‘Çoklu baro’ya tepki gösteren Turgut Kazan ve HDP’li Koç, bağımsız kalan son kalenin de düşürülmek istendiğini vurguladı. Kazan, yasayı ‘Metin Feyzioğlu yasası’ olarak tanımladı
AKP ve MHP tarafından hazırlanan “çoklu baro” teklifi, büyük tepkilere rağmen yasalaştı. Yeni düzenlemeye tepkiler gelmeye devam ediyor. Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Meclis Adalet Komisyonu Üyesi Abdullah Koç ve İstanbul Barosu eski Başkanı Turgut Kazan, düzenleme ile birlikte savunma hakkının da kökten bertaraf edilmeye çalışıldığına dikkat çekti.
İktidarın yeni ideolojik bir yapı oluşturduğunu, baro yasasının da bu yapının bir halkası olduğunu ifade eden Abdullah Koç, şunları kaydetti: “İdeolojik yapıyı oluştururken, ideolojik birtakım aygıtlara ihtiyaçları var. Bu ideolojik aygıtların başında da yargı geliyor. Yeni oluşturacakları tekçi, inkarcı devletin yargıdaki ideolojik ayağını oluşturmaya yönelik yapmış oldukları bir hamledir. HSYK’nin yapısını değiştirirken, bugünü düşünüyorlardı. İşkenceyi canlı bir şekilde yayınlamalarının nedeni toplumsal refleksi kırabilmenin yolunu ve yöntemini aramaktı. Valileri OHAL döneminden kalan yetkilerle donatmanın ve bekçiler yasasını da getirmelerinin nedeni, yine süreci rahat bir şekilde atlatmak istemeleriydi. HDP’ye dönük siyasi soykırım ve darbede sırf sesimizi kısmak, toplumsal muhalefetin sesini kısmaya dönük bir hamleydi. Son 8 yıldır çok ciddi şekilde adımlar atıyorlar. AKP ve MHP ‘Biz devleti bu şekilde tahkim ediyoruz’ diyorlar. Devletin bundan sonraki yönetim şekli böyledir.”
‘Dünyada böyle bir şey yok’
Çoklu baro ile “yandaş” baroların oluşturulacağını dikkat çeken Koç, “Bir yargı çevresi içinde birden fazla baro olamaz. Dünyada da böyle bir şey yok. Baronun bölünmesi, yargının birilerinin tekeline girmesi anlamına gelir. Elinde gücü bulunduran kişi, baroyu oluşturacak ve o baroyla mevcut hak ihlallerinin yargılanmasının önüne geçebilecek. Özelleşen bir yargı, güçten yana olan bir yargıdır. Ayrıca bu yasa ile iktidar kaynağı yandaş barosuna aktaracak” diye konuştu.
İktidarın barolarla yetinmeyip, Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) gibi meslek örgütlerine de müdahale etmek isteyeceğini vurgulayan Koç, “Birlikte mücadele ettiğimiz sürece faşizmin yerine daha demokratik bir yönetimi inşa edebiliriz ve bundan umutluyuz” dedi.
Kazan: Son kale teslim alınmak isteniyor
Konuya ilişkin bir tepki de İstanbul Barosu eski Başkanı Turgut Kazan’dan geldi. Mevcut yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının kalmadığını söyleyen Kazan, düzenlemeyle hukuk alanında bağımsız ve tarafsız kalan son kale olan baroların teslim alınmak istendiğini ifade etti:
“Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK), Anayasa Mahkemesi (AYM) hepten Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi tarafından teslim alınmış. AYM ve HSK üyeleri direkt yukarıdan belirleniyor. Dolayısıyla bağımsız ve tarafsız yargı yok. Ama hiç değilse yapılan pislikleri, haksızlıkları, adaletsizlikleri anlatan bağımsız avukatlar var. Siyasal iktidar bundan rahatsız olduğu için baroların bağımsızlığıyla oynuyor. Sonuçta kendilerine bağlı yargı gibi kendilerine bağlı baro yaratmaya çalışıyorlar. Siyasal iktidar hukuku tanımadığı için yaptıklarının hukuka aykırı olduğunu söyleyecek baroların kapısına kilit vurmak istiyor. Amaçlanan budur. Siyasal iktidar gücünü yitirdikçe baskıyı artıracak. Baroları da susturarak, korku imparatorluğu yaratmak istiyor. Bu aynı zamanda Metin Feyzioğlu yasasıdır. Metin’in bir öyle bir böyle oynamasına bakmayın. Bu Metin Feyzioğlu’yla pazarlık içinde gerçekleştirilmiş bir adımdır ve bu adımı kolaylaştıran piyon Metin Feyzioğlu’dur.”
‘AYM iptal etmeli’
Erdoğan’ın Refah Partisi İl Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken baro seçimleri sonrasında kendileriyle olan görüşmelere atıfta bulunan Kazan, “Baro o zaman onun da güvencesidir. O günden bugüne baskılar arttı. Herkesi susturma hareketine dönüştü” diye konuştu.
Genel Kurul’da geçen yasal düzenlemeye karşı AYM’nin bir sınav vereceğini ifade eden Kazan, AYM’nin yasal düzenlemeyi mutlaka ama mutlaka iptal etmesi gerektiğini söyledi. Kazan, “Ama AYM, AYM’e olmaktan çıktı. Bu bir sınavdır, göreceğiz. Anayasa Mahkemesi’ne AKP militanları seçiliyor. Ve büyük çoğunluğu da hukukçu da değil” diyerek, 1946 seçimlerinde oluşan komisyonları örnek göstererek, günümüzde böyle tarafsız komisyonların kurulmadığını aktardı.
Kazan, “Düzleme Anayasa Mahkemesi’nden döner mi?” sorusuna ise “Şuan Ayasofya kararını veren Danıştay’ın başkanı kim, İstanbul seçimlerinde iptal kararı verenlerden biridir. İşte söyleyeceklerimde bundan ibarettir” şeklinde cevap verdi.
HABER MERKEZİ