Selahattin Demirtaş, geçen hafta rehin tutulduğu cezaevinden bir kez daha twitter yoluyla kamuoyuna mesajlar gönderdi. Demirtaş’ın mesajları bu defa iktidarın icraatlarına yönelik eleştirileri olmaktan çok, muhalefete bir çağrı niteliğindeydi. Demirtaş, iktidarın önümüzdeki seçimleri kaybetme yolunda olduğunu bir ön kabul olarak almış, muhalefete ülkeyi bir koalisyon şeklinde yönetmenin bir çeşit yol haritasını öneriyordu. Önerilerinin birinci maddesinde bütün muhalif kesimleri “yan yana durmaktan, yan yana görünmekten imtina etmemeye” çağıran Selahattin Demirtaş, böylece daha bu maddede önemli bir soruna işaret etmiş oluyordu. Bu sorun da şudur ki, ana muhalefet partisi dahil olmak üzere muhalefetin önemli bir kesimi hâlâ milliyetçi oy hesabı yaptığı ya da ulusalcı saplantılarından kurtulamadığı, belki de iktidar tarafından hedef gösterilmekten korktuğu için HDP’de temsil edilen Kürt muhalefeti ile görünmekten, açıkça ittifak kurmaktan çekinir durumda. HDP’nin böylesi bir ittifakla daha da büyüyeceği ve onunla rekabet edemeyecekleri ihtimalinden de ürküyor olabilirler.
Demirtaş, çağrısının temel stratejisini daha başlarken ortaklaştırıcı bir hedef üzerine kuruyor ve “demokrasi için” diyor. Ama daha geniş bir hedef daha gösteriyor sonra. “Türkiye hepimizindir. Hepimiz birlikte Türkiye’yiz. O halde, birlikte yönetebilme ve geleceği birlikte inşa edebilme erdemini ortaya koymak zorundayız” diyor.
İşte burada da sorun daha da büyüyor. Demirtaş, “sırf AKP karşıtlığı üzerinden gelecek inşa edilemez” dedikten sonra muhalefeti ciddiyete çağırıyor. Çünkü sırf AKP karşıtlığı üzerinden muhalefet yürüten bir siyasi ittifakın toplum nezdinde ciddi bir alternatif olması mümkün değildir. Ve bugün Türkiye’de muhalefetin geniş bir kesimi bu ciddiyetten yoksundur. Bu muhalefet artık iktidara hizmet eder duruma gelmiştir. AKP karşıtlığı, muhalefeti giderek milliyetçilik ve muhafazakârlık konularında AKP ile yarışır hale getirmiştir.
Bu muhalefet topluma bir alternatif sunacak kapasitede değildir ve bu yüzden de AKP’nin politikalarına önce destek verip sonrasında küçük eleştiriler yapmakla yetinir hale gelmiştir. Çünkü gerçek bir alternatif oluşturma çabası muhalefeti nihayetinde HDP’nin çizgisine hızla yaklaştıracaktır. HDP ülkede demokratik bir muhalefet için bir reçete, toplum için de demokratik bir alternatif sunan tek partidir.
Muhalefetin ciddiyetsizliği ve hedefinin AKP karşıtlığı ile sınırlılığı bu muhalif partileri halktan koparmıştır. Türkiye halkları ve emekçilerinin talepleri artık bu türden bir muhalefetin çok ilerisine geçmiştir. Bu yüzden de muhalefeti ciddiyete davet etmenin yolu, bu halk kesimlerini de siyasete dahil etmektir.
Demirtaş, HDP’nin bunu yaptığını söyledikten sonra, bunun yeterli olmadığını belirtiyor ve “81 il ve tüm ilçelerde forumlar, paneller, konferanslar, çalıştaylarla tüm muhalefet aynı etkinliklerde buluşabilmeli, Türkiye’nin geleceğini halkla konuşarak netleştirmeli ve halkın gücünü görünür kılmalıdır” diyor. Evet, muhalefet artık bir karar vermek zorundadır. Ya AKP karşıtlığından AKP yandaşlığına savrulmaya devam edecek ve AKP ile küçük ortağı MHP’nin yedeğine düşecek ya da halkın ve emekçilerin yanında, halkla ve emekçilerle birlikte demokratik bir alternatifin inşasında yer alacak. Bu da ancak HDP ile beraber mümkün olacaktır muhalefet için. Sadece muhalefet değil, seçimden sonra oluşacak bir koalisyon da HDP’siz olamayacaktır.
Bütün muhalif hareketler bu doğrultuda hareket etmek ve HDP’nin demokratik ittifak çağrılarına buna göre cevap vermek zorundadır.