Genel olarak endüstri, kendine yararlı-vasıflı elemanları edinmek için üniversiteleri başından beri ekonomik ve politik olarak destekledi. Endüstri güdümlü bu eğitim sistemi dayanışmacı toplum kültürünü, bireycileştirdi.
Tarımsal eğitim
Cumhuriyet ekonominin temelini tarıma dayandırdığı için uyguladığı eğitimde, tarımı geliştirmeyi önceledi. Eğitimi hem teorik hem pratik olarak ele aldı. Birlikte uygulamaya çabaladı. Islah ve yayımcılığı bu teorik ve pratik eğitime eş kıldı. Bütünledi. Bu dönemde, teorik ve pratik eğitim ile ıslah ve yayım üçlüsü birlikte yürütülmeye çalışıldı.
Yeşil devrim ve eğitim
2. Dünya Savaşı yıllarını takiben Türkiye tarımında yeşil devrim denilen endüstriyel tarıma geçildi. Süregelen politikalar olan ıslah, yayım, teorik ve pratik eğitim birlikteliği, savaşı takip eden yıllarda aşamalı olarak terk edildi. Bozuldu. Okullarda yeşil devrim öğretisi baş tacı edildi. Tarımsal eğitim müfredatı endüstriyel tarıma uyarlandı. Yani eğitim, endüstriyel tarım girdilerini sağlayan şirketlerin yararına kurgulandı. Araçsallaştırıldı.
Ya yayımcılar
Yayımcılar, – teknik elemanlar- okudukları okullardaki kimyasala dayalı endüstriyel tarım bilgilerini kamu aracılığıyla kırsala taşıdı. Kırsaldaki bilgiye, bulguya, bilgi paylaşımına ve bilgeliğe dayalı tarım kültürü; hükümetlerin eli, yayımcıların kanalı ile değişti(rildi). Endüstriyel tarım girdilerinin çiftçiyle buluşmasında eğitim ve yayımcılığın yanı sıra hükümetlerin düşük faizli kredi uygulamaları küçük çiftçileri dahi endüstriyel tarıma bağımlı kıldı.
Islahçılar, araştırmacılar
Hükümetlerin endüstriyel tarıma destekleri finansal düzeyle sınırlı kalmadı. Islah çalışmaları yapan kurumlar, – Devlet Üretme Çiftlikleri, araştırma enstitüleri, tohum istasyonları vb.- şirketlerin kimyasala duyarlı hibrit tohumlarını deneyen, bölgeye uyumunu belirleyen ve öneren kurumlara evriltildi.
Üniversiteler
Üniversiteler de bu politik değişiklikten etkilendi.
Üniversite ile endüstri buluştu(ruldu). Üniversiteler endüstriyel tarımın bilgi taşıyıcılarını yetiştirmekle kalmadı, piyasaya iyice yanaştı, özerkliğini kaybetti. Pratik eğitimi en aza çekti. Bunun sonucunda zehir şişeleri ile kutularının üzerindeki kullanım kılavuzu ile gübre çuvallarının üzerindeki bilgiler pratik eğitimin yerini aldı. Eğitim, bitkisel üretim ile hayvan yetiştiriciliğinin birlikteliğinde ayıraç görevi gördü. Hayvan yetiştiriciliği ile bitkisel üretim birbirinden koparıldı. Bitkiler ve ürünlerinin yerine karma yemler, hayvan gübresi yerine sentetik gübreler kullanılmaya başladı. Ayrılaştırıldı.
Serbest piyasa
1980’lere gelindiğinde eğitim daha fazla ezbere yöneldi. Yayımcılık ve ıslah çalışmaları kamu sorumluluğu olmaktan çıkarıldı. Her konuda olduğu gibi eğitim de şirketlerin belirleyiciliğine geçti.
Sonuç olarak, endüstriyel tarım eğitimiyle bilgelik-hüner kazanma gereksiz kılındı. Eğitim cahilleştirildi. Çiftçiler endüstriyel tarım şirketlerinin yönlendirmesiyle edilgen kılındı.