PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatları, 2019 periyodik ziyaretleri arasına Türkiye’yi almayan CPT’ye İmralı’daki hak ihlallerine ilişkin rapor gönderdi. Raporda, CPT’ye ‘İmralı’yı ziyaret etme’ çağrısı yapıldı
P KK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatları,İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi ve müvekkilleri Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’la ilgili gelişmelere dair rapor hazırladı. Reddedilen avukat ve aile görüşme başvurularının da yer aldığı rapor, Avrupa İşkenceyiİzleme ve Önleme Komitesi’ne (CPT) sunuldu. 1 Ocak22 Haziran 2018 tarihleri arasını kapsayan raporda, bu süre zarfında 48 kez avukat, 24 kez de aile görüşme başvurusunun Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından reddedildiğine dikkat çekildi. Avukatlar raporda Bursa 1.İnfaz Hakimliği’nin son olarak Mart 2018’de aldığı ve müvekkillerinin ziyaretçi görüşmelerine yasak getiren, iletişim haklarını kısıtlayan karara da dikkat çekti ve kararın kabul edilemez olduğunu vurguladı. MA’dan Yasin Kobulan’ın haberine göre raporda bu karara yapılan itiraz sonrası mahkemenin kararını yasak süresini 6 ayla sınırlandırarak değiştirdiği kaydedildi. CPT’ye Avrupa Konseyi’nin (AK) Türkiye’ye izleme sürecine aldığını hatırlatan avukatlar, raporda İmralı’yla ilgili alınan kararların uluslararası sözleşmeler ve Anayasa’ya aykırı olmasının yanı sıra “OHAL hukukuna” bile uymadığı vurgulandı. Avukatlara iletişim ve görüş yasağına ilişkin alınan kararla ilgili şu ifadeleri kullandı: “Kanun yapma süreci Anayasa’da ve İçtüzükte açıkça bellidir. KHK’lerin yasalaşması hukuken mümkün değildir. KHK’ler Anayasa’ya göre, süre ve konu ile sınırlı olup OHAL’in kalkması ile ortadan kalkacak düzenlemelerdir. Torba yasa ile yasalaştırılmaları, Anayasa tarafından yasa yapmakla yetkili kılınan Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevinin baypass edilmesidir. Zira kanun yapma prosedürüne göre yapılmamıştır. KHK onaylanarak kanunlaştırılamaz. KHK onayının kanun olarak değerlendirilmesinin nedeni, OHAL’den sonra da değişikliklerin kalıcı olmasını sağlama amacına dayanmaktadır.”
‘Mutlak tecrit var’
Raporda,İmralı Cezaevi’nde görüş ve haberleşmenin yıllardır hiçbir şekilde olması gerektiği gibi gerçekleşmediği ve bunun “mutlak tecrit koşulları” anlamına geldiği vurgulanarak, “Hukukun öngörülebilir olması ve hukuki güvenlik açısından anayasal bir kural burada ihlal edilmiştir” denildi.
‘CPT’in tavrı düşündürücü’
CPT’in daha önce İmralı cezaevine yaptığı ziyaretleri hatırlatan avukatlar 2019 yılı içinde komitenin bu ziyareti gündeme almamasını “düşündürücü” olarak nitelendirdi. Raporda, “Daha önceki ziyaretlerde birçok gelişmeye dair taleplerimize rağmen İmralı Hapishanesi ziyaret edilmemiştir. İmralı Hapishanesi’nde devamlı gelişen işkence yasağına aykırı uygulamalara rağmen de facto ziyareti geliştirilmediği gibi periyodik ziyaretler arasına da konulmamış olması düşündürücüdür” ifadeleri yer aldı.
‘21 aydır tek bir haber yok’
2011 yılından bu yana idari, 2016 yılından bu yana da yargı eliyle verilen kararlar sebebiyle,İmralı Cezaevi’nde tutulan müvekkillerinin dış dünyayla olan tüm bağlarının koparıldığı, insansız, toplumdan ari bir alana sıkıştırıldığı, modern çağda görülmemiş insanlık dışı bir uygulamayla karşı karşıya bırakıldıkları belirtilen raporda, Öcalan ve diğer tutukluların sağlık ve fiziksel durumları hakkında hiçbir bilgiye sahip olunmadığı vurgulandı. Raporda, İmralı F Tipi Cezaevi’nden ve müvekkillerinden 21 ayı bulan kesintisiz haber alamama halinin devam ettiği, her türlü iletişim kanalı ile görüşme ve haberleşme yasağının sistematik bir şekilde sürdüğü kaydedildi. Raporun sonuç bölümünde ise CPT’ye sorumluluğunu yerine getirme çağrısı yapıldı. Sonuç bölümünde şu ifadeler yer aldı: “Komite’niz ve Avrupa Konseyi başta olmak üzere sorumlulukların gereğinin yerine getirilmesi, yaşanan kaotik süreçten çıkışın en önemli araçlarından biri olacağı bilinmelidir. Bu amaç ve nedenlerle; İmralı Hapishanesi ve başvurucuların bir an önce ziyaret edilmelerini, raporlarda yıllardır yer alan tavsiyelerin yerine getirilmesini reddedip tavsiyeler ışığında durumun iyileşmesini sağlamayan üye devlet için Sözleşme’nin 10/2. Paragrafının uygulanmasını ivedilikle talep ederiz.”
İSTANBUL