Füsun Demirel ile tiyatroların son durumunu konuştuk: ‘Çürük bir sistemin içinde sanat üretmeye çabalıyoruz’
Hükümetin salgın döneminde destek vermediği kurumlar arasında olan bağımsız tiyatro sahnelerinin kurdukları Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi’nin açıkladığı 7 maddelik talep listesi halen cevap bulmuş değil. Sahnelerin 1 Temmuz’da açılabileceği açıklanmıştı. Tiyatrocular ise bunun pek mümkün olamayacağını düşünüyor. Kapalı kaldıkları günlerde biriken borçlar ve salgın riskinin halen devam ettiğini söyleyen tiyatro emekçileri taleplerinin karşılık bulması için 32 bini aşkın imzayı Kültür Bakanlığı’na iletmişti. Tiyatrocu Füsun Demirel ile son durumu konuştuk.
- Koronavirüs salgını sürecinin başlaması ile bağımsız tiyatroların içine bırakıldığı durumu kısaca anlatabilir misiniz?
4 aydır sanırım herkes ezberledi tiyatroların içinde bulunduğu vahim durumu. İlk yasaklanan ve son açılmasına izin verilen sektör olduk. Sağ olsunlar. Elbette bir anda tüm gösteriler iptal edildi. Sektördeki binlerce kişi bir anda işsiz kaldı. Kolay değil gerçekten, zaten kıt kanaat yaşayan bir topluluğuz genelinde. Birçoğu sanat sevdalısı gençlerin bir araya gelerek kendini sahnede ifade etmek istedikleri bir meslek tiyatro… Yani asla bir ticari kurum gibi görmemek gerekiyor. Tamamı emekçi… Ancak devlet hepimizi taşeron olarak görüyor. Hepimizin defteri var. Serbest meslek erbabı yani. Çürük bir sistemin içinde sanat üretmeye çabalıyoruz.
- Kültür Bakanlığı’yla görüşmeler oldu. Talepleriniz vardı? Nasıl bir sonuç ortaya çıktı?
Kültür Bakanlığı ile sektörün meslek örgütleri toplantılar yaptılar. Bakanlık oyunların dijital ortama aktarılması neticesinde tiyatrolara belirli bir destek sözü verdi. Şartı ise muhatap olduğu tiyatro, şirket olmalıydı. Karşısında kurumları görmek istedi. Var olan kurum tiyatroları ile maddi imkân yaratıp o sırada şirketleşebilenler başvuru yaptı. Pek çok tiyatro ise açıkta kaldı. Henüz destekler açıklanmadı. Açıklandığında destek alan tiyatrolar oyunlarını dijital ortama aktarmak için çekime girecek. Yine 1 Temmuz’da yeni oyunlarla başvuru yapma imkânı var. Bizim tek isteğimiz 1 Temmuz’da başlayacak olan serbestlikten yararlanabilmek için yerel yönetimlere bir genelge ile izin verilmesi. Açık hava tiyatro etkinliklerine izin genelgesi bu. Zaten yaz ölü sezondur daima. 2. dalga olmazsa ekim ayı sonu perde açarız. Ama salon koşulları bizim masraflarımızı karşılamaya yetecek mi belli değil. 200 kişilik salona 100 kişi aldığımızda bu yetersiz gelecektir. Biz de Tiyatro Kooperatifi’nin bir üyesiyiz, Tiyatro 11 olarak. Yeni bir kampanya başlatıldı. “Biz de yerin ayrı” bu kampanyada seyircilerimiz gelecekteki bir gösteriye şimdiden bilet alarak aslında hem erken rezervasyon yapmış oluyor hem den tiyatroyu pandemi sürecinde üretim dışındayken desteklemiş oluyor.
- Son süreçte 427 tiyatronun içinde bulunduğu Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi kuruldu. Taleplerinizin kabul edilmesi için başlattığınız kampanyada 32 bini aşkın imza topladınız. Yayınlanan genelgede tiyatroların 1 Temmuz’da açılabileceği belirtiliyor. Perdelerinizi açabilecek misiniz bu tarihte?
Genç meslektaşlarımın Tiyatromuz Yaşasın imza kampanyasındaki çabalarını izledim. Hepsinin emeklerine sağlık. Çok çabaladılar. İmzalar da gerçek muhataplarına ulaştığında daha anlamlı olacaktır. 1 Temmuz’da bizden daha hızlı ve organize olan müzik sektörü başlayacak. Konser hazırlıkları var. Kültür Bakanlığı açıklamasına göre kendi bünyesindeki oyunlarla turneler planlıyor. Devlet Opera ve Bale için gösteri hazırlıkları var. Biz bağımsız tiyatrolar ise kendin başımıza ‘ne yapabiliriz’in derdine düştük. Perde açabilecek miyiz? Özellikle CHP’li belediyelerin hızla bizlere el vermesi düşünülürken henüz hiçbir olumlu netice alamadık. Belediyelerin oyun alması ve açık alanlarda gösteri organize etmesi en mantıklısı. İBB’den bir atılım bekliyoruz. Keza Ankara, İzmir ve Adana gibi büyük şehirlerden destek bekliyoruz umutla.
- Cumhurbaşkanlığı’nın 30 milyon lira harcayarak yaptırdığı iddia edilen konser kayıtlarıyla ilgili basında yer alan haberleri görmüşsünüzdür. Neler hissettiniz?
Şaşırmadım. Bize değil ama bu ülkede açlık sınırının altında yaşayan bireyler ve ailelere karşı biraz acıtan bir durumdu.
- Tek başınıza bırakıldığınızı düşünüyor musunuz?
Biz hep tek başımızayız… Hep kendi göbeğimizi kendimiz keseriz.
Umutlu musunuz?
Doğduğumdan beri darbeler ve savaşlara tanık oldum hep. Umudumu her zaman korudum. Umut hep var.