Epey bir süredir Bandırma 1 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan Zeki Kayar -dile kolay- tam 27 yıldır cezaevinde. Bana gönderdiği mektubunda, “İnfaz yasası -söylediğin şekilde- bizi teğet geçti. Sorun değildir. Yirmi yedi yıllık cezaevi sürecinde kaç defadır böyle oluyor. Anayasa Mahkemesi, yasayı siyasilere de genelleştirse iyi olur. Olmasa da dünyanın sonu değildir” diyor. Ardından “Bu arada, şunu da sorayım: Gazetede yayınlanan bir yazımdan dolayı bana verilen bir buçuk yıllık hapis cezam vardı ya, çıkan bir yasadan dolayı bozulmuştu. ‘Uyarlama’ diye bir şey yapıldı. İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi aynı cezayı verdi. 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulundum. O da reddetti. Yargıtay yolu açıktır, ona başvurabilirsin, denilmediği için (bana gönderilen yazıda, kesin karar deniliyordu) doğrudan Anayasa Mahkemesi’ne başvurdum. Bana olumlu ya da olumsuz herhangi bir cevap verilmedi şimdiye kadar. Acaba sizin dosyaların akıbeti öyle midir? Bu konuda yeni bir gelişme olursa, beni bilgilendirirsen iyi olur” demiş.
Valla benim halen devam etmekte olan iki dosyam var. Bunlar ceza ile sonuçlanırsa, önce İstinaf’a başvuracağız. İstinaf onaylarsa, oradan da Yargıtay’a götüreceğiz. Bu arada, cezamın onaylanması halinde Yargıtay’a götürebileceğimiz iki dosyam ise İstinaf’ta bulunuyor. İstinaf’ta onaylanmış dosyalarımdan Yargıtay’a ulaşmış olan dosya sayım ise dört. Kafanız mı karıştı? Yok canım! Oysa çok basit bir durumdur. Her biri birçok ayrı dava içeren 8 dosyam, sonunda Yargıtay’a ulaşacak ve orada da onaylanmaları halinde 8 çarpı 3-4 yıl hapis cezası hesabıyla 20-30 yıl daha cezaevinde yatabileceğim! Bu kadar basit bir hesap var yani…
*
Kayseri-Bünyan 2 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan kadim mahpuslardan Ebedin Abi, 10 Nisan 2020 günü ufak bir ameliyat geçirdi. O zamandan bu yana 50 gündür karantinada bulunuyor. Ameliyat iyi geçti. Hemen hemen iyileşti sayılır. Bugün-yarın içerideki arkadaşlarına kavuşacak. Fakat orada onu zorlayan farklı bir durum oldu ve halen de devam ediyor. Ebedin Abi’de kalp rahatsızlığı var. İlaç alıyor. 20 yıldır kullandığı ilaçlar bunlar. Eczane -eşdeğer ilaç diyerek- farklı ilaç gönderiyor. Doktoru ilaçlarını değiştirme dediği için gönderilen farklı ilaçları kullanmıyor. Yaklaşık 40 gündür orijinal ilaçlarını alamadığı için kalp yani göğüs ağrıları arttı. En son dilekçe verip, kendi parasıyla kendi ilacını almak istedi ama alamadı. Öylece iki arada bir derede kalmış durumda. İdareye seslenmek istiyorum: Çok mu zor, böyle bir sorunu çözmek!
*
Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan hükümlü gazeteci arkadaşlarımızdan Cengiz Doğan, durumlarını şöyle özetlemiş: “Bu korona sürecinde telefon açma günleri dışında koğuşun dışına çıkmıyoruz. Telefona çıktığımızda bizlere maske ve eldiven veriliyor. Telefon sonrasında maske ve eldivenleri atıyoruz. Bazen haftada, bazen de 15 günde bir koğuşlarımız dezenfekte ediliyor. Ancak bu süreçte -aşçılık yapan adliler tahliye olduğu için- yemeklerde sıkıntı var. Zaten Yeni Yaşam’ı alamıyoruz. Radyomuz da yok; daha önce toplatılmıştı. Ailelerimiz ve yandaş medya kanalları üzerinden gündemi takip etmeye çalışıyoruz. Genelde kitap okuyarak zamanı değerlendiriyoruz. Tercihimiz Kürtçe kitaplardır; ama Kürtçe kitaplar da az.”
