3 aydır salgından dolayı kapalı kalan tiyatro sahneleri perde açabilecek mi? Tiyatro Alesta’dan Mehmet Şerif Tozlu ile son durumu konuştuk.
Neğşirvan Güner/ İstanbul
3 aydır salgından dolayı kapalı kalan tiyatro sahneleri açılıyor. Koronavirüs salgını nedeniyle zorlu bir süreçten geçen tiyatro emekçileri sezonun kapalı olması ve “sosyal mesafe” kuralının devam etmesinden dolayı da belirsizlik hakim olduğu söylüyor. Tiyatro Alesta’dan Mehmet Şerif Tozlu ile konuştuk.
- Koronavirüs salgını sürecinin başlaması ile bağımsız tiyatroların için bırakıldığı durumu kısaca anlatabilir misiniz?
Pandemi öncesi ile sonrası arasında pek bir fark yok açıkçası. Elimizde borçlar, önümüzdeki sezona dair belirsizlikler kaldığı yerden devam ediyor. Birçok sektör gibi yalnız bırakılmanın, desteklenmemenin getirdiği kaygılar da cebimize atılan fazladan bir taş olarak kaldı yanımıza. Sahneler kapanmamak için direniyorlar, sahnesiz olan ekipler de gelecekte oyun oynayacak bir sahne bulamama kaygısı taşıyorlar. Bu sebeple şu anda Türkiye’nin dört bir yanından tiyatrocular Tiyatromuz Yaşasın diyerek bu duruma dikkat çekmek amacıyla bir imza kampanyası başlattılar. Bir anlamda su üzerinde kalmaya, batmamaya çalışıyoruz tiyatrolar olarak.
- Kültür Bakanlığı’yla görüşmeler oldu. Talepleriniz vardı? Nasıl bir sonuç ortaya çıktı?
Evet hem Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi, hem de Tiyatro Kooperatifi olarak Kültür Bakanlığı ile görüşmeler oldu. Kamusal alanda hizmet veren, kamu yararına işler üreten tiyatroların devlet tarafından ticarethane olarak değil de birer kamusal alan olarak tanınması ve bunun için gerekli adımların bir an önce atılması taleplerimizin en başında geliyor. Ayrıca yaşanan bu pandemi sürecinde bir çok işsiz kalan meslektaşlarımızın iş güvencelerinin sağlanması ve tiyatroların ise perdelerini açabilmesi için gereken desteklerin verilmesini talep ediyoruz. Yıllardır mecliste bekletilen ve artık acil bir şekilde gündeme getirilmesi gereken bir Tiyatro Yasası var. Özel adı altında bize giydirilen bu gömlek biz küçüldükçe bize büyük gelmeye başladı. Tiyatrolar özeldir evet ama kamuya sağladıkları faydadan dolayı, insanları bir araya getirmesinden dolayı özeldir ve eşsizdir. Bütün bunların dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz ve taleplerimizi de bu şekilde ilettik. Şu anda şifahen de olsa bize iletilen, dolaylı yollardan söylenen bazı şeyler var. Ancak kesin olarak bize söylenen, tamamıyla tiyatrolara dair herhangi bir cevap gelmedi. Bakanlık şu anda bir nevi tiyatro olarak sadece Devlet Tiyatrolarını görüyor ve bu yüzden kendi kurumları için adımlar atmaya başladı. Bizler ise adı üstünde özel! bir statü içerisinde olduğumuz için kendi başımızın çaresine bakmak zorunda bırakıldık. Bir de yine bakanlığın açıkladığı Dijital Kütüphane isimli bir çalışmaları var ancak onun da ne zaman ve ne şekilde sonuçlanacağını bakanlık ile beraber yolda yaşayarak öğreniyoruz.
- Son süreçte 427 tiyatronun içinde bulunduğu Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi kuruldu. Taleplerinizin kabul edilmesi için başlattığınız kampanya da 32 bin aşkın imza topladınız. Yayınlanan genelgede tiyatroların 1 Temmuz’da açılabileceği belirtiliyor. Perdelerinizi açabilecek misiniz bu tarihte?
Tiyatro ile hasbihal olan herkes çok iyi bilir ki Haziran ortasından Eylül sonuna kadar tiyatrolar kapalı olur ve yeni sezon hazırlıkları ile ilgilenerek geçirirler bu süreyi. Yaz mevsimi olmasından dolayı da seyirciler daha çok açık hava etkinliklerini takip ederler. Bu durumda iki seçenek kalır ya açık hava yaz turneleri ya da sadece yeni sezon hazırlıkları. Bu alınan kararın tiyatro yapmak anlamında tiyatrolar tarafından hiçbir bağlayıcılığı yoktur. Tek bir bağlayıcılığı vardır ki asıl sorun da o dur, mücbir sebebin ortadan kalkması, mülk sahiplerinin ve tabii ki de devletin alacakları için harekete geçmesi. Dünyanın birçok ülkesinde sahneler ve tiyatrocular devlet tarafından aldıkları yardımlar sayesinde bu süreci en az hasarla atlatmaya çalışırken bizde bu süreç giderek içinden çıkılmaz bir hal almaya başladı. Biriken kiralar ile nasıl başa çıkılacak? Biriken vergiler nasıl ödenecek? Hepsini bir kenara bırakalım, biz 1 Temmuz’da perde desek bile oyunlarımızı izlemeye kimler gelecek? Ekonomik anlamda devasa bir uçurumun ucundayız ve arkamızdan hadi atlayın acımayacak diye bağıran birileri var. Şu anda atılan bütün adımların bizim gözümüzdeki karşılığı budur. 1 Temmuz Devlet Tiyatroları için düşünülmüş bir tarih olduğunu, bizi bağlayan, bağlayabilecek bir tarafı olduğunu düşünmüyoruz.
- Tek başınıza bırakıldığınızı düşünüyor musunuz?
Devlet tarafından evet. Birçok yapılan kampanya ve destek olan seyircilerimiz sayesinde bir nebze de olsa bir araya gelebilmenin gücünü hissediyoruz.
- Umutlu musunuz?
Bu şartlar altında hala gelecek sezonda oynayacağımız oyunu konuşuyorsak, dekorunu, ışığını, kostümünü tartışıyorsak bir umut vardır diye düşünüyoruz. Umut her zaman vardır, tiyatro bizden bağımsız bir şekilde her dönem ayakta kalmış, bu biz oluruz, başkası olur, biçim değiştirir, büyür küçülür ama her zaman insanlara onların hikayelerini anlatmaya devam eder.