Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan kadim mahpuslardan Gülazer Akın, bir arkadaşına yazdığı mektubunda özetle şöyle diyor: “Korona belalı günlerde tüm karantina tedbirlerine rağmen öz savunma temelinde biz de ayrıca kendi tedbirlerimizi aldık. Bir de zaten bu cezaevi ‘it bağlasan durmaz’, tepesiymiş. ‘Virüs hiç durmaz’ deyip teselli ediyoruz kendimizi. İnan ki burası kendine has bir yer. Düşün ki bugün 3 Haziran ama ben yatağıma hala sıcak su alıyorum. Havası çok temiz, kuru. Sağlığıma da epey yaradı. Ama günde dört mevsim yaşanıyor. Sabah gömlek, öğlen tişört, akşam üzeri mont giyiyoruz neredeyse. Böyle tutarsız bir hava. Burada 5 koğuşuz ama korona yüzünden görüşemiyor, birbirimizden haber alamıyoruz.
Gazete de ancak rötarlı geliyor, o da Evrensel. Ne ‘Yeni Yaşam’ ne de başka bir gazeteyi okuma şansımız var. Dışarıdan gelen gazete ve dergileri de kabul etmiyorlar. Amed’den “Ziring” dergileriyle “Xwebun” gazeteleri gelmişti. Hiçbirini vermediler. Genelge öyle diyormuş. Ben de hukuk yoluna başvuracağım. Anayasa Mahkemesi’ne götürmeyi düşünüyorum. Tutsak da olsam benim istediğim gazete ve dergileri okuma hakkım olmalı.
Burada her şey sınırlı ve yasaklar çok tuhaf. Tabi abartılıyor. Gece pijama takımının içliğinin üzerinde küçücük bir yazı var diye -görsen yazı mı, çizgi mi olduğunu anlayamazsın- vermiyorlar. Sabahlığın bez kuşağını vermiyorlar. Mutfak önlüğü, bildiğin lif bile yasak. Zahir lif ülkeyi böler, bilmiyorum ki başka ne için verilmiyor? Zamk, bant, makas, firkete yasak. Hatta silici bile yasak. Yazı yazınca kullandığın daksil (silici) var ya onu da vermiyorlar. Liste o kadar kabarık ki. Kaş makasını bile vermiyorlar. Arkadaşlar tırnak makasıyla kaşlarını düzeltiyor. Bazen elbisemin bir tarafını kısmen düzeltmem gerekiyorsa makas yerine dişimi kullanmak zorunda kalıyorum. Bu tür ayrıntılardaki yasaklar insana bir başka dokunur, incitir. Okuma fenerimi bile vermediler. Gece okuma alışkanlığım vardı, yıllardır öyleyim. Şimdi feneri vermedikleri için uyanıyor, saatlerce öyle bekliyorum ki yeniden uykum gelsin diye…”
*
Bolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan İsmail Kocaman şöyle diyor: “Yaşar Yün’ün durumunu iletmek için size yazıyoruz. Arkadaş 54 gündür süresiz açlık grevindeydi. 1 Temmuz 2020 günü itibariyle eylemini ölüm orucuna çevirdi. Talepleri: Adil yargılanma, tecrit koşullarının ve keyfi disiplin cezalarının son bulmasıdır. Sağlık durumu için endişeliyiz. Kalp çarpıntıları varmış ve hızla kilo kaybı yaşadığını duyduk”.
*
Başına gelenleri çok merak ettiğimiz gazeteci Rawin Sterk’ten nihayet bir mektup alabildim. Kendisi şu anda Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunuyor. Yazdığı mektubunu özetleyerek aktarıyorum: “28 Şubat 2020 günü, sığınmacı ve göçmenlerin sınıra doğru yönlendirilmelerini takip etmek üzere ekipçe Edirne’ye gittik. Aynı günün akşamı, binlerce göçmenin bekleyiş halinde olduğu Pazarkule sınır karakolu bitişiğindeki tarlada çekim yaptığımız sırada toplam 9 gazeteci jandarma tarafından gözaltına alındık. Askeri yasak bölge ihlali gerekçesiyle alındığımız karakolda diğer tüm gazeteciler GBT yapıldıktan sonra serbest bırakılırken ben ve kameraman arkadaşım İl Jandarma Karakolu’na gönderildik. Burada 4 gün süren gözaltı ve savcılık aşamasından sonra mahkemeye sevk edildik. Mahkeme bu dosyada serbest bıraksa da, aynı savcı ayrıca örgüt üyeliği suçlamasıyla ikinci bir dosya açtı. Savcı açtığı her iki dosyada da bütün çabalarına rağmen tutuklama aldıramayacağını bildiğinden olsa gerek, benim Ankara’ya sevkimi sağladı.
