Ermenistan eski milletvekili Akhoyan Aragats ile Ermenistan-Azerbaycan gerilimini konuştuk: ‘Her bir ölen asker için acı çekiyorum. Bu yöntemler, yani Azerbaycan tarafından sürdürülen politika hiçbir yere götürmeyen bir yoldur’
Samuel Felekian/Erivan
Ermenistan’da eski bir milletvekili ve Dönüş Vakfı Yönetim kurulu üyesi Akhoyan Aragats ile geçtiğimiz günlerde Ermenistan-Azerbaycan sınırında iki ülkenin orduları arasında başlayan çatışmayı konuştuk. Aragats, yaşanan çatışmayı Azerbaycan’ın provokasyanu olarak değerlendirirken, iç siyasette kullanıldığını dikkat çekiyor. Aragats, barış ve karşılıklı saygı için yüzleşme önerirken, maceraperest tarafın kaybedeceğini söylüyor.
• Ermenistan-Azerbaycan sınırındaki son çatışmaları nasıl açıklıyorsunuz?
Genel olarak Ermenistan-Azerbaycan çatışmalarının sistematik olduğunu söyleyebilirim. Devamlı çatışmalar yaşanıyor. Eminim, Azerbaycan’ın bu provokasyonları kendi iç siyasetlerine hizmet ediyor. Devamlı saldırgan tutumuyla kendi halkını beslemeye çalışıyorlar ve artık çıkmaza giren Karabağ meselesinde kendi yapıcı olmayan tutumlarını bu şekilde dışa veriyorlar. Dolayısıyla Bakü de bunu anlamalıdır. Bu gibi ucuz eylemlerle ilerlemeyiz, çünkü sonuçta sınır bölgelerinde yaşayan sivil halk bunlardan dolayı mağdur oluyor. Her iki taraftan da insanlar ölüyor, genç hayatlar kaybediyoruz, çocuklar yetim kalıyor ve anneler evlatlarını kaybediyor. Her bir ölen asker için acı çekiyorum. Benim için hangi milletten olması önemli değil. Bu yöntemler, yani Azerbaycan tarafından sürdürülen politika hiçbir yere götürmeyen bir yoldur.
• Bölgede barış sağlamak için ne önerileriniz var?
Bizim bölgemiz öyle bir kavşak ki sadece bölgedeki ülkelerin ilgileri değil, aynı zamanda büyük devletlerin menfaatleri ve çıkarları da burada karşı karşıya geliyorlar. Bölgemiz aynı zamanda farklı medeniyetlerin kavşağıdır. Biz birbirimize karşı saygılı olmalıyız ve birbirimize yönelik tahammülümüz olmalı. Tarihten miras aldığımız birçok sorunlar mevcut. Biz bütün bu sorunlara adil bakmalıyız ve 1915 Ermeni Soykırımı’nın sonuçlarını nasıl giderebileceğimizi düşünmeliyiz. Bu kavşakta çok yetenekli halklar yaşıyor, kültürleri zengin ve onların bu müthiş enerjisini bölgemizde barış ve istikrarın pekiştirmesi için kullanmalıyız ve bölgemizi cennet haline getirmeliyiz.
• Türkiye’nin sergilediği tutumuyla ilgili ne söyleyebilirsiniz?
Türkiye kendi sürdürdüğü politikasını gözden geçirirse, kendi tarihiyle yüzleşirse, kendi ülkesinde yaşayan farklı halkların kültürünü, dili, ele geçirilen milli değerleri gerçek sahiplerine iade etmek için irade ortaya koyarsa bölgede sorunlu ülkeden ciddi rol oynayan bir devlete dönüşebilir. Günümüzde Türkiye-Azerbaycan yapay oyunun içinde. Türkiye Azerbaycan için ‘büyük abi’ rolünü çok kötü oynuyor. Azerbaycan’ı devamlı maceraperestliğe teşvik ediyor ve sanki ‘ne yaparsan yap arkanda duruyorum’ demek istiyor. Halbuki tam tersi, ‘kardeşine’ akıl vermeli ve yok olmaktan geri tutmalı.
• Azerbaycan Cumhurbaşkanı ‘Dışişleri Bakanını bulamıyorum’ dedi, sokakta yürüyenler çok ama gönüllü olarak savaşa katılmak isteyenler az dedi. Bu ifadeler Azerbaycan’daki durumu nasıl tarif ediyor sizce?
Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın bu samimi itirafı gerçekten içimde acıma duygusu uyandırıyor o ülkenin yöneticisine yönelik. Bu ifadeler ucuz popülizmin verdiği meyveler ve göstergesidir. Evet, devletin güçlü olması sadece petrolden gelen paralar ve ordunun güçlülüğü sadece nasıl silahlandığına bağlı değil. Halkın ve ordunun morali de çok büyük rol oynuyor. Her zaman işgalci ve saldırgan taraf, kendi toprağını ve evini savunan taraftan zayıftır.
• Bu çatışmalar Karabağ’da yaşanmamasına rağmen Bakü’de halk Karabağ için yürüyüşe çıktı. Bununla ilgili ne diyebilirsiniz?
Karabağ halkı çoktan kendi kararını verdi ve kendisini egemen devlet olarak ilan etti. Bu gerçeği kimse inkar edemez. Bu 30 yıl içinde büyük sınamalardan geçti bu devlet ve bu yoldan geri dönüş yok. Bu 30 yıl içinde maalesef sadece nefret ve düşmanlık tohumları atıldı. Bence her iki taraf da vardığımız bu noktaya geri dönmeli. Azerbaycan aslında gerçeklerle yüzleşmek istemiyor ve halkını sadece savaş retoriğiyle besliyor, Ermenistan sınırında provokasyonlar ve çatışmalar gerçekleştiriyor. Hatta okullarda çocuklara nefret ve düşmanlık vaaz ediyor. Durmak gerekiyor yoksa bütün bunların bedelini çok ağır ödeyecekler. Onlarca ya da yüzlerce yıl gerekecek ki bir şey düzelsin. Karabağ’ın bağımsızlığını tanımalıdırlar ve bu tarihi gerçeği kabul etmeliler. Başka şeyler sonra da görüşülebilir, ne zaman iki taraflı güvenlik ortamı oluştursa diğer konuları da rahatlıkla konuşulabilir. Türkiye’de ise sivil halkın bu kadar tek taraflı ve çarpıtılan bilgiler aldığı için çok üzgünüm. Halbuki biz Karabağ meselesiyle ilgili gerçek durumunu ve delilleri sunmaya her zaman hazırız.
Teşekkürler…