Eylül 1993…Mardin’in Dargeçit ilçesinde yaşayan Yahya Yakut, köy korucusu olmak istemiyordu. Tehdit edilince iş bulmak için Konya’ya doğru yola çıktı. Bindiği araç Midyat üzerinde durduruldu. Kar maskeli birkaç kişi bazı sorular yönelttikten sonra Yakut’u araçtan indirdi. Yahya Yakut’tan o günden beri haber alınamadı.
Cumartesi Anneleri’nin 28 Eylül 2013 tarihinde Galatasaray Meydanı’nda sesini haykırdığı Yahya Yakut, kaybedildiğinde eşi Süphiye hamileydi. Bir oğul doğurdu, adını Selman koydu. Ailenin en küçüğü, babasını hiç göremeyen Selman o gün meydandan onun akıbetini soruyordu:
“Ne zaman bir işim düştüğünde devlet makamlarına gitsem bana, ‘Baban sağ mı?’ diye soruyorlar. Ben de düşünüyorum, Acaba sağ mı’ diye… Benim sormam gerekirken onlar bana soruyor. Şimdi ben buradan devlet makamlarına soruyorum: Babam sağ mı? Kemikleri nerede?”
Şubat 2016… Aradan seneler geçiyor. Selman üniversite sınavını kazanıyor, Dokuz Eylül Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde okumak için İzmir’e gidiyor. Bir hırsızlık vakası için mahallelerinde yapılan GBT kontrolü sırasında polis tarafından durdurulduğunda patlama sesi geliyor. Hırsızlık olayı için GBT kontrolüne giren Selman bir anda “şüpheli” konumuna düşüyor ve gözaltına alınıyor. Polisler, ne Selman’ın evinde ne de vücudunda patlayıcı maddeye ilişkin bir iz bulabiliyor. Olay yeri incelemenin evde ulaştığı“deliller” ise şöyle sıralanıyor:
Çakmak, bulaşık eldiveni, falçata ve birkaç dergi.
Kayıtlar incelendiğinde beraber gözaltına alındığı diğer genç ile hiçbir irtibatı olmadığı saptanıyor. Birbirlerini tanımıyorlar ama ikisinin de herhangi bir somut delil olmaksızın “örgüt bağlantılı” olduğuna kanaat getiriliyor. Selman, 5 Şubat 2016 tarihinden beri tutuklu yargılanıyor.
Nisan 2018… Mardin’in Dargeçit ilçesinde gezinen zırhlı bir polis aracı geri geri gittiği sırada alışveriş dönüşü sokakta komşularıyla sohbet eden bir kadına çarpıyor. Ağır yaralanan kadın, iç kanama şüphesiyle Mardin’den Diyarbakır’a sevk ediliyor. Tedavisi devam eden 50 yaşındaki kadın şu an yürüteçle yürüyebiliyor.
Kadının adı, Süphiye…
Süphiye Yakut; Yahya Yakut’un eşi, tutuklu öğrenci Selman Yakut’un annesi.
Anne Yakut’un zırhlı araçla ezilmesinden birkaç ay sonra tutuklu oğlunun duruşması yeniden görülüyor. Çünkü hükme bağlanan karar, istinaf mahkemesi tarafından bozulmuş. Mahkeme yeniden karar vermek için bir kez daha toplanıyor. Yeniden görülen davada, “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”, “patlayıcı madde ve kamu malına zarar vermekten ötürü” suçlarından Selman Yakut 15,5 sene hapis cezasına çarptırılıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencisi Selman’da sözler tükenmiş artık ama son bir kez mahkeme heyetine sesleniyor:
“Ben Dargeçit gibi bir yerden İzmir’e sırf okumak için onca imkansızlıkla geldim.Gecenin bir yarısı niye boş bir okulda bomba patlatayım?”
Selman koğuşuna, heyet üyeleri evlerine dönüyor. Hayat kaldığı yerden devam ediyor.
Yahya Yakut halen kayıp…
Selman Yakut halen tutuklu…
Süphiye Yakut halen yaralı…
Bir aile yıllar içinde paramparça oluyor.
Bu paramparça hikâyenin geçtiği yere, Türkiye deniyor.