Şex Said’in torunu Hasan Basri Fırat ile yaptığımız söyleşinin ikinci bölümünde adım adım isyanın hazırlıkları ve yenilginin nedenleri gözler önüne serilmektedir…
Hüseyin Kalkan
’Birinci Dünya Savaşı’nda yenilen Osmanlı devletinin bakiyesi olarak 20 devlet ortaya çıkar. Feodal parçalanmışlık ve yeni Türkiye yönetiminin çeşitli hileleri Kürtlerin de bir devlet veya yönetim olarak ortaya çıkmasını engeller. Ama bu durum geçicidir. Kürtler çeşitli zamanlarda ve yerlerde kendilerine ait bir yönetim kurmak için girişimde bulunurlar. Örgütlülük ve katılım bakımından bunların en önemlilerinden biri de Şex Said İsyanı’dır. Şex Said’in torunu Hasan Basri Fırat ile yaptığımız söyleşinin bu ikinci bölümünde adım adım isyanın hazırlıkları ve yenilginin nedenleri gözler önüne serilmektedir.
- Şex Said’in AZADİ ile ilişkisi ne zaman başladı?
Savaştan sonra artık Kemalistler ülkeyi yönetmeye başlar. Bu, Kürtler için soykırım ve ulusal imhası süreci demektir. Kürtler kendi içlerindeki çelişki ve feodal yapılarından dolayı bu önemli fırsatı kaçırır. Osmanlı bakiyesinden 20’ye yakın devlet oluşur, Kürtler hariç. İstanbul’daki Kürt aydın ve yurtseverleri ise bir kısmı hilafetin yanında durarak çözüm bulmaya çalışırken diğer bir kısmı da modern ve seküler bir tavır geliştirerek bağımsızlığı savundu. Bu ayrışma daha çok AZADİ’nin içinde kendini gösterdi. 1924 Beytüşşebap İsyanı büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Kadroların büyük bir kısmı deşifre olmuş. Kimileri yurt dışına kaçmış, kimileri de yakalanmıştır. En önemlisi Albay Cibranlı Halid Bey’in yakalanmasıdır. Halid Bey hem AZADİ’nin reisi hem de Şex Said Efendi’nin teyze oğlu hem de kayınbiraderidir. Doğal olarak irtibat halindeydiler. Bu sıralarda Şex Said Efendi gelişmeleri Hınıs’ın köyü Kolhisar’daki evinde takip etmektedir. Bitlis Mebusu Yusuf Ziya Bey Kolhisar’da kendisini ziyaret edip hareket için maddi [para] taleplerde bulunur. Kendisi, şu anda yeterli bir parasının olmadığını, oğlu Şex Ali Rıza’nın Halep’te olduğunu, paraları getirince yardımda bulunacağını söyler. Daha sonra Yusuf Ziya Bey de yakalanıp Bitlis Cezaevi’ne atılır. Bunun üzerine Şex Said, AZADİ’nin reisliğine getirilir.
- İsyan öncesi ne gibi hazırlıklar yapılır?
