HDP Sözcüsü Ebru Günay, Kürt sonunda çatışma ve savaş politikalarının çözüm olmayacağını vurguladı. Günay, DTK’ye yönelik operasyonlara da ‘kriminalize ediliyor’ sözleri ile tepki gösterdi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, parti genel merkezinde düzenlediği basın açıklamasında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Günay, Demokratik Toplum Kongresi’ne yapılan polis baskınına, ‘Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü’, baro başkanlarının yürüyüşüne, Kürt illerinde koronavirüs testlerinin yapılmamasına ve Kobanê’nin Helince köyünde 3 Kürt kadın siyasetçinin ölümüne ilişkin konuştu.
‘Siyasi soykırım operasyonundan vazgeçilmesi çağrısını yapıyoruz’
Demokratik Toplum Kongresi’ne (DTK) yapılan polis baskını ve gözaltı operasyonlarına ilişkin konuşan Günay, iktidarın Kürt düşmanlığı politikası yürüttüğünü yineledi. Günay, “Partimizin içinde olduğu bölgenin renkliliğini yansıtan bir kongredir DTK. Bölgenin birliğinin, bir arada çalışmanın nefesi oldu. Çözüm sürecinde DTK, Meclis tarafından resmi olarak tanınan, görüşleri dinlenen ve irade olarak kabul edilen bir yapıydı. Ama son birkaç yıldır AKP’nin Kürt düşmanlığının sonucu olarak kriminalize edilen, sürekli baskıya, zora maruz kalan bir alana dönüştürüldü” dedi. Günay, “Bu sabah yapılan operasyondaki suç unsurlarını söylüyorum: DTK tabelası, birçok yayınevinden basılmış bandrollü kitaplar. İktidarın Kürt düşmanlığında, suç unsuru yaratmada sınır tanımadığını tekrar görmüş olduk. Gözaltıları kınadığımızı, bu siyasi soykırım operasyonundan vazgeçilmesi çağrısını yapıyoruz” diye konuştu.
Günay’ın konuşmasının satır başları şöyle:
“Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü”nün toplumun tüm kesimlerinde heyecan yarattı. Her geçen gün daha da despotlaşan AKP iktidarının zulüm siyasetine karşı sokaklara taştık, umudu alanlara taşıdık hep beraber. HDP kurulduğu günden bu yana yürüyüş halindedir. Türkiye’yi demokratikleştirmek için yola çıkmıştık. Darbe dinamikleri içine hapsolmuş bir Türkiye’yi AKP’nin darbeci zihniyetinden kurtarmak için başlattığımız yürüyüşte AKP’nin yaratmaya çalıştığı despotik parti devletinin tüm çirkin yüzünü hep birlikte gördük, tanıklık ettik”
Baroların yürüyüşü
“Sırtını padişaha, Saray’a yaslayanların içine düştüğü hazin durumdan ise herkes için ders olmalı, herkes bundan ders çıkarmalı. Baro başkanlarının talebi hepimizin talebidir. Bağımsız ve tarafsız bir yargı hepimizin Türkiye’nin en temel ihtiyacı haline gelmiştir. İstiyor ki yargının her aşaması kendi kontrolünde olsun, hiçbir yerden en ufak bir itiraz gelmesin. Baroların yürüyüşü işte tam da bu adıma karşı çıkış ve buna karşı başlatılan bir karşı koyuştu. Bunun karşısında suskun kalmak karanlığa davetiye çıkarmak, despotluğa davetiye çıkarmaktır.”
Kürt sorunu
“Çatışma ve savaş politikalarının çözüm olmayacak. Sorunlar diyalog ve müzakere ile olabilir. Türkiye’de; Kürtlerin kimlik, anadil ve kültürlerini yaşayamama sorunu var, özgürlük sorunu var, demokrasi sorunu var, ekonomik sorun var, adalet sorunu var. Tüm bu sorunların anahtarı, Kürt sorununun çözümü. Bu ülkede Kürt sorunu, anayasal haklar ile güvence altına alınacak şekilde çözüme kavuşturulmadığı müddetçe, diğer sorunların hiçbiri çözüme kavuşamayacaktır. Türkiye’de hepimizin bildiği bir demokratikleşme sorunu var. Demokratikleşmenin önündeki en büyük engel de elbette Kürtlere yönelik uygulanan inkârcı, ayrımcı ve şiddete dayalı devlet politikalarıdır.”
3 kadın siyasetçinin ölümü
“9 Ocak 2013’te Paris’te 3 Kürt kadın siyasetçiyi katledenler ve Kürt sorununu çözümsüzlük girdabına sürükleyenler şimdi de Kobanê’nin Helince köyünde 3 Kürt kadın siyasetçiyi SİHA’larla katletti. Dün akşam da Süleymaniye kentine bağlı Şarbejêr’de halkın mesire alanını bombaladılar. Görüntüleri izleyen herkes gördü ki babalarıyla eğlenen çocukların şen gülüşmeleri bir anda bombalarla nasıl yok edildi. Kürt halkına yönelik bu saldırgan tutumdan vazgeçin. En demokratik hakları için mücadele yürüten Kürt halkını hedef alanlar, bu hak için mücadele eden Kürt kadınlarını da daha fazla hedef alıyor ve tüm kadınlara, kadın mücadelesine mesaj veriyor.”
Kayyum atamaları
“Bugün iktidarda olanlara şunu söylüyoruz: Bugün durmadan HDP’yi suçlayacağınıza, ‘İktidarınız Kürtlere neleri reva görüyor?’ diye sorma cesaretinde bulun ve bu soruyu kendinize sorun. Bunun hesabını bağımsız yargıya bir an önce verin. İktidarın kendisi için keyfi bir uygulama haline getirdiği kayyum uygulaması devam ediyor. Sarıcan belde belediyemizde aynı uygulamayı devam ettirdiler. Sarıcan Belediye Eşbaşkanlarımız Bekir Polat ve Canan Tağtekin evlerine baskın yapılarak gözaltına alındı ve mahkeme kararı beklenmeden Sarıcan Belediyesine kayyum atandı. Kayyım, iktidarın Kürt düşmanı politikalarının tezahürüdür, bir kez daha yineliyoruz.”
‘Tüm imkanlarımızla, tüm koşullarıyla beraber Cizre halkının yanında’
“Kovid-19 virüsü Türkiye’de can almaya devam ediyor. Tedbirler gevşetildiği için artık Sağlık Bakanlığı talimatı ile, bölgede özellikle Kürt illerinde hastaneye korona şüphesi ile giden kişilere bulgu gösterdiği halde test yapmak yerine önce tomografi ve kan tahlili gibi tanı ve tedavi ile çok da ilgisi olmayan yöntemlerle test yapılmamaya çalışıyor. Şırnak’ın Cizre ilçesinde ise çok daha özel bir durumla karşı karşıyayız. Şu an birçok mahalle ve sokak, bina korona virüsü vakalarındaki artış sonrası karantina altına alınmış durumda. Hastaneler yetersiz. Vaka sayısının ‘normalleşme’ sonrası her geçen gün artması üzerine esnaf kendi inisiyatifiyle kepenk kapatarak, ‘evde kal’ çağrısında bulundu. Bizler de iktidarın bu duyarsızlığı karşısında Cizre halkına kendi tedbirlerini alması konusunda çağrımızı yineliyoruz. Partimiz tüm imkanlarıyla, tüm koşullarıyla beraber Cizre halkının yanındadır.”
ANKARA