Vahakn N. Dadrian’ın Toplu Makaleleri’nin 4. kitabının tam da inkarcılığın yeniden pazarlandığı şu corona günlerinde, “Ermeni Soykırımı’nın İnkarında Anahtar Unsurlar” başlığı ile çıkması çok anlamlı oldu. Bu derlemedeki makaleler soykırım inkarının safhalarını ve resmi ideolojinin Ermeni Soykırımı’nı inkar etme konusunda başvurduğu taktikleri, farklı dönemlerde uğradığı önemli değişiklikleri ve bunların özelliklerini ele alıyor.
Kitabın önsözünü soykırım araştırmacısı, tabu kırıcı Taner Akçam şöyle sonlandırıyor:
“Ana iddiam şudur ki, kendimiz için yarattığımız ve ama gerçeklikle çok alakası olmayan, bir hayaller ve halüsinasyonlar dünyası olan “iletişimsel gerçeklik”ten kurtulmadıkça ülkemizin huzura ve rahata kavuşması mümkün değildir. Yazımı büyük bir karamsarlıkla bitirmek istemezdim. 2000’li yıllardan bu yana atılmış adımların başarıları üzerinden de bir şeyler söyleyebilirdim. Ama 2000’li yıllardan sonra yaşananlar ve katedilen mesafe 1915’i, o da sadece son derece sınırlı bir kesimin ara sıra aklına getirdiği bir sorun mertebesine belki çıkarttı, o kadar… Hani Cuma vaazlarında veya Pazar günleri kilise ayininde ara sıra hatırlatılan şeyler gibi… Oysa yapılması gereken, sadece 1915 ve Ermeni Soykırımı’nı değil, tüm diğer Hristiyan topluluklara ve Yahudilere yapılanları açıkça tartışan ve onların yok edilmesini kendi varlığını konuşmanın, günlük yaşamımızın normal bir parçası olarak ele alan bir konuşma tarzı bir kültür dünyası yaratabilmektir. Bunu başarmaya daha uzunca bir yolumuz var.”
M. A. Mamigonian’ın inkarcılığın Soğuk Savaş günlerinde başlayan, ABD üniversitelerindeki ayağını irdeleyen makalesinin de sonsöz olarak derlemede yer alması, olgunun bir başka önemli boyutunun da görülmesine olanak sağlıyor. Gomidas Enstitüsü’nün “Mavi Kitap” edisyonunu TBMM’ne sokturmama “zaferini” sağlayan emekli elçi Şükrü Elekdağ’ın bundaki rolünü okumak da mümkün oluyor. Şükrü Elekdağ, Mavi Kitap’ın Türkiye basımının önsözünde kendine “hakaret edildiği” iddiası ile, Taner Akçam ve yayıncı Muzaffer Erdoğdu’yu mahkum ettirme zaferini de kazanmıştı.
Hakaret iddiası ile eleştirileri manevi tazminata mahkum ettirme modasını 28 Şubat günlerinde generallerimiz başlatmıştı. Hatta bu nedenle Dilipak’ın evine el koydurup sattırmışlardı.
Daha sonra bu yöntem şimdiki rejim tarafından devralındı, dünya tazminat davaları rekorları kırıldı!
Genç araştırmacı gazeteci Lilit Gasparyan da, sonsöz bölümünde şöyle diyor: “Türkiye’deki resmi inkarcılık, her ne kadar da coğrafik, tarihsel ya da toplumsal açıdan değişikliklere uğramış olsa da, yüz yıldır aktif ya da pasif bir şekilde varlığını sürdürmeye hep devam etti. Türkiye’de mevcut inkarcı politika iki kelimeyle şöyle özetlenebilir: ‘Değişemeyen Değişim!’. Farklı dönemlerden dördünün altını şöyle çizebiliriz: 1920’ler -“Böyle bir şey asla olmadı!”; 1960’lar -“Biz kimseyi katletmedik!”; 1970’ler ve 80’ler – “İhanete uğradık!”; 2000’ler – “Savaş Koşulları”, “Adil Hafıza”, “Ortak Acı!
Vahakn. N. Dadrian, hayatının büyük bölümünü Ermeni Soykırımı gerçekliğini Türk kaynakları üzerinden kanıtlamaya adadı. 1990 yılında, Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın isteği üzerine, Levon Maraşlıyan (*) ile birlikte Türk Tarih Kurumu kongresine davet olunan ilk Ermeni akademisyenler oldular. Buna rağmen, 1994 yılında Demirel/Çiller döneminde Yale Üniversitesi tarafından yayınlanan “Ulusal ve Uluslararası Hukuk Sorunu Olarak Jenosit” (**) adlı kitabının Türkçe çevirisi yasaklanabildi. Ancak yargılama 1997 yılında beraat ile sonuçlandı ve Türkiye’de Ermeni Soykırımı’na ilişkin kitapların yayınlanabilmesinin önü açıldı.
Daha önce yayınlanan Dadrian’ın makale derlemeleri: Ermeni Soykırımında Kurumsal Roller – Toplu Makaleler I, Belge Yay. 2004 ; Türk Kaynaklarında Ermeni Soykırımı – Toplu Makaleler II, Belge Yay. 2005 ; İttifak Devletleri Kaynaklarında Ermeni Soykırımı – Toplu Makaleler III, Belge Yay. 2007.
(**) Levon Maraşlıyan’ın tebliği kitap olarak da yayınlandı: Tebliğin ayrı kitap olarak basımı da yapıldı : Levon Maraşlıyan, Ermeni Sorunu ve Türk-Amerikan İlişkileri, 1919-1923, Türkçesi Şen Süer Kaya, Belge Yayınları 2000.
(***)Vahak N. Dadrian, Ulusal ve Uluslararası Hukuk Sorunu Olarak Jenosid, Türkçesi: Yavuz Alogan, Belge Yayınları, 1994.