Ne çok ölümüz var bizim…
Bir yılın, tüm günlerini kapsayacak anmalar yapabiliriz.
Yazının yazıldığı gün, büyük baskılara maruz kalmış, boyun eğmemiş, ancak yüreği bu acı ve baskıları kaldırılmadığı için genç yaşta aramızdan ayrılmış Orhan Doğan’ın ölüm yıldönümü.
Orhan Doğan’da diğer Kürt aydınları gibi halkının çektiği acıları anlatmak istedi, hayatı boyunca…
Bu yüzden yaşadığı Kürdistan topraklarında, baskılara, saldırılara maruz kaldı.
Sivil siyaset yapmak istedi; ona da izin vermediler.
Parlamentodan, polisler tarafından zor kullanılarak çıkarıldığı gün, hiç birimizin hafızasından silinmeyecek.
Sadece, sivil siyaset ve insan hakları mücadelesi vermek istedi. Kürt sorununun, barışçıl yollar ile çözümlenmesi adına mücadele verdi.
Resmi devlet politikasından farklı düşünceleri nedeni ile tutuklandı; 10 yıl boyunca özgürlükten, ailesinden, çocuklarından mahrum bırakıldı.
Bizlerin öncülerindendi.
Bana neden vazgeçmediniz? diye sorulduğunda, “çünkü ölülerimize karşı borcumuz var” diye cevap veririm.
İşte Orhan Doğan, bu borcu asla ödeyemeyecek olduğumuz, çok değerli insanlardan biri.
Bugün Orhan Doğan’ı anıyoruz. Bir hafta sonra Vedat Aydın’ı anacağız.
Öyle çok ki anmalarımız…
Biat etmemek, insana öldükten sonra bile bir koruma sağlıyor.
Sizi düşman olarak görenler bile, “saygı” duymak zorunda kalıyorlar.
İçişleri Bakanı geçtiğimiz günlerde, şöyle bir açıklama yaptı; “…talimat verdim, yakaladığınızda lime- lime edin…”
İşte, devletin Kürt politikasının kısa özeti. Lime- lime etmek.
Orhan Doğan’da, Vedat Aydın’da hayattan duyguları, anıları, acıları devlet politikaları ile lime-lime edilen ama biat etmeyen onurlu insanlar…
Bu yüzden, Onlar hiç ölmeyecekler ve biz ölene kadar, onlara olan borcumuz nedeniyle mücadele edeceğiz.