Çoktandır hukuku istedikleri gibi işletme, savcılara, hakimlere hükmetme, onlar adına karar verme, fiili müdahalelere, adaleti yok etme çabalarına; hukuk insanlarının dayanışmasını, meslek birlikteliklerini, baroları ortadan kaldırarak demokrasiyi, savunmayı, adaleti yok etme çalışmaları eklendi.
Meclis’te bu çaba hummalı şekilde sürüyor. Emir erlerinin işleri zor, halklara rağmen O’nu başkan yapmak. Kendisini önce parti başkanı yaptılar. AKP başkanlığı da, her köşeye yaptırttığı devasa mekanlar, her işlevini yok etmek istedikleri binaya saray ismi eklemek de duruma çare olmadı.
Pandemi günlerinde Sağlık Bakanı tüm derin bilgisini halklarla paylaşırken son sözü parti başkanlarına bıraktılar, her gün ekranlarda merakla beklenen günlük planlanamama hava raporu formatında AKP Başkanı tarafından halklara yapıldı; “bu gün 65 yaş üstü … 20 yaş altı… yolculuk izinleri…, hafta sonu şu saatler arası… şu kadar kişi hastanede… maskeler…” Ekranların her birindeki düzenlenen açık oturumlarda taraftarların sözleri de, sanatçıların para karşılığı istenilen torba şarkıları söylemeleri de yetmedi. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi de yeterli gelmiyor olsa gerek ki yok etmeye ve tek adamlığı yasal kılmaya çalışmaktalar. Bu hafta komisyonlardan geçip tüm itirazlara, muhalefetin çabalarına rağmen genel kurula gelen iki torbada bu yasallaştırma hedefinin adımlarına devam ettiler.
Barolarla başlayarak, aslında hukuk ve adaleti kökten yok ederek, meslek örgütlerinin özgünlüğüne ve özerkliğini müdahale ediyorlar, tek adam diktasını sorgulayan her şeyi yok etmeye çalışıyorlar. Barolarla ilgili düzenlemenin arkası gelecek, öyle görünüyor ama yok ediş önceliğini hukuka ve savunmaya verdiler. Geçtiğimiz hafta barolarla ilgili düzenlemenin yanı sıra tarımla ilgili düzenleme de gündemdeydi. O torba yasa da komisyondaki tüm muhalefete rağmen bu hafta ve önümüzdeki hafta gündeme gelecek ve gene AKP vekilleri ve onların gölgesi MHP’lilerin oyları ile kabul edilecek. Ağırlıklı tarım ve ormanlar üzerinde tahakkümü hedef alan torbada tütün, alkol ve şeker ile öznelenerek, tarım alanları geçimlik üreticiden koparılarak endüstriyel tarıma doğru geçiriliyor.
Şahısların arazilerinin bölünerek satışına, kamu alanlarının şirketlere devrine kadar detayları içerirken yasada ormanlar ve tarım alanlarının üzerine yapılacak kentleşme projeleri bir kez daha yasal hale getiriliyor. İstanbul Yenişehir ve su yolu mega projesi ve benzeri doğal alanlar üzerine yapılacak projeler, gün aşırı değiştirdikleri üst ölçek planlardan sonra artık yasal hale gelmiş olacak. Bu yasaya sokuşturulan tütün ve alkol kararlarına ilişkili maddelere uymayanlara cezalar torba yasanın omurgasını oluştururken son madde ile yasanın yürütücüsü Cumhurbaşkanı olarak belirleniyor.
Yasa yürürlüğe girdikten sonra Cumhurbaşkanı, yani günümüzün AKP Başkanı doğal alanlar üzerine yapılacak her türlü yapılaşmaya, işletmeye, ekilecek ürüne, dikilecek ağaca, yok edilecek ormanlara karar yetkisine sahip olacak. Doğal alanlar üzerinde plan yapma onama, yapılaşmaya açma, şirketlere devretme yetkisi 644 ve 648 sayılı kararname ve sonrasında yapılan düzenlemelerle Çevre ve Şehircilik bakanlığına verilmişti. Artık bakanlıklar da yok, tek yetkili kişi kararları alacak ve uygulayacak.
Genel kurula gelecek torba yasada gıda güvenliği ile, doğal alanları, geçimlik yaşamın etkilenmesi ile ilgili sosyal medyada ya da herhangi bir alanda yapılacak herhangi bir açıklama, uygulamanın etkilerini tartışmak, bildiklerini halklara aktarmak, söz söylemek yasak. Söz kurmaya kalkan, yazı yazan, itiraz eden, reklam yapan, yayın yapan adli ceza ile cezalandırılacak. Düşünceyi, sözü, geçimlik yaşamı, tarımı ormanı tutsak edecek tek bir yasaları olacak yasa onaylandıktan hemen sonra.
Tek adam rejimini taçlandırmaya kalkanlar, parti başkanlarını başkan yapmaya kalkan emir erleri bilmeliler, bu topraklarda bizler 80 sonrası yasaklar ve cezalar içinde yaşadık. Siz faşizmi inşa etseniz de bizler onu yıkacağız. Bizler bu topraklarda yaşayan halklarız, inşaa ettiğiniz baskı zulum imporatorluğunu yok etmeye kararlıyız. Duydunuz gençleri. Bizden söylemesi, yol yakınken vazgeçin.