İktidarın ”Akan her dereye termik santral, yeşil her yere maden ocağı’ politikasının yeni kurbanı Dersim’in Mazgirt ilçe kırsalı oldu. Köylüler yapılmak istenen taş ocağı için ‘gerekirse ağaçların önüne yatarız’ diyerek kararlılıklarını belirtti
MA’dan Ayşe Sürme’nin haberine göre, Dersim’in Mazgirt ilçesine bağlı Kızılkale (Dırban) ile Peri Beldesi’ne bağlı Karabulut (Sorek), Güneyharman (Koderiç) ve Obrukkaşı (Lemk) köylerinin arasındaki Xırêbe (İndere) bölgesinde bulunan kaya mezarları ve eski yerleşim alanı, 2011 yılında Erzurum Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 1’inci derece arkeolojik SİT alanı ilan edildi. Bu karardan önce bölgede yapılan taş ocağı işletmesi faaliyetleri ise köylülerin tepkileri üzerine durduruldu. Taş ocağı işletmesi 10 yıl sonra tekrar gündeme getirildi. İşletme için 10 hektarlık alanda Karayolları 8. Bölge Müdürlüğü’ne 5 yıllığına ruhsat verildi. Taş ocağı işletmesi yapılması durumunda bölgedeki ziyaretgah, su kaynakları, tarım arazileri ve hayvancılığın olumsuz etkileneceği belirtiliyor. Güneyaharman köylüleri, taş ocağının yapılmasına izin vermeyeceklerini, gerekirse ağaçların önüne yatacaklarını söylüyor.
‘Coğrafi bir soykırım gerçekleşiyor’
Bölge yurttaşlarından Düzgün Gündoğdu, toplumsal olarak hareket ederek taş ocağının yapılmasına izin vermeyeceklerini söyledi. Toplumun yaşam alanlarını daraltarak coğrafik bir soykırım yapıldığını dile getiren Gündoğdu, “Bölgemizde bir taş ocağının yapılmasını istemiyoruz. Hayvancılık, tarım ve su kaynaklarımız ile yaşamımız biter. Bu rant yüzyıllardır sürüyor. Bu coğrafya katliam görmüş. İnsanlar bilinçli şekilde yozlaştırılmak, uzaklaştırılmak isteniyor. Bunun temelinde ekonomik bir şey yok” dedi.
Dersim, ikinci Hasankeyf olmayacak!
Yurttaşlardan Soner Alim ise Dersim’de ikinci Hasankeyf yapılmasının planlandığını ifade etti. Hasankeyf’in de betonlarla doldurulduğunu hatırlatan Alim, “Bir tarihi yok ettiler. Biz de ikinci bir Hasankeyf olmasını istemiyoruz. Burası hayvanlarımızın mera alanı, dağ keçileri geliyor. Kartal, leylek yuvaları, birçok tarihi eseri içinde barındırıyor. Köylü bile taşınması gerekecek. Elimizden gelen mücadeleyi vereceğiz. Gerekirse ağaçların önüne yatacağız. Benim arazim veya hayvanım yok demesinler. Bu topraklar hepimizin” diye konuştu.
Bölge halkının doğa talanına, ekolojik bütünlüğe ve tarihi dokuya karşı mücadelelerinin her zaman süreceği ifade edildi!
DERSİM