Ankara’ya getirildikten sonra dosyanın “Roj TV’ye çalıştığım” iddiasıyla açıldığını öğrenmiş oldum. 2008’de açılan bu dosya açık bulunduğu süre içinde sayısız kez gözaltına alınıp bırakılmama, 2011’de tutuklanıp, 14 ay sonra tahliye edilmeme ve daha birçok resmi muhataplığa rağmen hakkımda hiçbir işlem yapılmamışken, dosyaya 7 tweet ve 2 makale de eklenerek mahkemeye sevk edildim. 6 Mart 2020 günü sevk edildiğim mahkeme örgüt üyeliğinden tutuklanmam talebini reddetti ama örgüt propagandası yaptığım iddiasıyla tutukladı ve 4 aydır Sincan’da tutuklu bulunuyorum. Bu ana kadar iddianamem hazırlanmadığı için ne zaman mahkemeye de çıkabileceğimi henüz bilmiyorum.”
*
Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde mahpusların Nisan, Mayıs, Haziran 2020 aylarında maruz kaldıkları hak ihlalleri şöyle sıralanıyor: “Resul Kocatürk, Astım, Hepatit, Hipotiroid gibi kronik sağlık sorunları nedeniyle Covid-19 salgınında risk grubu içinde olduğundan yaptırmak istediği zatürre aşısı -parasını bakanlık karşılamıyor iddiasıyla- yaptırılmadı. Sinan Akbayır’ın kontrol için randevusu olmasına rağmen iki aydır hastaneye sevki yapılmadı. Cihat Özdemir’in Sağlık Kurulu Raporu işlemleri üzerinden 6 ay geçtiği gerekçesiyle tüm işlemleri iptal edildi. Yeni işlemler için yeniden sevki gerekiyor.
Daha önce pek çok kez aynı nedenle disiplin cezası verilen; ancak mahkeme tarafından defalarca iptal edilen havalandırmadaki kameranın görüntü almasını engelleme protestosuna karşı ısrarla soruşturma açılarak cezalar verilmekte. Bu yüzden Erdi Sidal’e 4 gün, Selçuk Çelik’e 4 gün, Sadık Sabancılar’a 4 gün, Zeynel Karabulut’a 4 gün ve Sinan Akbayır’a 14 gün hücre cezası verildi. Pandemi sonrasında aileden sadece bir kişiyle kapalı görüş yapılabilmesi uygulaması Resul ve Mustafa Kocatürk’ün aileden aynı kişiyi görüşçü olarak tayin etmesi ardından, kardeşlerden sadece birisi görüş yapabildi. Görüşçünün her bir kardeşle ayrı ayrı görüşmesi bile kabul edilmedi. Bir odada bozulan buzdolabı tamire gönderilmediği gibi, depoda bulunan bir başka buzdolabının geçici olarak kullanılmasına izin verilmedi.”
MEKTUBU GELENLER
Gülazer Akın – Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi
İsmail Kocaman – Bolu F Tipi Cezaevi
Halil Dağ – Bolu F Tipi Cezaevi
A. Rıza Kalan – Bolu F Tipi Cezaevi
Teyfik Yaşlı – Bolu F Tipi Cezaevi
Mustafa Kocatürk – Kırıkkale F Tipi Cezaevi
Rawin Sterk – Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi
Hüseyin Aykol
Posta Kutusu: 253
Yenişehir
ANKARA
e-mail:
aykol267@gmail.com