AKP’nin 18 yıldır iktidarda kalmasının sırrı, başarısızlıklarını örtbas etmedeki “başarısında” saklıdır! AKP örtbasta dört önemli yöntem kullanageldi: 1. başarısızlıklarını gizlemek, 2. gündemi değiştirmek, 3. sermayenin çıkarı için uyguladığı politikaların bedelini emekçilere yıkmak, 4. hak arama yollarını kapatmak.
Pek çok konuda başarısız olmuş, toplumun genel yararına aykırı icraatlarda bulunmuş AKP hükümetleri, her defasında bu dört yönteme başvurmuş, hatta OHAL gölgesinde inşa ettiği tek adam rejiminde oluşturduğu istibdat düzeniyle bunları neredeyse kalıcı hale getirmiştir. Ancak pandemi ve onunla daha da derinleşen ekonomik kriz karşısında toplumun çıkarları ve sağlığına rağmen uygulanan politikalar, öylesine başarısız olmuştur ki tesis ettikleri istibdat düzeni bile bunları örtmekte yetersiz kalmıştır.
Halk sağlığı uzmanlarının tüm uyarılarına rağmen, Haziran’la başlatılan “normalleşme”nin ardından geçen bir ayda Covid-19 vaka sayısı yeniden artmış, yoğun bakım üniteleri dolmuştur. Salgına karşı önlemler göz ardı edilerek yapılan lise ve üniversite giriş sınavları sonrasında önümüzdeki günlerde durumun daha vahim hale gelmesinden endişe edilmektedir.
Toplumun yaşamını tehlikeye atma pahasına ekonomiyi ve mevcut sağlıksız düzenin işleyişini önceleyen politikalara rağmen tüm veriler, ekonominin çöküşe gittiğini göstermektedir. Örneğin yılın ilk 4 ayında bütçe açığı 139 milyar olmuş; cari açık 12 milyar dolara ulaşmıştır. İhracat Ocak-Mayıs döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19,7 azalmış; dış ticaret açığı, ilk beş ayda yüzde 102,8 artmıştır. Sanayi üretimi yüzde 30 azalırken Türkiye’nin yüzde 5 küçüleceği öngörülmektedir. Üretim düşüp, ekonomi küçülünce haliyle istihdam da daralmış; DİSK-AR’ın hesaplamalarına göre geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 39’u bulmuştur. Erdoğan’ın bir ay daha uzatıldığını açıkladığı kısmi çalışma ödeneği sona erdiğinde bu oran daha da yükselecektir.
Bu büyük başarısızlıkla beraber örtbas yöntemi de yine devrededir:
1. Başarısızlıkların üzerini örtmek için hakikatlerin açığa çıkartılmasını, haber yapılmasını önlemek; bunun için de akademinin ve basının susturulması gerekir. OHAL düzeninde her ikisi de baskı altına alınmış büyük ölçüde susturulmuş; iktidara biat etmeyen binlerce akademisyen üniversiteden uzaklaştırılırken, yüzlerce gazeteci cezaevine atılmış ya da işsiz bırakılmıştır. Ama üzeri örtülmeye çalışılan başarısızlıklar, haksızlıklar, hukuksuzluklar öylesine büyüktür ki en küçük kıpırdanışa dahi tahammül yoktur. Örneğin salgınının başından bu yana suspus olan üniversitelerden, bilim insanı sorumluluğu ile hareket ederek bilimsel gerçekleri toplumla paylaşan birkaç akademisyenden biri olan Prof.Dr. Kayıhan Pala hakkında, halk sağlıkçı bir bilim insanı olarak toplumu bilgilendirme, hükümeti uyarma sorumluluğunu yerine getirdiği için üniversitesi tarafından soruşturma başlatmıştır. Öte yandan iktidarın abluka altına alamadığı birkaç basın kuruluşu da susturulmak istenmektedir.
Bunun son örneği Halk TV ve TELE1 ekranlarının karartılmasıdır. Erdoğan’ın sosyal medyayı susturma girişimiyle de toplumun haber alma, gerçekleri öğrenme hakkının tamamen engellenmesi amaçlamaktadır.
2. AKP’nin gündemi değiştirme konusunda elindeki bu en kullanışlı argüman, toplumda yaratılan Kürt karşıtlığıdır. Daha önce pek çok kez olduğu gibi bugün yine HDP ve DTK’ya yönelik baskılarla ve Kuzey Irak operasyonlarıyla ulusalcı/milliyetçi duygular kabartılarak kamuoyunun dikkati bu yöne çekilmeye çalışılmaktadır.
3. AKP’nin 18 yıllık iktidarının en istikrarlı ve en belirgin özelliği emek düşmanlığıdır. Emekçilerin haklarını ortadan kaldırıp sömürüyü arttırarak her daim sermayenin yanında olduğunu kanıtlamaya çalışmıştır AKP. Salgın sürecinde bu düşmanlık, emekçilerin yaşam hakkı da ihlal edilerek çok daha belirgin hale gelmiştir. Kıdem tazminatının gasp edilmesi ve emekçilerin geleceklerini güvence altına almak için oluşturulan birikimlerin “fon”a dönüştürülerek alın terlerinin yanı sıra geleceklerine de el konulacak olması; iktidarın, batırdığı ekonomiye kaynak yaratma çabasıdır.
4. AKP’nin başarısızlıklarını örtbas ederken izlediği tüm yollar, haksız ve hukuksuzdur. Bu nedenle hukuksuzlukların da üstünün örtülmesi gerekmektedir. Yasama ve yargı organları üzerinde hakimiyet sağlamış olan AKP’nin barolar üzerinde oynadığı oyunun amacı, savunmanın tamamen işlevsiz hale getirilerek kendi güdümüne girmesidir. Böylece AKP iktidarının tüm adaletsiz, hukuksuz uygulamalarına karşı hak arama yolları tümüyle kapatılmak istenmektedir.
AKP’nin örtbas yöntemlerinin her biri, karşısında eylemlere de dönüşen ciddi tepkiler ortaya çıkarmaktadır. Örneğin basın özgürlüğüne yönelik engellemeler, kıdem tazminatının gasbı, Kürt siyasetine yönelik baskılar ve barolara yönelik manipülasyon için “yürüyüş, miting gibi eylemler” yapılmaktadır. Ancak bunlar arasında bağlantı kurularak eylemler ortaklaşmalıdır. Aksi halde AKP’nin iktidarını sürdürmesini sağlayan sır/sihir bozulmayacaktır!