Çözüm sürecinin sona erdirilmesine rağmen henüz ikliminin sürdüğü günlerde, halkların HDP’yi parlamentoya güçlü bir şekilde taşıdığı 7 Haziran seçimlerinin hemen sonrasında Cudi Dağları yanmaya başladı. Köylüler yangın öncesinde samanlıklara alevli toplar atıldığını söylediler.
15 Temmuz 2015 günü Cudi Dağları’nda başlayan yangın Mardin Mazıdağı’nda, Lice’de Kürdistan’ın pek çok yerinde sürdü gitti. 2015 yılı sonuna kadar 6800 ha alan içinde ormanı, halkların bağı, bahçesi, evleri, koyunları, kümes hayvanları, inekleriyle, yaban hayvanları, sıra çizgili sırtlanı, oklu kirpisi, yaban domuzu, tilkisi ve yaban keçileri ile birlikte kül oldu.
Basın haberi “dağın yamaçlarında yer alan Aksu (Herbol), Balıklaya (Bılıka) ve Sılıp (Damlaca) köyleri kırsalında bulunan ormanlık alanlarda devam eden yangını, iki günden bu yana yöre halkı kendi imkânları ile söndürme çabası içerisinde. Ancak arazinin engebeli olması nedeniyle yangının söndürülmesinde güçlük çekiliyor.
Silopi Belediyesi’ne ait iş makineleri ve itfaiye araçları da arazi koşulları nedeniyle yangına müdahale edemiyor. Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın da yangını söndürmek için herhangi bir girişimde bulunmadığı ifade ediliyor.” diye verdi. Yangına devlete ait hiçbir kurum müdahale etmedi. Helikopter bulunamadı. -Yarın inşallah- diyerek başvurular dikkate alınmadı. Yöre halkı vekilleri ile birlikte jandarmanın engellemelerine rağmen kovalarla yangını söndürmeye çalıştı.
Yangınların başlamasını Suruç Katliamı takip etti, gençler Kobanê’ye yaşamı birlikte yeniden örmeye, kitaplarla, oyuncaklarla giderken bombalanarak katledildiler. Ve hemen ardından hepimizi kahreden saldırılar başladı. Kürt halkının ağırlıklı yaşadığı yerlerde Sur’da, Cizre’de, Dargeçit’te Kürt halkının yaşadığı pek çok yerde savaş başladı.
Yıl 2020 aynı yerler yeniden yanmaya başladı. Bu sefer Cudi’de ağaç kıyımı yangının önüne geçti. Kıyımın failleri belli, korucular. Korucular Cudi’de kent merkezine bağlı Cevizdibi, Dağkonak, Kemerli ve Üçkiraz köyleri ile dağın Silopi tarafında kalan bölgesinde yer alan Karaca ve Koyuneren köylerinde ağaç katliamı yapıyorlar ve kestikleri ağaçları satıyorlar.
Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Dibek, Yolçatı, Çağdaş ve Cımar mahalleleri arasında kalan kırsal alan ise “bilinmeyen” bir nedenle yanıyor. İtfaiye yangına “dağlık alan” olması nedeniyle müdahalede bulunamayacağını açıkladı. Halk kendi imkânları ile yangına müdahale etmeye çalışıyor. Ve yangın yayılarak sürüyor.
Kürt illerinde halkların yaşam alanlarına saldırılırken tüm ülkede inşaat, maden, enerji şirketleri ile birlikte ormanlara, dağlara, tarım alanlarına, sulara müdahaleler de beraberinde yoğunlaştı.
2015 yılı saldırıları başladığında yaşamı savunanlar olarak Nuh’un çocuklarına, yanınızdayız diye yazmıştık. Tekrarlıyoruz, bu ülkede savaş değil barış istiyoruz. Toplumların hafızasının/belleğinin yok edilişlerini sürdüren, Ayasofya’yı Hasankeyf’i belleğinden kopartıp dini-siyasi şova döndüren, yaşam alanları üzerinde saldırılarını yoğunlaştıran siyasi iktidar bilmeli bu kırımlara göz yummayacağız.
Bu saldırıların nedenini iyi biliyoruz. Siyasi çöküşten, sıkıştıkları krizden yaşam alanlarına saldırarak, ormanları yakıp yıkarak, yeniden savaşı alevlendirerek çıkamayacaklar. Bu çırpınışlar gidişin habercisidir. Bizler yan yana yaşamın üzerinde oynanan oyunu bozacağız. Bu ülkede aynı katliamları yeniden yeniden yaşamayacağız.