Şex Said Efendi de Bitlis’teki mahkemeye ifade vermeye çağrılır. Dönemin Hınıs Müftüsü Maksut Efendi, Şex Said’e bağlı ve onu çok seven birisidir. Devletin içinden aldığı bilgileri Şex Efendi’yle paylaşır, etrafının çok daraldığını, bir an önce buraları terk etmesini ister. Şex Said Efendi yakın çevresi ve aile efradıyla yaptığı istişareler sonunda halkın içine girip, beraber olmaya karar verir. 1925’in Şubat ayında kar- kışta Kolhisar’ı terk eder. Eşi ve
çocuklarının ‘Bizi bırakıp nereye gidiyorsun?’ sorusuna, Hz. Hüseyin’in direnişini örnek verir. “Ne ben Hz. Hüseyin, ne de sizler onun ailesi ve çocukları kadar kıymetli değilsiniz” diye yanıtlar. O anda elinde bulunan küçük bir çubuğu göstererek “Ben ve bu çubuğum kalsa da yine de direneceğim” der. O anda yanında komşu köyden bir Alevi genç vardır. Adı Çerkez olan genç “Ben de sizinle geleceğim” der. Tüm ısrarlara rağmen vazgeçmez. “Şex Said’in içinde yaşamadığı bir coğrafya ve dünyada ben de olmak istemem” der. Diyarbakır’da idam edilen Şex Said ve arkadaşları içinde bu Alevi genci de bulunmaktadır. Kafile Bingöl dağlarından Şuşar mıntıkasına geçer. İlk toplantılarını Kırıkan köyünde yaparlar. Şex Ali Rıza ise Halep üzerinden İstanbul’a geçerek, Kürdistani birtakım şahıslarla görüşmeler gerçekleştirir. Amasya Tamimi ve Sivas Kongresi’nde Kürtlere verilen tüm sözler rafa kaldırılır. Kürtler asli unsur olmaktan çıkarılır. Peş peşe çıkarılan bazı kanunlarla politik yasaklar ve kültür üzerinde asimilasyonlar uygulanır. Bunların en önemlilerinden biri de Efkaf Kanunu, tekke, zaviye, medreselerin kapatılıp eğitim ve öğretimin birleştirilmesidir. Böylece medreselerde okutulan Kürt dili ve edebiyatı yasaklanır. Bu, Kürt yurtsever ve münevverleri tarafından kabul edilmeyen gelişmelerden en önemlisidir. Şex Ali Rıza, Seyit Abdulkadir’le Fener’deki konağında bir hafta önemli görüşmeler yaparlar. Sonunda Şex Said’in önderliğinde Kürt ulusal mücadelesinin başlatılması kanaati oluşur. Seyit Abdulkadir, İstanbul’da etraflarındaki çemberin giderek daraldığını, kadrolarının önemli bir kısmının tutuklandığını anlatır ve şunları söyler: “İngiliz ve Ruslar, Mustafa Kemal ve arkadaşlarıyla anlaştı. Emperyalist amaçlarını bölgede gerçekleştirmek için harekete geçtiler. Bizimle var olan bütün ilişkilerini kopardılar. Kısacası kaybettik. Tarihin bize sunduğu bu önemli fırsatı halkımızın lehine çeviremedik. Hepimiz, her birimiz suçluyuz umarım tarih ve halkımız bizi affeder. Tek umudumuz pederiniz Şex Said kaldı. Hem ekonomik hem sosyal alanda bölgede önemli bir güçtür. Tek ve son şansımızdır. Her kesimden insanların katılıp desteklemesi lazım. Bizler de başta olmak üzere” der.
Şex Ali Rıza İstanbul’dan gemiyle Trabzon üzerinden Erzurum’a ulaşır. Kırıkan köyündeki toplantıya katılarak gelişmeleri Şex Efendi ve arkadaşlarıyla paylaşır. Var olan çelişkiler çözülür, hareketin liderliğine Şex Said Efendi getirilerek Reisul Xadimun unvanı verilir. O toplantıda Cıbıran, Hesenan, Zırıkan, Qerbaşiyan, Dımıliyan aşiretlerine mensup lider ve mensuplar vardır. Kafile, Kanireş [Karlıova] üzerinden Çolig’e [Bingöl] varır. Hem tarikat hem akrabalık bağları olan bölgenin şexleriyle Şeyh Said arasında yapılan görüşmeler sonunda onlar da harekete katılmayı kabul ederler. Bunlar Melekan şexleri, Çan şexleri, Şex Heydere Kerse, Mala Şeyhmus, Palu, Genç, Lice, Hani bölgesi mücadelenin merkezini teşkil ediyor. En çok katılım bu bölgeden olmuştur. Bu bölgenin önemli aşiretlerinden Zıkti, Mıstan, Botiyanlar da isyana katılır. Valerli Sadık Bey ile Eme Faro, Zaza Yado bu bölgenin kahramanlarıdır. Amaç Piran’a kadar gidip bölgeyi kontrol altında tutmak. Örgütlemeyi geliştirip Botan, Garzan mıntıkasına ulaşmaktır. Bunun için mektuplar yazarak elçiler aracılığı ile devlet yanlısı olan bazı ağa ve şexlere ulaşmaya çalışır.
*Dosyanın birinci bölümü için tıklayınız