Özgür Yazılım Derneği kurucularından Özcan Oğuz ile sosyal medya sansürünü konuştuk: ‘Bu düzenleme eğer aşılamazsa gerçeklerini öğrenmemiz yerine penguen belgeseli izlememizle sonuçlanacaktır’
Yadigar Aygün
AKP’nin hazırladığı sosyal medyaya kısıtlamalar getiren “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun Teklifi” Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi. Özgür Yazılım Derneği paydaşı ve Hackerspace Istanbul kurucularından Özcan Oğuz ile sosyal medya yasanın olumsuz sonuçlarını, internete gelecek sansüre ilişkin neler yapılması gerektiğini konuştuk.
- AKP uzun süredir sosyal medyaya yönelik yasa çıkartmak istiyordu dönem dönem önümüze getirilen. Şuan Meclis’ten geçen yasa ne gibi olumsuz sonuçlar doğuracaktır? AKP neden böyle bir yasa hazırladı?
Kamuoyunda “Sosyal Medya Yasa Tasarısı” olarak bilinen değişiklik teklifi, temelde 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanun”da bazı eklemeler ve değişiklikler yapmayı hedefleyen bir teklifti. Bu 5651 sayılı kanun ise, mevcut haliyle bile özgürlük düşmanı olan, “özgür İnternetin katili” diyebileceğimiz bir kanun. Bu kanun ile daha önce mahkemelerde olan ve uzun bir süreci gerektiren erişim engeli yetkisi, “idari tedbir” adı altında BTK, Sağlık Bakanlığı, Spor Toto, Milli Piyango, Türkiye Jokey Kulübü gibi kurumlara da verilmiştir. Bu kanunda web siteleri, “içerik sağlayıcı” veya “yer sağlayıcı” olarak ifade edilmiştir. İçerik sağlayıcılar internet ortamı üzerinden kullanıcılara sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişileri; yer sağlayıcılar ise hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten gerçek veya tüzel kişileri ifade eder. Dolayısıyla bu düzenlemeye kadar sosyal medya siteleri “yer sağlayıcı” olarak ifade edilmekteydi.
Yeni yasa, sosyal medya siteleri için “sosyal ağ sağlayıcı” olarak yeni bir tanımlama getiriyor. Dolayısıyla sosyal ağ siteleri için özel düzenlemelerin önü açılıyor. Bu yeni düzenlemeler, günlük trafiği 1 milyonun üzerinde olan siteler için geçerli; dolayısıyla insanların günlük hayatında sıkça kullandığı Twitter, Facebook, Instagram, Youtube gibi web siteleri bu kanunun kapsamında yer alıyor. İlgili web siteleri, Türkiye’de bir temsilci atamak ve bu temsilcinin iletişim bilgilerini devletle paylaşmak zorunda. Ayrıca, bu platformların Türkiye’deki kullanıcıların verilerini Türkiye’deki sunucularda tutmaları da zorunlu hale getiriliyor. Bu kanunun hükümlerini belirtilen süre içerisinde uygulamayan platformların bant genişliği önce %50, daha sonra ise %90 oranında daraltılacak. Bant genişliğinin daraltılması siteye giden ve siteden gelen anlık trafiğin hacmini azaltır. Bunu normalde 5 şeritli olan bir karayolunun tek şeride indirilmesi ve trafiğin sıkışıp ulaşımın yavaşlaması gibi düşünebiliriz. Doğal olarak bant genişliği %90 daraltılan bir web sitesi kullanılamaz hale gelmiş, yani alenen sansürlenmiştir. Bununla beraber, kanunun koşullarına uyacak ve temsilci atamasını yapan platformlara da temsilcisi aracılığıyla bildirilen ve kaldırılması istenen bir içeriğin 48 saat içerisinde kaldırılması, yani sansürlenmesi mecburi tutulmuştur. Bu hükmün kanun yürürlüğe girmeden önce girilmiş içerikleri de kapsayacak olması aslen toplumsal hafızanın silinmesi anlamını içermektedir. “Unutulma hakkı” ifadesiyle savunulan bu durum, AKP hükümetinin yaptığı yolsuzlukların ve kanun ihlallerinin kanıtlarının ve tepkilerinin ortadan kaldırılmaya çalışılmasından başka bir şey değildir. Bu hükmü işletebilmek için de platformlara 1 milyon ila 10 milyon TL arasında para cezası uygulanması öngörülmüştür.
