Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürt ulusal birliği ile ilgili uzun süren çabaların ardından içinde ENKS’nin de yer aldığı ortak bir adım atılmıştı. Ancak ENKS’den Türkiye ve ABD destekli yeni bir adım geldi
Kuzey ve Doğu Suriye’de 25 siyasi partinin içinde yer aldığı Kürt Ulusal Birliği Partileri (PYNK) ile Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS), 16 Haziran’da yaptıkları ortak açıklamayla mutabakata vardıklarını duyurmuştu.
Kürt ulusal birliği için önemli bir adımı ifade eden bu açıklamanın ardından bir süredir ağır-aksak da olsa ilerletilmeye çalışılan “ulusal birlik” görüşmelerine ilişkin, ENKS’den 28 Temmuz günü bir hamle geldi.
ENKS, Kuzey-Doğu Suriye’de birkaç Asuri’den oluşan Asuri Demokratik Örgütü ve Ehmed El Cerba’nın başında olduğu Teyar El Xed hareketi ile “Barış ve Özgürlük Cephesi” ismiyle bir oluşum kurduğunu ilan etti.
ANF’den Ersin Çaksu’nun haberine göre; Türkiye ve ABD destekli bu halme ile ENKS, 2013 yılında PYD’ye söylediği “Siz orada savaşın ve ölün, nasıl olsa Amerika her şeyi sizden alıp bize verecek” noktasında.
Yeni oluşumun içinde kimler var?
Kuzey-Doğu Suriye kamuoyunda, 2011 yılından beri Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ı devirmeyi amaçlayan “üç yıldızlı” bayrağa sahip ‘muhaliflerin’ safında yer alan ENKS’nin açıklamayı, yine Esad posteri altında ve “iki yıldızlı” Suriye bayrağının altında yapılması gündem oldu.
Aynı şekilde Ehmed El Carba da, 2013-2014 yıllarında Suriye Muhalifler ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun (SMDK) başkanlığını yapmış bir isim.
Çaksu’nun analizine göre; Asuri Demokratik Örgütü’nün bu oluşum içinde yer almasının nedeni ise sembolik.
“Barış ve Özgürlük Cephesi” isimli yapıyı ilan eden her üç yapının bir diğer özelliği ise Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni tanımıyor olması.
Çaksu haberinde Esad karşıtı ENKS’nin bir anda Esad posteri altında açıklama yapmasını da şöyle analiz ediyor;
Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) inisiyatifi ve ABD ile Fransa gözetiminde Kürt partileri arasında başlayan ulusal birlik görüşmelerinde ENKS sürekli ipe un seren bir pozisyonda oldu.
Önce görüşmeleri sadece PYD ile yapmak ve diğer partileri dışarıda tutmak için diretti. Bu istediğini tam başaramayınca 2 buçuk ay önce görüşmeleri bir anda durdurup Hewlêr yolunu tuttu.
Hewlêr’den döndükten sonra “masadan kalkan taraf olmamak” için görüşmelerin ikinci turu için görüş beyan etti ama ondan sonraki görüşmelerde de pek bir ilerleme olduğu söylenemez.
Özellikle de Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Şubat ayında ENKS yönetimini Ankara’ya davet ettim. Kendilerine uyarılarda da bulunduk (…) Şunu açıkça söyleyelim adı ne olursa olsun YPG-PKK ile birlikte olanın bizim için YPG-PKK’den farkı yoktur ve meşru bir hedeftir” tehditlerinden sonra ENKS görüşmelerde daha çok ayak diremeye başladı.
ENKS’nin bu son hamlesinin de Türkiye ve ABD tarafından desteklendiği yönünde bazı şüpheler var. Hatta söz konusu adımın Türk devletinin bir hamlesi olduğu da güçlü bir ihtimal.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından desteklendiği belirtilen Ahmed Cerba, SMDK’nin başından ayrıldıktan bir süre sonra Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi’yle ilişkilendi.
Ancak 2017 yılında Reqa hamlesi devam ederken, Ahmed Cerba, daha çok Türk devleti ile ilişkilenmeye ve Kuzey-Doğu Suriye’deki iradeden uzaklaşmaya başladı.
ABD ve İngiltere ile de ilişkileri olan Cerba, Türk devletinin Girê Spî ve Serêkaniyê görüşmeleri öncesi özellikle Cizîrê ve Dêrazor’daki bazı Arap aşiretlerle görüştü, ancak umduğunu bulmamıştı.
Arap aşiretlerinden umduğu desteği bulamayan, Ehmed El Cerba, El Tanf bölgesi gibi bazı yerlerdeki Nuxbe isimli güçleri de elinden alınınca hem siyasi hem de askeri müflis konumuna düştü.
Aslında başka bir deyişle Cerba ile ENKS’nin durumu biraz birbirine benziyor. Türk devleti de Kuzey-Doğu Suriye’deki siyasi, askeri ve toplumsal birliği parçalamak için müflislerden oluşan bir siyasi ve askeri yapı peşinde.
ENKS eliyle Kürtleri parçalayan Türk devleti, Ehmed El Cerba gibi bazı isimler üzerinden de Kuzey-Doğu Suriye’deki Arapları parçalamaya çalışıyor. Tutar mı tutmaz mı, orası ayrı mesele…
ENKS temsilcileri ve basını bu yapının Türk menşeili olduğunu tabii ki açıklamıyor. Ama ABD ve uluslararası güçler tarafından desteklendiklerini söylüyorlar. Tabi bunun arkasında bir James Jeffrey aklının olması da muhtemel.
Bu gelişmelerin hemen ardından ENKS Başkanı Siûd Mele, ağzındaki baklayı çıkardı. KDP’nin bir yayın organına konuşan Siûd Mele, “Suriyeli olmayan Kürtlerin, Suriye’den çıkması gerekiyor. Yardım için gelenlere teşekkür ediyoruz, ama dönmeliler. Artık bölgelerimizi biz yöneteceğiz” dedi.
Siûd Mele, aynı şeyi Türkiye ve desteklediği paramiliter grupların girdiği Efrîn, Girê Spî ve Serêkaniyê için de söylüyor mu, bilemiyoruz.
Ama bu sözler çok tanıdık aslında. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in Türkiye ve desteklediği grupların Girê Spî ve Serêkaniyê girmesi öncesi söylediği “Suriye’den Türkiye’ye gidecek olanlar ve Türkiye’den Suriye’ye dönecek olanlar var” sözleriyle paralellik taşıyor.
Aynı şekilde Kürdistan Bölgesi Başkanı Nêçirvan Barzani’nin Serêkaniyê ve Girê Spî’den sonra söylediği “Türkiye’nin, başından beri Suriye’deki Kürtlerle bir sorunu yok ancak PKK ile var” sözleri de bu kapsamda.
Özcesi ENSK, bunca yaşanmışlıktan sonra hala 2013 yılında PYD’ye söylediği “Siz orada savaşın ve ölün, nasıl olsa Amerika her şeyi sizden alıp bize verecek” noktasında.
DIŞ HABERLER