Zoomkitap tarafından 2016 yılında yayımlanan İmparatorluğa Meydan Okurken David Barsamian ile Söyleşiler kitabı Utku Özmakas’ın çevirisiyle yayın dünyasına kazandırılmıştı. Kitap, gazeteci David Barsamian’ın akademisyen İkbal Ahmet ile yaptığı akademik kibirden uzak, uzun sıcak bir söyleşiden oluşuyor.
Ercan Kaplan
1933 ya da 1934 yılında Hindistan Bihar’da dünyaya gelen İkbal Ahmet, Hindistan’ın bölünmesiyle Pakistan’a göç eder. Emekliliğine kadar Hampsire Koleji’nde dersler verir. Geçmiş ile gelecekle ilgili bağ kurmayı ve geçmişin ileri yönlerini bilince çıkarıp onu evrensel olana eklemleyerek dünyayı yaşanılabilir bu eğitim yoluyla ulaşma çabası onun eğitime biçtiği roldür. 1999 yılında hayatını amansız bir hastalıkta kaybeden Ikbal Ahmet entelektüel camianın en önemli müstesna isimlerinden biriydi. Mevzisini ezilenlerin yanında konumlayan ve bu uğurda yapılması gerekenleri uzak bölgelerde, farklı iklimlerde enternasyonal bir entelektüelliğini, eleştiri silahıyla siperleri terk etmeyen bir icracılıkla yerine getirmiştir. İçinde kendine yer bulduğu entelektüel yelpaze oldukça geniştir. Edward W. Said, Noam Chomsky en önemli tanışıklığı, dostluğu ve düşünsel alışverişin paylaşımıdır. Mitingler, paneller, çeşitli platformlarda faaliyetler, Cezayir’de Ulusal Kurtuluş Cephesi’ne katılış, öteki kimliklerin reddine karşı koyuş, onun yaşamını örgütleyen rutinleridir. Söylemlerinin, dünyanın çeşitli bölgelerindeki çıkmaz yollara karşı salık verdiği sarih yolların hâlâ güncel olması onun ileri görüşlülüğünün bilimle sınanmışlığına dairdir. Söyleşide; Hindu kökten dinciliği, Hindistan’ın bölünmesi ve akabinde Pakistan’ın kuruluşu. Bangladeş’in benzer sebeplerle Pakistan’dan kopuşu. Hindistan ile Pakistan’ın Keşmir’de hâkimiyet savaşı ve Keşmir’in yoksulluğa mahkûmiyeti. Siyonist İsrail’in Filistin işgali, Türkiye’nin 20. yüzyılın ilk soykırımı Ermeni Soykırımı’nı gerçekleştirmesi. Karl Marks, Antonio Gramsci, Albert Camus ile ilgili düşünceleri, Sovyetler Birliği’ne eleştirel bakış, Sri Lanka’da Seylan milliyetçiliğine karşı Tamillerin direnişi, Avrupa’nın ortasında Sırp milliyetçiliğinin Bosna katliamı ve dünyayı sarsan birçok olay üzerine kendine özgü cevaplar yer almakta. Türkiye’nin ırkçı-İttihatçılar tarafından büyük tartışmalar sonrası aldığı kararla uygulamaya koyduğu Ermeni halkına yönelik soykırım da yine kendisi de Ermeni olan gazeteci Barsamian’ın İkbal Ahmet’e sorusu uzak coğrafyaları, daha da yaklaştırıyor. Yine dil milliyetçiliğini uygulayan devlete geri dönülemez, telafisi olmayan faturalar çıkarması nasıl da benziyor ayak bastığımız topraktaki devlete.
‘İsrail’in sonu karanlık’
Siyonist İsrail’in Filistin topraklarında yayılmacı politikalarına karşı önerilerini Yaser Arafat’a sunan, onunla birçok kez görüşen İkbal Ahmet, Arafat’ın yalnızca not aldığını dikkatinin farklı yönde olduğunu belirtir. Filistin halkının silahla değil de uluslararası arenada istikrarlı bir şekilde Filistin’in meşruluğunun, haklılığının propagandasını salık verir. Ortak bir devlette barışın tesisi için karar mekanizmaları olan uluslararası kurum-kuruluşların rolüne dikkat çeker. Israil’in hem işgal ettiği bölgelerde Arap halkına karşı hukuksuz, üçüncü vatandaş muamelesi hem de komşu ülkelerine saldırı politikası sebebiyle geleceğinin kısa vadede parlak ve güçlü görünse de uzun vadede karanlık olduğunu ifade eder İkbal Ahmet.
Gandi’nin Osmanlıya desteği
Hindistan’ın bölünmesinde milliyetçiliğin etkisini vurgular İkbal Ahmet. Hem Gandi’nin hem Muhammed Ali Cinnah’ın milliyetçi yaklaşımlarının payı olduğunu söyler. Gandi, Ingiliz sömürgeciliğini eleştirmesinin yanında Osmanlı’nın halklara dayattığı tahakkümün adı olan hilafeti destekler. İngilizlere karşı Müslümanları yanına çekmek için yaptığı bu eylem; sonraki yıllarda Hindu simgelerine, öğretilerine vurguları ülkeyi bölmede tersine döner, Pakistan bağımsızlığını ilan eder.
Ermeni Soykırımı
Ermeni Soykırımı’nın bir iç savaş esnasında yaşanmadığını, milliyetçiliği esas alarak Türk olmayan halkları yok etmeye koşulduğunu, inkârın özgürleştirici olmadığını savunur. ABD’de soykırımı yalanlayan, görmezden gelerek yok sayan anlayışların Türk halkını özgürleştirmediğini, soykırımı kabul ederek tıpkı Almanlar gibi Nazilerin yaptığı soykırımı kabul ederek büyüklük gösterebilmesi gerekliliğinin ihtiyacından bahseder.
‘Milliyetçilik son bulsun’
Yaşamını halkların özgürleştirici mücadelesine programlayan İkbal Ahmet; derin bir halk duyarlılığını, koşullara müdahale edip onun sınırlarını zorlayarak riskli bir mücadele hattını hayata geçirir. Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Amerika’ya bir dizi siyasi krizi, halk kıyımlarını, barış-savaş ikilemini -ki onurlu bir barıştan yana tavır koyar, Ortadoğu’da ise Kürt halkının maruz kaldığı milliyetçiliğin son bulmasını temenni eder- etraflıca izah ederek entelektüel birikimlerini okurlarla paylaşır.