“De te fabula narratur!” (Karl Marx)
Türkiye solunun bilge kalemi Murat Belge, bir yerde Türkiye ve Britanya toplumları arasındaki benzerliklere dikkat çekmişti. Her iki ülkenin de kamuoyu ziyadesiyle kendi sorunlarıyla meşguldür çünkü dünyayı kendilerinden ibaret sanmaktadırlar. Britanya bir ada ve Türkiye üç tarafı denizlerle, dört tarafı ise “düşmanlarla” çevrili bir yarımadadır. Bu benzerlikler üzerinden belki de Britanya’nın yakın zamanda Avrupa Birliği’nden çıkmaya karar vermiş olması, Türkiye’nin ise asla Avrupa Birliği’ne alınmayacak gibi görünüyor olması arasında da bir analoji kurulabilir.
Ama konumuz, dünya meselelerine ilgisizlik. Dış haberler servisi çalışanları çok iyi bilirler, Türkiye kamuoyu için dünya olayları Türkiye ile ilgili oldukları ölçüde haber değerine sahiptir. Örneğin, Endonezya’da 1000 küsur kişinin ölümüne neden olan bir terör saldırısı, aynı gün Batılı bir pop yıldızının Türk kahvesi içtiği haberinin gölgesinde kalabilir; kalmıştır da.
İşte bu benmerkezci önyargılı zihniyete bir darbe vurmak amacıyla artık bu köşede Türkiye’nin sorunları asla konuşulmayacak. Bunun yerine Türkiye kamuoyunun yok saydığı ve nerede olduğundan dahi haberdar olmayı reddettiği bir uzak-Asya ülkesi olan Endonezya’nın temel sorunlarından biri olan Tenor Adası sorununa odaklanılacak.
Tenor, kuzey kısmı Endonezya yönetimi altında olan bir ada. Endonezya yüzyıl başında bağımsız bir devlet olduğundan beri bir Tenor sorununa sahip. Tenorlu halkın çoğunluğu da Endonezya sınırları içinde bulunuyor. Adanın diğer parçaları da farklı komşu devletler arasında bölüşülmüş durumda. Modern Endonezya’nın kurucu partisi olup günümüzde ana muhalefet partisi olan EHP (Endonezya Halk Partisi) geçen hafta büyük kurultayını gerçekleştirdi. Parti genel başkanı Kam-a-Dar, ilk kez “Tenor sorunu” ifadesini kullandı ve “onu da biz çözeceğiz” buyurdu. Hem kendisi hem de kendinden önceki EHP genel başkanları, bugüne kadar Endonezya derin devletinden tırstıklarından veya kendileri de o derin devletin bir parçası olduklarından – ya da her ikisi de doğru olduğundan – Tenor yerine “Doğu ve Güneydoğu Endonezya” ve “Güneydoğu sorunu“şeklinde ifadelerde bulunmak durumunda kalıyorlardı. Bu anlamda EHP kurultayı, önemli bir gelişme, bir korku eşiğinin aşılması anlamına geliyor.
Başkan Kam-a-Dar, aynı konuşmada iki ifadede daha bulundu. Birincisi, Tenor sorununu çözerken Malezya, Burma ve Bangladeş gibi Tenor’un diğer parçalarında egemenlik sahibi ülkelerle işbirliği halinde davranacaklarını belirtti. İkincisi, Tenor meselesinin çözümünün Endonezya’nın milli birlik ve bütünlüğü çerçevesinde olacağını söyledi. Bu arada, Kam-a- Dar’ın kendisi dillendirmekten imtina etse de Tenor’un coğrafi ve inanç yönünden bir bileşeni olan Ders-e-Vi azınlığına mensup olduğu gerek Tenor, gerek Endonezya gerekse de dünya kamuoyu tarafından gayet iyi bilinir.
Başkan Kam-a-Dar, kendi yaptığı parti meclisi listesi ile birlikte yedinci kez başkan seçildi. Parti içi muhalefet, bu liste içinde Tenor’un Fehrin bölgesine Endonezya hava kuvvetleri tarafından geçen yıl yağdırılan bombaların üzerine imza atan bir şahsın olmasına itiraz etti ve “Tenorlulardan nasıl oy isteyeceksiniz?” diye sordu. Bu eleştiri bir yana, Kam-a-Dar’ın sunduğu utangaç Tenor açılımı programının, parti içindeki Suhartist kanadı da rahatsız ettiği söyleniyor. EHP ve modern Endonezya’nın kurucusu olan Suharto, Tenor’un ve diğer kimliklerin asimile edilerek Endonezyalılaştırılması doktrinini ortaya koymuş ve şiddetle uygulamıştı.
Kam-a-Dar, yüce önder Suharto’ya ihanet mi ediyor? Peki Endonezya’nın zamane diktatörü Tay-e-Don bu konuda ne diyecek? Ülkede Tenor kimliğini savunan tek parti olan DÇP’nin (Demokratik Çoğunluk Partisi) ve Tenor hareketinin Kam-a-Dar’ın açılımını olumlu karşılaması, Tay-e-Don’a karşı muhalefetin diğer kanatları açısından ne gibi olumlu ya da olumsuz gelişmelere gebe?
Bir başka sorun da tabi ki isim benzerliğinden dolayı olsa gerek, Tenor Sorunu’nun bazı Endonezya kaynaklı çevrelerce ısrarla “Terör Sorunu” olarak telaffuz ediliyor oluşu.
Bundan sonra bu köşe kendini, işte bu Türkiye için küçük fakat dünya coğrafyası için büyük sorunu tahlil etmeye tahsis edecek.