*
İzmir-Ödemiş T Tipi Cezaevi’nde bulunan Mehmet Salih Filiz’in Newroz Bayramı’mı kutlamak için bana Mart ayında göndermek istediği kartı, Haziran ayı sonunda postaya verildiğinden bana daha dün ulaştı. Genç okurumuz, epey bir süredir Antalya L Tipi Cezaevi’ndeydi. 24 Aralık 2019 günü Ödemiş T Tipi Cezaevi’ne sürgün edildi. Antalya’daki koşulları pek iyi sayılmazdı ama orada tedavisine devam ediliyordu. Ancak Ödemiş’teki hastane koşulları yüzünden sürdürülmesi gereken tedavileri aksamış. Üstelik epeyce hastalık biriktirmiş: Bağırsak kanseri, verem, romatizma, omurilikte kemik erimesi. Tüm bunların tedavisi, pandemi yüzünden de aksadı.
*
İçeride 16 gazeteci arkadaşımız hükümlü olarak bulunuyor. Söz konusu gazetecilerden biri de Dilbirin Turgut’tur. Jinnews muhabiri olan Dilbirin, aldığı 6 yıl hapis cezasını neredeyse bitirmek üzere. Aslında denetimli serbestlik ile tahliye olması gerekir; ancak böylesi insanlarımıza bir nevi pişmanlık dilekçesi dayatıldığı ve onlar da bu durumu -haklı olarak- kabul etmedikleri için dışarıya çıkamıyorlar. Dilbirin Turgut da en geç beş ay sonra tahliye olacak, ailesi ve arkadaşları onu dışarıda bekliyorlar.
*
Konya-Seydişehir T Tipi Cezaevi’nde bulunan Önder Korkmaz, Yeni Yaşam gazetesini okumak istediklerini; ancak idarenin gazeteleri aldığı bayide gazetemizin olmadığı için okuyamadıklarını belirtiyor. Ancak bu doğru değil. İdare hangi gazeteleri almak istediğine dair listeyi bayiye verdiğinde, bayi onu başbayiden ister ve gazete cezaevine diğer gazetelerle birlikte gelir. Yani “bayiye gazete gelmiyor” diye bir uygulama yok. Elbette bunu görüşçülere söylüyorum. Seydişehir’de Yeni Yaşam okumak isteyen akrabanız varsa, telefon konuşmanızda ya da görüşüne gittiğinizde bunları söylemeyi unutmayın lütfen!
*
İçerideki karikatürist arkadaşlarımızdan Barış İnan, bu yılki Musa Anter ve Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri için çok sıkı hazırlanıyor. Artık birinciliğe karikatür dalının jüri üyeleri karar verecek. Sadece kendi karikatürünün iyi olması değil, katılan diğer karikatüristlerin çizimlerinden de daha iyi olması gerekiyor. İyi olan, hak eden kazansın, diyelim!
*
En son Silivri 5 nolu L Tipi Cezaevi’nde bulunan Özgür Halk dergisi editörlerinden Yılmaz Kahriman’a gönderdiğim kartlar geri geliyor. Nerede olduğunu kendisi ya da birlikte bulunduğu arkadaşları bana bildirebilir mi?
MEKTUBU GELENLER
Dilbirin Turgut – Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi
Zeki Kayar – Bandırma 1 nolu T Tipi Cezaevi
Ebedin Abi – Bünyan 2 nolu T Tipi Cezaevi
Barış İnan – Kandıra 2 nolu F Tipi Cezaevi
Mehmet Salih Filiz – Ödemiş T Tipi Cezaevi
Önder Korkmaz – Seydişehir T Tipi Cezaevi
Cengiz Doğan – Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi
Posta Kutusu: 253
Yenişehir
ANKARA
e-mail: aykol267@gmail.com