportaj olduğunu belirttim.”
Bakanlık kodları kullanmıyor
Kitlerin yüzde 40 doğruluk oranı olduğuna ilişkin iddialarla ilgili sorumuzu da yanıtlayan Pala; “Hastalık tanısı konması sırasında kullanılan tanı testinin (PCR) hastalığı doğru olarak gösterme oranının düşük olduğuna ilişkin iddialar uzun süredir var. Ancak bu konuda elimize geçen herhangi bir bilimsel rapor henüz yok. TTB ikinci ay raporunda da bu konuya değinmiş ve Sağlık Bakanlığı’nı konu hakkında açıklama yapmaya davet etmişti. Test sonuçlarının karşılaştırıldığı bir rapor henüz yayınlanmadı. Ancak bu konunun gündeme gelmesi, bir kez daha Sağlık Bakanlığı’nın yalnızca PCR(+) olgu ve ölümleri açıklamasının yetersizliğini gün yüzüne çıkardı. Bakanlık PCR(+) olmasa da klinik ve epidemiyolojik olarak olası/kuşkulu olgu ve ölümleri de açıklamalı; Dünya Sağlık Örgütü bu amaçla Mart ayının sonlarında uluslararası hastalık kodlama sisteminde ikili bir kod kullanılması değişikliğine gitmişti, ancak maalesef Sağlık Bakanlığı bu kodları kullanmamaktadır. TTB bu konuyu Nisan ayında gündeme getirmiş, ancak Sağlık Bakanlığı’ndan yanıt alamamıştı” diye konuştu.
Eylül ve Ekim kritik
Salgın devam ediyor büyük bir rehavet de söz konusu ve ikinci ve üçüncü dalga söz konusu mu? Kışın bizi ne beklediğini sorduğumuz Pala sözlerini şöyle tamamladı: “Salgın hem dünyada hem de ülkemizde hızla sürüyor. Bazı ülkelerde ikinci dalga başlamış görünüyor. Ancak ülkemizde henüz ilk dalga maalesef sönümlendirilemedi. Eylül ve Ekim’den itibaren bütün dünyada hastalığını etkisinin artması bekleniyor.”
WMA, CPME ve TTB’den destek
Pandemiyle ilgili yapmış olduğu açıklamalar sonrası hakkında soruşturma açılan Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Covid-19 İzleme Grubu üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala’ya, TTB üyesi 44 Tabip Odası, Dünya Tabipler Birliği (WMA) ve Avrupa Hekimler Daimi Komitesi (CPME) destek verdi. Dünya Tabipler Birliği’nin konuya ilişkin bildirisinde “Prof. Pala hakkında soruşturmaya yer olmadığı kararı vereceğinize inanıyoruz” ifadelerine yer verildi.
Dünya Tabipler Birliği’nin destek metni şöyleydi: “Üniversitenizde savunmasını vermek zorunda olan Prof. Dr. Kayıhan Pala’ya destek amacıyla yazıyoruz. Prof. Pala bir Halk Sağlığı Uzmanı ve Türk Tabipleri Birliği Covid-19 İzleme Kurulu üyesidir. Aldığımız bilgilere göre Prof. Pala, pandemiye karşı alınan önlemler konusundaki görüş ve önerilerini yetkililere ve kamuoyuna iletirken mesleğinin gereklerini yerine getirme dışında bir iş yapmamıştır.
Doktorlar olarak hepimiz başka her şeyden önce insan yaşamını koruma yemini etmiş kişileriz. Tıp etiğini temel alan değerlerimiz arasında özerkliğe saygı, kimseye bilerek zarar vermeme, yardımseverlik ve adalet yer almaktadır. Bağlı olduğumuz Uluslararası Tıbbi Etik Kuralları bir doktorun her durumda bağımsız mesleki yargısına başvurmasını ve mesleğinde en yüksek standartları gözetmesini öngörür.
Mesleki özerklik ve klinik bağımsızlık, doktorların, hastalarının bakım ve tedavisinde dışarıdan tarafların ya da kişilerin yersiz ve uygunsuz müdahaleleri olmaksızın kendi mesleki yargılarına göre hareket etme özgürlüğünü tanımlar. Mesleki özerklik ve klinik bağımsızlık, tüm hastalara ve nüfus kesimlerine nitelikli sağlık bakım ve hizmeti sağlanması açısından temel öğelerdir. Dile getirdiğimiz bu hususları dikkate alacağınıza ve Prof. Pala hakkında soruşturmaya yer olmadığı kararı vereceğinize inanıyoruz.”
Prof. Kayıhan Pala Ne Demişti?
Bir internet sitesine koronavirüsü salgınıyla ilgili konuşan Pala, “Türkiye’de henüz salgının tepe noktasını görmediğimizi düşünüyoruz. Ben 2-3 hafta kadar önce tepe noktasının 20-27 Nisan arasında gözlenebileceğini, ondan sonra bir azalma olacağını ve Haziran’ın 2. haftasına kadar da sönümleneceğini tahmin ettiğimi yazmıştım. Bu tahminin ne kadar geçerli olacağını bu hafta hep birlikte göreceğiz” demişti.