Van Gölün’nde batan teknede ölü sayısı 7’ye yükselirken, sağ kurtulan Medeni Akbaş kadın ve çocukların da bulunduğu 70-80 kişinin teknede bulunduğunu söyledi
Van Gölü’nde 27 Haziran günü mültecileri taşıdığı sırada batan balıkçı teknesi hala bulunakazken, devam eden arama kurtarma çalışmalarında 1 kişinin daha cansız bedenine ulaşıldı. Böylece can kaybı 7’ye yükselmiş oldu.
Mezopotamya Ajansı’ndan Adnan Bilen’in haberine göre; aynı tekneden yüzerek sağ kurtulan Medeni Akbaş ise Tuşba Polis Karakolu’nda verdiği ifadede olayın nasıl yaşandığını anlattı.
Mülteciler için ‘yolcu’ parolası
Akrabası ve Tekne Kaptanı Servet Akbaş’ın kendisini arayarak akşama işe gelmesini teklif ettiğini belirten Akbaş, “Beni aradıktan sonra ‘akşama mülteci var sen de gel’ dedi. Servet bunu böyle söyleyince ben göçmen taşınacağını anlamadım. Çünkü babasına ait olan yolcu teknesi normal yolcu taşımacılığında kullanılmıyordu. Bu sebeple şifre olan ‘yolcu’ kelimesinden göçmen olduğunu anlamıştım. İlk başta kendisine ‘Ben gelmem’ dedim. O da bana ‘Korkma hepsinin kimliği var’ dedi. Ben de bunun üzerine kabul ettim. Benim evim göle yakındır ve göl üzerinde bulunan bir adet balıkçı teknesi bulunmaktadır. Servet beni buradan göçmende kullanılacak olan ve kendilerine ait olduğunu bildiğim fakat kimin adına kayıtlı olduğunu ve ismini bilmediğim bir tekneyle aldı. Bu esnada teknede ben ve Servet vardık. Servet bana göçmenleri Çarpanak adasından alacağımızı ve Bitlis ile Reşadiye ilçesine götürüp bırakacağımızı söyledi. Kaç göçmen alacağımızı ya da kimin göçmenleri getireceğini söylemedi. Beni teknede mekanik işlere yardımcı olmak için çağırdı. Tek başına bu işi yapamazdı. Çünkü teknede halledilmesi gereken işlerin yanında göçmenlerin kavga ya da benzeri bir olay çıkarmalarına karşı yanında biri olsun istemişti” dedi.
‘Bana 750 TL verilecekti’
Servet’in kendisine bu iş karşılığında iş bittikten sonra 750 TL para vereceğini belirten Akbaş, “Ancak iş bittikten sonra verecekti. Ben yanında iken göçmenlerden para toplamadı. Parayı kimden ve ne şekilde alacak olduğunu bilmiyordum. Çarpanak Adası’na doğru göl üzerinden yola çıktık. Ben tekne kullanmayı çok iyi bilmem. Tekneyi Servet sürdü. Çarpanak adasına yakın bir noktaya geldiğimizde saat 21.50 sıralarıydı. Teknede ışık ve benzeri şeyler yanmıyordu. Fark edilmek istemediğimiz için yakmadık. Açıktan Çarpanak adası Çitören tarafına bakan sahil kesiminde göçmenlerin karada kum üzerinde bekliyor olduğunu, ben Servet’in göçmenlerin yanında bulunan bir şahısla görüşmesinden ve bize doğru ışık yakmasından gördüm. Ben bu kişinin Servet’le konuşmasından aslen Afganistan uyruklu olduğunu, göçmenleri çevirmenlik yaparak koordine ettiğini, göçmenleri Bitlis ilçesine götürmemiz esnasında da bize tercümanlık yapacağını anladım. Servet’in konuştuğu tercüman gelerek göçmenlerin yüklenmesinde bize yardımcı oldu. 35 yaşlarında 1.75, 1.80 boylarında, hafif kilolu, esmer tenli, sarışın saçlı ismini hatırlayamadığım bir şahıstı. O esnada göçmenlerin arkasında bulunan ve Çarpanak Adası istikametine devam eden toprak yolda ışıkları yandığı için fark ettiğimiz bir aracın geçtiğini gördüğümüzden kıyıya yanaşmadık” ifadesini verdi.
’70-80 civarında mülteci vardı’
Kıyıya yanaştıktan sonra tercümanlık yapan kişi aracılığıyla göçmenleri tekneye bindirdiklerini söyleyen Aktaş, “Tekneye tam sayı bilmiyorum ama 70, 80 civarında göçmen bindiği, bunlardan 5-6 kadarının kadın, bir ikisinin de çocuk gördüğümü hatırlıyorum. İki katlı olan teknenin iç ve üst kısmının tamamen olarak ve ışıklarımızı yakmadan yola çıktık. 1 saat kadar gölde seyrettik. Çarpanak Adası yakınlarında hava sakin göl ise dingindi. Adayı geçip açığa doğru Bitlis istikametine doğru gitmeye başladığımızda göl dalgalanmaya başladı. Servet tekneyi kullanırken arada kamaraya girip çıkıyordum. İçerisi çok kalabalık olduğu için çok da giremedim. Bir aranın dalganın şiddetli vurmaya başladığı sırada motora baktım ve motorun su attığını fark ederek korktum. Ters bir şeyler olacağından korktuğum için Servet’e bilgi verdim ve teknenin arka kısmını dalgaya vermesini söyledim. Çünkü o esnada teknenin sağ tarafından vuran dalganın etkisiyle sol tarafa doğru tekne yattı ve Servet tekneyi döndürmeye çalıştığı bir anda teknenin sağ tarafından vuran dalganın etkisiyle tekne sol tarafa yattı. O an ben dahil herkes altında kaldı” ifadesinde bulundu.
Mülteciler su yüzeyindeydi
Daha sonra kendisi ve teknede olan bir kaç göçmenin su yüzeyine çıktığını söyleyen Akbaş şöyle devam etti: “Kapı arasında oluşan hava boşluğundan faydalanarak kendimi teknenin dışına çıkarmayı başardım. Bu esnada vücudumun çeşitli yerlerinden yaralandım. Yüzeye çıktığımda mültecilerin bazılarının (sayıca yarısından fazlası) suyun yüzünde olduklarını gördüm. Etrafa baktığımda gözüm Servet’i aradı ve bağırarak Servet’i gördüm. Servet yanıma geldiğinde tekne içinde çok fazla su yuttuğum için batıyordum. Servet kıyafetlerimi çıkardı. O esnada ‘ben batıyorum, dayanamıyorum’ dedim. O da bana moral vermeye çalıştı. Mültecilerden birine ait olduğunu düşündüğüm bir çanta elime geldi ve tutunarak suyun yüzünde kalmaya çalıştım. Bu esnada tahminen saat aynı günün 23.00 sıralarıydı. Ben göçmenlere bağırarak ‘Bu tarafa doğru gelin, sese gelin’ diyerek tavsiyelerde bulundum. Çok dalga olduğu için yapmam gereken tek suyun yüzünde kalmaktı. 28.06.2020 sabah saatleri yani 04.00 ila 04.30 sıralarına kadar suyun yüzünde kalmaya çalıştık. Servet yorgun düştü. Güneş doğana kadar onu su yüzünde tutmaya çalıştım. Bu arada Servet yorgun düştü ve bu esnada Servet’in öldüğünü anladım. Ölmüş de olsa cenazesini çıkartmak niyetindeydim. Daha fazla takatim kalmadığı için kendisini bırakıp Çarpanak Adası’na doğru yüzmeye başladım ve karaya çıktım.”
VAN