Batman’da Nisan ayından beri 44 bin 680 abone suya erişemiyor. Prof. Dr. Beyza Üstün, mevcut durumdan kayyumun sorumlu olduğunu söyleyerek, halkın gereksinimlerinin sermayeye aktarıldığını vurguladı
Batman’da geçtiğimiz Nisan ayından bu yana yaşanan su kesintileri, koronavirüssalgınının da etkisiyle insan yaşamını tehdit eden ciddi bir sorun haline dönüşürken, kayyum yönetimindeki Batman Belediyesi sessizliğe gömülmüş durumda.
Kayyum geldi kesintiler arttı
Geçtiğimiz yıl DEDAŞ yönetimi, önceki kayyum döneminden kalan borçlar nedeniyle su kuyularının elektriğini keserek kenti 3 gün susuz bırakmıştı. Yapılan görüşmeler sonrası borç yapılandırmış ve belediyenin DEDAŞ’a olan enerji bağlılığını azaltmak için çeşitli projeler ortaya konulmuştu. Fakat 23 Mart’ta belediye ikinci defa kayyum atanıp, bu projelerin rafa kaldırıldığı kent Nisan ayında bu yana su kesintileri ile yeniden gündemde.
Kayyum yönetimi, su kesintilerine dair yaptığı açıklamada “aşırı ve kaçak” kullanımı gerekçe gösterip sorumluluğu halka yüklemişti.
HDP’li Mehmet Rüştü Tiryaki ve Feleknas Uca tarafından Meclis’e sunulan soru önergelerine ise yanıt verilmedi.
460 bin 955 kişinin yaşadığı kent merkezinde 118 bin 320 su abonesi bulunuyor. DEDAŞ’ın abone sayısı ise yaklaşık olarak 163 bin. Belediyenin verilerine göre, bozuk ve eskimiş altyapı, abonesiz su kullanımları nedeniyle kentteki toplam kaçak miktarı yüzde 63 oranında.
Prof. Üstün: Gereken su verilmelidir
Su kesintilerini değerlendiren Prof. Dr. Beyza Üstün, kent halkına verilen su miktarının son derece yetersiz olduğunu ifade etti.
Üstün, kişi başı günlük minimum su ihtiyacının 150 litre olması nedeniyle Batman’da günde en az 69 bin 250 ton su verilmesi gerektiğini vurguladı.
Üstün, “Uluslararası ölçüt budur. Bunun içinde içtiği sudan tuvalet ihtiyacına kadar herkes için geçerlidir. Bu miktar her kişi için kabul edilen miktardır. Olağanüstü durumlar, sıcak hava ve pandemi koşulları benzeri koşullarda Batman’a verilmesi gereken miktar 115 bin tona çıkarılması gerekiyor. Buna tarım alanları da dahil edilmeli. Gereken su mutlaka eklenmeli ve geçimlik yaşamını sürdürenlere üretimlerinde destek verilmelidir” diye konuştu.
Halka değil sermayeye
Üstün, şebekeden verilen suya erişemeyen halkın ya kaçak ya da farklı kaynaklardan bulabildiği kirli suları kullanmak zorunda kaldığını belirterek, Ilısu Barajı için kullanılan suyun halkın gereksiniminden koparıldığını söyledi.
Doğal ortamdan koparılan, yaşamın temel gereksinimi olan su, halka değil sermayenin kullanımına sunuluyor, şirketlere teslim ediliyor. Bu tip projeler siyasi projelerdir. 2000’li yılların başından beri suyun kullanımı sermayeye peşkeş çekildi ve çekilmeye devam ediyor.”
İvedilikle halkın sağlıklı, ücretsiz ve yeterli miktarda suya erişiminin sağlanması gerektiğine vurgu yapan Üstün, mevcut durumdan kayyumun sorunlu olduğunu belirtti.
BATMAN