Kayyım meselesine dair pek çok şey söylendi. Tam söylenecek yeni bir şey kalmadı derken, açıkçası yeni başlıyoruz gibime geliyor. Takip ettiğiniz üzere 19 Ağustos 2019’da Amed, Van, Mardin ile başlayan ikinci kayyım dönemi, en son Ağrı Diyadin Belediyesi’ne demir attı. El konulması ile geriye HDP’nin 10 belediyesi kalacak. (Kömür, Doğubeyazıt, Patnos, Çınar, Dicle, Karaçoban, Hoşhaber, Kars, Silopi, Balveren)
Kayyım konusunda yeni başlıyoruz derken amacım dikkatinizi Mardin’e çekmek.
6 Temmuz’da HDP’li belediyelere atanan kayyımların açtığı ihaleleri inceleyen TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu, bir açıklama yaparak, kanuna aykırı şekilde yapılan ihalelerin belli kişilere verilerek kamunun milyonlarca liralık zarara uğratıldığını belirtti. Yapılan açıklamada kamu kaynaklarının halkın yararına kullanılması yerine, yandaşlara peşkeş çekildiği, kentin payına düşenin ise “talan” olduğu; Bilgi Edinme Kanunu kapsamında ilgili kurumlara yaptıkları 15’ten fazla başvuruya cevap verilmediği, imar planlarında kişilere özel düzenlemeler yapılarak rant sağlandığı, belediyelerin açtığı ihale süreçlerinin ise şeffaflıktan uzak ve kamu yararı gözetilmediğini, mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinin maliyetlerinde ciddi artışların olduğu belirtildi.
Tüm bu tespitler ve daha fazlasının yaşandığı, 103 milyon TL’yi bulan 15 adet ihalenin tek firmaya verilebildiği Mardin’de ise deyim yerindeyse deprem üzerine deprem oluyor.
Takip edebildiniz mi bilmiyorum, Mardin’de 2019 yılının ilk 3 ayında yapmış olduğu 164 bin 550 TL’lik, kayyım olduğu dönemin tamamında ise toplamda 305 bin 206 TL’lik kuruyemiş harcaması nedeniyle kentte “Çerezci kayyım” olarak bilinen Mustafa Yaman’a dair yüzlerce rant, rüşvet, yolsuzluk ve gasp konusu belgelenmişti. Fakat her seferinde ‘devlet’ kalkanının arkasına sığınılarak inkâr edilmişti. Yaman’ın, 29 Mart 2009 yılında yapılan seçimler öncesi Tunceli Valisi olarak görev yaptığı sırada AKP adına beyaz eşya dağıtması ile ismi duyuldu. Bu nedenle hakkında açılan davada 7 ay 15 gün hapis ve kamu görevinden men cezası aldı. Ardından Balıkesir Valiliği’ne atandığı dönemde de ismi usulsüzlük ve yolsuzlukla anıldı. Yani nereye gittiyse orada yolsuzluk gündem oldu! 1 ve 2. Kayyım dönemi boyunca aralıksız yolsuzluk yapan Yaman, 10 Haziran 2020 tarihli kararname ile merkeze çekildi. Bu çekilmeyi AKP’liler kurban keserek kutladı!
Bazı önemli gelişmelere değinmeden önce, hatırlatılması elzem bir konuya değinmek gerek.
2019 Eylül ayına gidecek olursak…
“Kayyum Dönemindeki Belediyecilik hizmetleri bir sistem olarak ele alınabilir. Merkezi hükümetin temsilcisi olan valinin yerel yönetimin de başı olacağı bir sistemin oluşturulması ile ilgili çalışmaların gerek ilgili bakanlık temsilcilerinden oluşan bir komisyon marifeti ile gerekse üniversiteler tarafından oluşturulan komisyon tarafından yapılmasının uygun olacağı. Bu kapsamda; demokratik katılımı sağlamak ve karar süreçlerini oluşturmak adına; belediye meclisinin seçimle gelmesi ama başkanın cumhurbaşkanı tarafından atanması hususu özellikle milli güvenliğimizin tehlikeye girdiği şehirlerde uygulanmasının daha yönetilebilir kentlerin oluşacağı şeklinde müfettişliğimizce değerlendirilmektedir.”
Yukarıdaki satırlar İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişlerinin geçtiğimiz Eylül ayında açıklanan Mardin Büyükşehir Belediyesi raporundan. Mülkiye Müfettişleri tarafından, Kasım 2016 ile Mart 2019 yılları arasında kayyım yönetiminde olan Mardin Büyükşehir Belediyesi’nin yolsuzluk, usulsüzlük ve rüşvetle anılan icraatlarına ilişkin hazırlanan bu rapor, sonuç olarak kayyım modelini överken; “güvenlik zafiyeti” olacak kentlerde belediye başkanının Cumhurbaşkanı tarafından atanmasını “uygun olacağı” şeklinde görüş bildiriyor. Kısaca “kayyım güzelleme raporu” çıkarıyor. Dönemin kayyımı çerezci Mustafa Yaman’dan da övgü ile bahsedilen bu raporda, kayyımın “geliştirdiği strateji ile merkezi idare ve yerel yönetim anlayışını birleştirip iyi bir model oluşturduğu görülmüştür” denilerek, adına da “Kayyumlukta Mardin Modeli” verilebileceği belirtiliyor. Ayrıca bu kayyım modelinin her tarafta uygulanması da öneriliyor.
İşin daha da özüne gelirsek. Raporda teftişe tabi dönem içerisinde Mardin Büyükşehir Belediyesi’nin “uyguladığı yönetim formatı” ile “kaynakları verimli kullandığı, paydaşları ile işbirliğine önem verdiği, Hemşerilerine verdiği hizmetin kalitesini sürekli iyileştirmeye çalıştığı, yönetim ilkelerini içselleştirerek, Belediyeye bağlı tüm donatı ve birimlerde şeffaflığa, hesap verilebilirliğe, katılımcılığa, hukukun üstünlüğüne inanarak çalışanlarını bu ilkeler etrafında toplayıp hizmet ürettiği, yaptığı projeler ile Mardin’in insanına, sosyal yaşamına, tarih ve kültürüne, turizmine ve ekonomisine dokunarak ideal belediyecilik hizmeti verdiği, yaptığı hizmetler ile sadece kayyum belediyelere değil, birçok belediyeye rol model olduğu memnuniyetle müşahede edilmiştir” iddialarında bulunulmuştu.
Bu raporun söylediği şey açık: Yerel Yönetimleri ortadan kaldırmak…
Daha da açık söylediği şey: 10 Haziran’da merkeze çekilen Vali ve kayyım Mustafa Yaman’ın bu raporu yazanlara da rüşvet yedirdiği. Zira kendisini övmelerini gerektirecek başka bir sebep yok! sadece birkaç kalem bakılsaydı, Mardin’de nasıl büyük vurgunların, korkunç yolsuzlukların olduğu görülecekti. Bakmak yerine, çok iyi, her şey yolunda, vali de süper, hatta model alınmalı denmiş.
Sonra ne mi oldu? İşler değişti! 10 Haziran’da merkeze çekilmesi ile Mustafa Yaman’ın çetin, derin ve pek yaman tüm işleri başka bir hikayeye evirildi!
Devam edeceğim…