- İnsanlar artık medyaya güvenmediği için sosyal medyada seslerini duyurmaya çalışıyor. Medyanın manipülasyonlarına karşı pek çok gerçeği sosyal medyadan öğreniyoruz. AKP, hem ekonomik hem siyasal hem sosyal anlamda yıkandı mı? AKP, sosyal medyayı denetim altına alarak toplum üzerindeki hegemanyasını artırarak gerçeklerin üzerinin örtülmesini mi amaçlıyor?
Kitle iletişim araçları ortaya çıktıkları tarihten itibaren devletler tarafından hep kontrol altına alınmaya çalışılmıştır. Osmanlı’da istibdat döneminde Tercüman-ı Ahval gibi özel gazetelerin kapatılması veya katı sansüre uğratılması çok uzun yıllar boyunca Türkiye Cumhuriyeti’nde ve diğer birçok ülkede radyo ve televizyonun devlet tekelini de tutması bunun en temel örneklerindendir. Türkiye’de özel televizyonlar serbest bırakıldıktan yalnızca birkaç yıl sonra, RTÜK kurulmuş ve özel televizyonlar ile radyolar da devletin denetimi altına alınmıştır. Ayrıca, kamuoyunun ilgisini çeken bazı önemli meseleler mahkemelerce verilen yayın yasağı ile sansür edilmiştir. Şimdi de bu yasa ile aynı gözetim ve sansür mekanizmaları sosyal medya ve internet gazeteciliği için de uygulanmaya çalışılıyor. Televizyon özelinde ana akım medya, artık bir haber kaynağı olma özelliğini yitirmiş, iktidar politikalarının bezirganı olmuştur. İnternet gazeteciliği ve sosyal medya bu tekel karşısında bir alternatif nefes alma alanı olarak konumlanmıştır. Hükümetin üstünü örtmek istediği ve yakın zamanda kamuoyunda infial yaratan; kadın cinayetleri, iş cinayetleri, yolsuzluklar, kayırmalar gibi olaylar yalnızca bu mecralarda gündeme gelmiş ve bu durum iktidarı rahatsız etmiştir. Sosyal medyanın haber alma amacıyla kullanımına hepimizin yakından takip ettiği Rabia Naz cinayeti, Şule Çet cinayeti, Kazdağları’ndaki doğa katliamı vb. olaylar hakkındaki içerikler örnek gösterilebilir. Bu düzenleme, vatandaşlar olarak bizim ülke gerçeklerini öğrenmemiz yerine penguen belgeseli izlememizle sonuçlanacaktır.
- Türkiye’de her geçen yıl ifade özgürlüğü, demokrasi ve birçok haklar konusunda gerilemeye hatta son sıralarda yer alıyor. ifade özgürlüğü gibi en temel haklar konusunda bu yasa ne getirecek?
Halihazırda mevcut durum ifade özgürlüğünden söz edemeyeceğimiz baskıcı ve otoriter bir Türkiye’dir. Tutuklu gazetecileri ile nam salmış bir ülke olarak ifade özgürlüğünü sağlayacağımız bir ortamın inşası için çalışmak yerine, her alanda olduğu gibi bu alanda da daha irticai bir dünyaya adım atmak üzereyiz. Bu sıkışmışlık içerisinde elimizde kalan tek özgür sayılabilecek hareket alanını da kaybedeceğiz. Bu durumun bireysel etkileri kadar örgütlü yapılar üstündeki olumsuz etkilerine de dikkat çekmek isterim. Hak mücadelelerinde örgütlenmek ve bir etki alanı oluşturmak için elimizdeki en kullanışlı araç şu an sosyal medya. Eğer sosyal medya yalnızca iktidarın istediği söylemlerin yer alabileceği bir ortam haline dönüşecek olursa burada ne bir muhalefetten ne de bir örgütlü yapıdan söz edebiliriz.
- Sosyal medya kullanıcıları bu yasa tasarısına karşı nasıl örgütlenmelidir? Neler yapmalıdır? İnternete gelecek bir sansürde, sansürü nasıl aşabiliriz?
