Hükümetin 2071 ufku dahilinde gururla ilan ettiği projelerden biri olan Melen Barajı, bir kez daha ertelenmezse eğer, bu cumartesi açılacak. Zeminde ciddi sorunlar ve çatlaklardan söz ediliyor bölgede. Ama daha önemlisi, İstanbul’un bir güzelliği daha yutması
M. Ender Öndeş/İstanbul
Ailenin ısrarlı zorlamalarıyla bir ‘rafting’ macerasına bulaştırılmasaydım Melen Çayı’nın sonu felaketle sonuçlanacak macerasını da öğrenemeyecektim aslında. Çok yakınımızda ama çok uzağımızda bir yerdi orası. Sakarya’dan çıkıp, Karasu-Kocaali’yi geçtikten sonra, virajlardan ilerlerken Melen Çayı boyunca uzanan o yemyeşil doğayı gördüğümde de hayranlıktan başka bir duyguya sahip değildim. Ama, bir yandan nehirde habire bottan düşüp sularla boğuşurken, diğer yandan ‘kaptanımız’ Ahmet’i dinledikçe bütün o çevremizdeki güzelliklerin ömrünün ne kadar kısa olduğunu fark ettik. Yakında, İstanbul’a su kaynağı sağlamak için yapılan baraj su tutmaya başladığında, rafting parkurları ve bazı köyler dahil gördüğümüz her şeyin yok olacağını anlatıyor Ahmet. Çoğunlukla fındıklık olan bölgede ağaçlar çoktandır kesilmeye başlanmış zaten. Kesim ihalesini de -uygun ilişkilere sahip olduğu anlaşılan- Ahmet’in ailesi almış yine.İşlerin nasıl yürüdüğünü sorduğumuzda, “Bazen kestiklerimizi biz devlete satıyoruz, bazen de devlet bize satıyor” şeklinde iktisat teorilerini alt üst eden bir yanıt veriyor. Köylüler, baştan arazilerini hızla satıp Düzce merkezden yerler almışlar ama sonradan işler karışınca itiraza başlamışlar. “Özlemez misin burayı” diye soruyoruz; “Özlerim ama bitecek işte” diyor.
Bitmeyen proje
AKP’nin büyük projeleri arasında olan Melen Barajı’nın yapımı 4.5 yıldır sürüyor. Mart 2014’te 2 yıl olarak verilen belirlenen hedef tutmayınca, dönemin Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, bir toplantıda “7 Aralık 2016 tarihinde saat 14.59’da bitecek” diye çok net bir tarih vermiş ama baraj o tarihte de bitmemişti. 2017’de ise barajın gövdesinde çatlaklar oluştuğu ve bu yüzden gecikme yaşandığı haberleri duyulmaya başlandı. Açılış için son verilen tarih ise 11 Ağustos 2018. Yani, bu cumartesi.
Zeminde sorun iddiası
Ancak bütün bunlar olurken, geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet’ten Çiğdem Toker’in dile getirdiği iddialar dikkat çekiciydi. Barajın gövdesinin tamamlanmış göründüğü ama sağlam kaya zeminine oturtulmadığı için çatlamalar meydana geldiği bunlardan biri. Aynı iddialara göre, zeminin durumu şirket tarafından hükümetten bile saklanmış. Bu durumda, inşaatın tümden yıkılması yerine baraj gövdesi önüne yeni bir yapışık gövde yapılacağı söyleniyor ki, bu da ağır masraflar anlamına geliyor. Aynı soruları CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a yönelik bir soru önergesiyle dile getirdi. Tanrıkulu, Oktay’a barajın gövdesi ve çatlaklarla ilgili nasıl bir çalışma yapıldığını sordu.
‘Ağaçları katlediyorlar’
Sakarya haberleri veren medyabar.com sitesinin haberine göre, baraj için yol yapan Bakanlığın barajla ilgisi olmayan yerlerde de ağaç kesimi yapmasına köylüler itiraz ediyor. “Baraj deyip ormanı katlettiklerini” söyleyen köylüler, alakasız yerlerde yapılan ağaç kesiminin sonunda “zenginlere villa” yeri açılacağı konusunda şüphelerini dile getiriyorlar. Haberde konuşan köylülerden Nuriye Kuşoğlu, orman gidince su kaynaklarının da tükeneceğini söyleyerek “doğamızı mahvettiler, bir şey bırakmadılar” diyor.
Köylülerin tepkisi
Bu arada, barajın yapımı sırasında köylülerin de çeşitli itirazları olduğu söyleniyor. Ahmet’in dediği gibi köylüler genelde kamulaştırmaya ses çıkarmasalar da, özellikle nehir çevresini boydan boya kaplayan fındıklıklar için süre istiyorlar. Fındık hasadına sayılı günler kala baraj havzasında kalan fındıkların kesim işini ihaleyle taşerona veren DSİ, tepkilerin odağında. AA’nın haberine göre, köylüler “İhaleyi alan firma kesim işinin bedelini devletten alacak. Ancak kurnazlık yapıp fındık olan bölgelerde kesim yaptırıp hem hasat yapıyor hem de üstüne para kazanıyor. Bu duruma devletin yetkilileri el atmalı” diyor. İstanbul’a su mu dayanır? “Siz İstanbul susuz mu kalsın istiyorsunuz” şeklinde bir linçle karşılaşmamak için çevrecilerin de çok fazla ilgilenmediği Melen Barajı, sonuçta, Bakanlığın iddiasına göre 2071’e kadar İstanbul’un su sorununu çözecek belki ama asıl sorun da burada zaten. İstanbul gibi çarpık gelişmiş metropoller, çevrelerindeki her şeyi bencilce yutan bir aç gözlülük örneği oluyor. Bu zihniyetle giderse, kısa süre sonra Melen de yetmediğinde, İstanbul yeni bir güzelliğe doğru vantuzlarını uzatıp orayı da sonuna kadar sömürdükten sonra iştahla yeni doğa parçaları arayacak. Ahmet ve ailesi belki yine başka işlerin ihaleleriyle geçimini sağlayacak ama artık o muazzam doğal ortamın yerine vadileri, ormanları yutan koca bir baraj gölü ortaya çıkacak. Nehir boyunca uzanan ve bizim “göz hakkı” diyerek ceplerimize doldurup arabada yediğimiz fındıklar ise artık hiç olmayacak.