Kayıp yakınları ve İHD Diyarbakır Şubesi, 1991 yılında Cizre’de “Çalışmaya gidiyorum” deyip evden çıktıktan sonra kendisinden haber alınamayan ve 25 gün sonra cenazesi bulunan Cemal Geren’in faillerini sordu. İzmir’de ise 1992’de İstanbul gözaltına alınarak bir daha haber alınamayan Hasan Gülünay akıbetini soruldu
Eylemde konuşan İHD yöneticilerinden Yakup Güven, Geren ailesinin yaşadığı Şırnak’ın Cizre ilçesine bağlı Çağlayan köyünün, 1990’ların başında koruculuğu kabul etmemeleri nedeniyle yakıldığını aktardı.
Bunun üzerine ailenin, Cizre merkeze taşındığı bilgisini paylaşan Güven, “Ancak baskılar Cizre’de de devam etti. Ailenin büyük oğlu Mehmet Geren defalarca gözaltına alındı ve işkence gördü. İlçede görev yapan itirafçılar Abdülhakim Güven ve Bedran kod adlı Adem Yakin, Mehmet Geren’i Cizre’den ayrılması yönünde tehdit etti. Tehdit edilmesinin hemen ertesi günü, Mehmet Geren Cizre’yi terk ederek, eşiyle birlikte İstanbul’a yerleşti. Mehmet Geren, İstanbul’da tekrar gözaltına alındı ve 12 gün boyunca kendisinden hiç haber alınamadı. O sırada oğullarını ziyaret etmek için geldikleri İstanbul’da olan ailesi, Mehmet Geren’i sormak için karakola gitti. Kendilerine önce Mehmet’in orada olmadığı söyleyen karakol yetkilileri, daha sonra gözaltında olduğuna dair aileyi bilgilendirdi. 12 gün sonunda serbest bırakılan Mehmet Geren, İstanbul’dan ayrılarak Malatya’ya taşındı. Malatya’da birkaç yıl kaldıktan sonra tekrar gözaltına alındı ve işkence gördü. Bu olaydan sonra ailesiyle birlikte tekrar İstanbul’a gitti. Bu dönemde Mehmet Geren’in annesi, babası ve kardeşi Cemal Geren hala Cizre’de oturuyorlardı. Cizre’de iken ‘Çalışmaya gidiyorum’ diyen Cemal Geren’den haber alınmaması üzerine ailesi, Cemal’in gidebileceğini düşündükleri arkadaşları ve akrabalarını aramaya başladı. Ancak 25 gün boyunca Cemal’den hiçbir haber alınamadı” diye konuştu.
Cemal Geren’in kayboluşunun 25’inci gününde ilçenin civar köylerden bir kişinin tarlasının yakınında bir ceset bulduğunu ve polis merkezine bildirdiğini ifade eden Güven, “Polis Merkezi yetkilileri cesedi bulan köylülere, bir çukur kazıp cesedi içine atmasını söylemiş ancak cesedin üzerinden çıkan nüfus cüzdanından Cemal Geren’in olduğu anlaşılmış. Ancak köylülerden Geren ailesini tanıyanlar bir battaniyeye sararak hastaneye getirmişlerdi. Cemal Geren’in cenazesi hastanede ailesine teslim edildi. Aile, o dönemde korktukları için hiçbir hukuki girişimde bulunamadı” ifadelerini kullandı.
İZMİR
İHD İzmir Şubesi, 1992’de İstanbul gözaltına alınarak bir daha haber alınamayan Hasan Gülünay akıbetini sordu.
Açıklamayı İHD Şube yöneticisi Cemile Karakaya okudu.
Cumartesi Annelerinin 800 haftadır sürdürdükleri mücadeleyi selamlayarak konuşmasına başlayan Karakaya, “25 yıl öncesi ; ‘sağ aldınız sağ istiyoruz’ dedik. Cevap olarak; Hasan Ocak, Rıdvan Karakoç, Ferhat Tepe, Ayşenur Şimşek’ de olduğu gibi işkence edilmiş bedenlerini isimsiz mezarlarda bulduk ya da Kenan Bilgin, Cemil Kırbayır, Savaş Buldan ve yüzlerce diğer kayıplarımız gibi sır oldular. Hiçbir iz bulamadık” dedi.
28 yıldır kayıp
Evli ve 4 çocuk babası olan Hasan Gülünay’ın 28 yıldır kayıp olduğunu söyleyen Karakaya, 20 Temmuz 1992’de İstanbul Tarabya’daki evinden işe gitmek üzere çıktığını ve bir daha haber alınamadığını aktardı.
“Birsen Gülünay, eşinin eve gelmemesi üzerine, gözaltında olabilir şüphesiyle İstanbul DGM Başsavcılığına başvurduğunu ancak kendisine Hasan’ın gözaltında olmadığı söylendiğini dile getiren Karakaya, “Memleketlileri olan İstanbul Emniyet Müdür yardımcısı Hüseyin Kocadağ ile görüşen aileye Hüseyin Kocadağ: ‘Hasan Gülünay sağ, içeride işkence yaraları iyileştikten sonra gözaltına alındığını açıklayacaklar’ dedi. Aile bu bilgiyi bir basın açıklaması ile duyurdu ama tüm girişimler sonuçsuz kaldı.
Aile Hasan Gülünay’ın bulunması için İHD İstanbul Şubesi’ne başvurdu. Olay; TBMM’ye taşındı. İçişleri Bakanı İsmet Sezgin ile görüşüldü. Hasan’ın arkadaşı Erol Çam, İstanbul Gayrettepe’de gözaltındayken hücrelerden birinden ‘Ben Hasan Gülünay, beni kaybedecekler’ diye sesler duyduğunu anlattı. Hasan’ın eşi Birsen Gülünay, bu bilgiler ışığında çalmadık kapı bırakmadı. Dönemin hükümeti SHP-DYP Genel Başkanları ve milletvekilleri ile görüştü. TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonuna başvurdu. Yıllarca bir sonuç, bir haber beklendi ama İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı. 31 Ekim 2012 tarihinde, takipsizlik kararı verdi” diye belirtti.
AYM ‘Etkin soruşturulmadı’ demişti
Takipsizlik Kararının ardından yapılan itirazlardan bir sonuç alamayan ailenin 2013 yılında Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunduğunu ve Anayasa Mahkemesinin 21 Nisan 2016 tarihinde yaşam hakkı kapsamında etkili bir soruşturma yürütülmediği kararını verdiği bilgisini de paylaşan Karakaya, dosyanın buna rağmen zaman aşımı nedeniyle kapatıldığını belirtti.
2016’dan beri AİHM’de
İHD İstanbul Şube tarafından takip edilen dosyanın 2016 Kasım ayından bu yana AİHM’de beklediğini belirten Karakaya, son olarak şunları kaydetti: “İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmaz. Dönemin; İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdür yardımcısı Ali Osman Akar, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Reşat Altay, İstanbul Emniyet Müdür yardımcısı Hüseyin Kocadağ, İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, Emniyet Genel Müdürü Yılmaz Ergün, MİT Müsteşarı Teoman Koman, Orgeneral Nezihi Çakar başkanlığındaki Milli Güvenlik Kurulu, İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, Başbakan Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanı Turgut Özal… yıllar geçer ama sorumlular unutulmaz.
DİYARBAKIR