Bu noktada 2011 yılındaki “İnternetime Dokunma!” eylemlerini örnek gösterebilmeyi çok isterdim ancak mevcut konjonktür maalesef ki buna izin vermiyor. Aradan geçen dokuz yılda, özgürlükler konusunda ne kadar geriye gittiğimizin en net ispatı bu cümle aslında. Geldiğimiz noktada, sokağa çıkmak ve hakkını aramak “teröristlik” olarak değerlendirilmekte. Dolayısıyla sosyal medyanın sansürlenmesine karşı yine sosyal medya üzerinden örgütlenmenin en iyi yol olduğunu düşünüyorum. Biz, Özgür Yazılım Derneği olarak birkaç gündür Twitter’da eylem çalışmaları yürütüyoruz. Yalnızca dijital aktivizm yürüten yapılar değil, tüm alanlardaki kurumlar örgütlenme alanlarını kaybedecekleri için bu yasaya karşı harekete geçmeliler.
Bant genişliği daralmasını aşmanın yolu yine eski dostları ziyaret etmekten geçiyor; VPN ve Tor. Bu araçları nasıl kullanabileceğinize dair Özgür Yazılım Derneği’nin yayınladığı bir Güvenlik Rehberi var, guvenlik.oyd.org.tr üzerinden erişebilirsiniz. Ayrıca önümüzdeki birkaç gün içerisinde daha basit ve hedefe yönelik olarak hazırlanmış broşürlerimizi yayınlayacağız, @oydorgtr Twitter hesabı ve oyd.org.tr üzerinden takip edebilirsiniz.
Ancak asıl sorun şu, eğer bir platform bu yasaya uymayı kabul ederse, bu sansürü aşmanın bir yolu yok; bu sansür Vikipedi’nin erişime engellenmesi gibi değil. Talep edildiği zaman ilgili içerikler siteden silineceği için, VPN ile de girseniz Tor ile de girseniz içeriğe erişemeyeceksiniz.
Bu konuyla ilgili daha fazla bilgi edinmek isterseniz değerli arkadaşım Uğur Arıcı’nın 2018 Özgür Yazılım Günleri’nde ve 2018 Yazılım Özgürlüğü Günü’nde yapmış olduğu “Web’in Tekrardan Bağımsızlaştırılması” sunumuna göz gezdirebilirsiniz.
- Bu yasayla birlikte Veri Güvenliği’nin de bir kez daha önemi ortaya çıktı. Sosyal medya kullanıcıları veri güvenliğini nasıl sağlayacak?
Mevcut durumda, kişisel verilerin güvenliği Avrupa’da GDPR (General Data Protection Regulations) ve bunun ülkemizdeki yansıması olan KVKK (Kişisel Verilerin Korunması Kanunu) ile sağlanmaktadır. KVKK, kişisel veirleri saklayacak, işleyecek veya aktaracak kuruluşlara ciddi düzenlemeler getirmektedir. Kişiler bu kanun sayesinde ilgili kuruluşlardan verilerinin nasıl ve ne amaçla alındığını, hangi amaç doğrultusunda ne şekilde işleneceğini, kimlere verileceğini veya verilemeyeceğini öğrenebilmekte ve istedikleri hallerde bu verilerin silinmesini talep edebilmektedirler. Şu anda Avrupa’da ve ülkemizde faaliyet gösteren bütün sosyal medya platformları bu kanun hükümlerine uymakla mükelleftir. Lakin yeni yasa bu konuyu da ilgilendiren bir hüküm içermektedir. Buna göre, BTK “gerekli görülen hallerde” ilgili platformun Türkiye’deki ofisine polis veya jandarma eşliğinde baskın düzenleyebilecektir. Bu baskın esnasında, yine ilgili değişiklik teklifi uyarınca, kullanıcıların verileri orada bulunacağı için verilere yetkisiz erişilebilmesi ihtimali doğmaktadır. Bu da, kişisel veri güvenliği üzerine bir tehdit oluşturmaktadır.
- Son olarak sizlerin eklemek istediği şeyler var mıdır?
Elimizdeki son kalelerden biri olan sosyal medyamıza sahip çıkmamız gerekiyor, aslında daha fazla söylenecek bir şey yok. Ama küçük bir ek yapmak istiyorum; Twitter, Facebook veya Instagram gibi merkezi sosyal ağların alternatifleri de var. Mastodon ve PixelFed gibi özgür alternatifler, gayrimerkezi ve federatif olarak tasarlanmış sosyal ağlardır. Bu ağlar, Twitter’daki gibi bir şirketin sunucularına bağlı değil, kişiler veya topluluklar tarafından işletilen çok sayıda sunucuda çalışan servislerdir. Özgür bir sosyal medya için en nihayetinde bütünen bu servislere taşınmanın en doğrusu olduğunu düşünüyorum.