JES ve doğa katliamlarının yoğun olduğu kentlerden Manisa’da doğa katliamına karşı mücadele eden isimlerden avukat Değerli, kentteki tahribatları anlatarak, “Bizim mücadelemiz ağaç değil, insanlığın geleceği sorunu” dedi
JES ve madenlerin insan yaşamını tehdit ettiğini söyleyen Değerli, tüm bunlara karşı halkın hukuksal ve fiili direnişinin sürdüğünü belirtti. Bölge halkıyla birlikte yaşam hakkı için çalışmalar sürdürdüklerini dile getiren Değerli, “Salgın süreci insanların ekolojik mücadeleye olan bakışında yeni bir dönemi de işaret ediyor. Bilimsel çalışmaları takip edenler, salgının bir beslenme tercihinden olmadığını, ekolojik tahribatın sonucu olduğunu gördü. Bu yeni durum, bizlerin verdiği mücadelenin ne kadar haklı olduğunu, yaşam hakkının ne denli önemli olduğunu bir kez daha gösterdi” dedi. İklim krizinin, Amazon ormanlarındaki erozyonların artmasının, önümüzdeki dönemde insanlığın benzer virüslerle sıklıkla karşılaşacağı yönünde yapılan uyarıları hatırlatan Değerli, “Bizim mücadelemiz ‘üç beş ağaç’ mücadelesi değil, insanlığın geleceği sorunu” dedi.
Salgın günlerinde doğada tahribat yaratan, insanların sağlığıyla oynayan projelerin devam ettirildiğini söyleyen Değerli, maden ve elektrik üretimi yapan firmaların çalışmaları sokağa çıkma tedbirlerinde muaf tutulduğunu, iktidarın salgından ders çıkarmadığını ifade etti. Değerli, ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, doğayı tahrip eden projeler için salgın döneminde ÇED hazırlama süreçlerini aralıksız devam ettirdiğine dikkati çekti.
‘Projeler denetimsiz’
Salgın döneminde adli ve idari süreçlerin durdurulduğunu hatırlatan Değerli, “Bizim hukuki olarak başvuru yapacağımız süreler tanınan bir haktır. Bu hakkı kullanmamız önünde bir engel oluştu. Bu projelere karşı açtığımız davalarda durdurulmasını talep ediyoruz. Bu bir tedbirdir. Ama yasal sürelerin durdurulmasıyla birlikte, açtığımız davaların görüşülmesi de ertelenmiş olduğu için yürütme durdurma kararları almamız da mümkün olmadı. Böylece hukuki denetimin dışında kalan, çıkartılan ara kararlarla önü tamamen açılan, Bakanlık tarafından izin süreçleri devam ettirilen bir dönem yaşadık” diye konuştu. Değerli, salgın sürecinde bölgede yaşanan ekolojik tahribatları şöyle sıraladı: “Gördes’deki nikel madenine ilişkin kapasite arttırımı için başvuru yapıldığını öğrendik. Tam da salgın döneminde geçmişte pek çok soruna neden olan bu madenin kapatılması gerekirken, kapasitesinin arttırılmasıyla ilgili yeni bir ÇED süreç başlatılmış. Zeytinciliğin en yoğun yapıldığı Akhisar’da hiç ihtiyaç olmamasına rağmen jeotermal kaynaklı balık çiftliği kurulmak isteniyor. Açılacağı yer tam da tarım alanlarının ortasında kalıyor. Gölmarmara’da pek çok mermer ocağı açılması için ÇED süreçlerinin başladığını öğrendik.”
Biogaz projesi
Salihli’de yeni bir biogaz projesi yapılmak istendiğini belirten Değerli, Çapaklı ve Adala köyleri arasında yapılmak istenen projeye karşı yasal süreçleri başlattıklarını söyledi. Burada büyükbaş hayvancılık ve tarım üretiminin yapıldığını aktaran Değerli, “Bu projede büyükbaş hayvan dışkısı ve bir kısım evsel atığın kullanılacağı söyleniyor. Bu biogaz sistemiyle elektrik üretecek olan tesiste günlük 4 bin ton hayvan dışkısının kullanılacağı bir santralden bahsediliyor. Ancak bölgede günlük olarak bu kadar hayvan dışkısının bulunması mümkün değil, bu yüzden ‘diğer atıklar’ olarak ifade edilen çöpün Avrupa’dan getirileceğine yönelik şüphelerimiz var. Ayrıca tesisin hem insan sağlığına hem de çevresel olarak doğaya zararları olacak. Türkiye’nin bu tür projelere ihtiyacı yok, burada başka bir çıkar ilişkilerinin ağı oluşturulmak isteniyor” diye konuştu. Türkiye’deki pek çok JES projesinin AKP iktidarının bölgede “enerji devi” olma arzusunun bir sonucu olduğunu belirten Değerli, “Bizim enerji devi olmak yerine, elimizdeki değerleri desteklemek çok daha doğru bir politika olacaktır. Türkiye bir tarım ülkesi, bu alanda dünyada liderlik olmak gibi bir arzu hepimiz için daha faydalı olacaktır” ifadesinde bulundu.
Hukukun peşindeyiz
Türkiye’de doğanın uzun süredir adalet beklediğini belirten Değerli, şöyle dedi: “Bu toprakların uzun süreden beri en büyük ihtiyacı adalet ve demokrasiydi. Ülkenin her yerinden adalet talebi yükseliyor. Siyasal iktidarın söylemlerinin, tercihlerinin sonucu olarak hak ihlalleri önüne geçilemez oldu. Bunun karşısında halkın haklarını savunan avukatlar en önde mücadele ediyor. Bizler şehrin dışında, kimsenin oturmadığı, bir dağın hakkını da savunuyoruz. O dağın içinde yaşayan hayvanların da hukukunun peşindeyiz. Çünkü yaşama hakkı hepimize verilmiş bir hak, bu bilince ulaşmamız gerekiyor. Doğanın da bir adalet talebi var.”
Olimpos ve Meryem Ana Parkıtehlikede
Avukat Seçil Değerli son zamanlarda doğal sit alanlarının koruma derecelerinin düşürüldüğünü belirtti. Değerli, “Olimpos ve Meryem Ana Tabiat Parkı ile Meryem Ana’nın evinin de bulunduğu parsellerin de imara açılması söz konusu. EGEÇEP olarak buna karşı da dava açacağız” dedi. Salihli’de bulunan Hacıbektaşlı köyünde kurulmak istenen JES projesine karşı Manisa İdare Mahkemesi’nde açılmış olan davanın karar aşamasında olduğunu aktaran Değerli, bilirkişi raporlarının tamamının davadaki iddiaları doğruladığını ve kararın da buna uygun verilmesi gerektiğini söyledi.
Sevda Aydın/Manisa-MA