Erdal Avcı
Adil ve hakkaniyetli olmak insanın önemli erdemlerindendir. İnsanın vicdan terazisi bozulmuşsa; ne ahlakı kalmıştır, ne de izanı. Günlük yaşamın akışında etrafa dikkatli bakarsanız, toplum içinde bireyin yaşadığı çöküşün büyüklüğünü görürsünüz. Kapitalist modernist sistemde kent karmaşası, yaşam hengamesi, tekleşme, bitmeyen yarış ve koşturma içinde eriyip giden insanlığımız can çekişmektedir.
Derin sosyolojik analizler, politik belirlemelere gerek olmaksızın; günlük yaşamdan çarpıcı birkaç örnek bile durumun vahametini anlatmaya yetiyor. Örneğin, yurttaş metroya binerken inenlere müsaade etmeden itişe kakışa vagona biniyor, aynı yurttaş birkaç durak sonra inerken itişe kakışa vagona binmeye çalışan başka yurttaşa hakaretler ediyor ve hatta kavga ediyor. Bir başka örnek; köpeğini gezdiren “hayvansever” bir yuttaş, sokak köpeği olan başka hayvana, kendinin hayvanı olarak gördüğü köpeğe yaklaşmasın diye tekme atıyor. Parkta salıncak sırası beklerken sabırsızlık yapan ebeveyn, kendi çocuğunu sallarken zamanı unutuyor. Otobüste ayakta iken yaşlıya yer verilmemesinin saysızlığından dem vuran yurttaş, oturduğunda ise yer vermemek için uyuma numarası yapıyor. Çevreci, doğasever, ekolojisttir, Kaz Dağları’na duyarlıdır ama Cudi Dağı’ndaki doğa yağması ve imhasına sessiz kalır. Kendi camisi, inancına saygısızlık yapıldığında hassas ve saldırgan, başka inanç ve ibadethaneye saldırıldığında sağır sultan. Lüks bir araçla seyahat eden, gayet modern görünen yurttaş; aracın camından çöpleri sokağa atıveriyor, uyardığınızda ise alabildiğine kabalaşıyor.
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Bireyin tutarlı, hakkaniyet ve vicdan sahibi olması toplum yaşamının düzenli olmasına, sürdürülür ve düzeye kavuşmasına zemin sunar. Yaşanılır bir çevre, kent, topluluk için; bireysel ahlakta, günlük yaşamda tutarlılık olmazsa olmazdır.
Yaşam, siyaset, politika ve her türlü mücadelede ilke en temel duruştur. Evrensel ölçüler tarihin, toplumun biriktirdiği değerler vicdan ve ahlaktan kopmuş kişi ve politikalar çürütür, yozlaştırır.
Siyasette ilkesizlik örnekleri bir hayli fazladır. Örneğin, Almanya’da ‘asimilasyon insanlık suçudur, herkes anadiliyle eğitim hakkına sahiptir’ diyen Erdoğan, Türkiye’de Kürtler ve diğer azınlık dillerine ve halklarına inkarcıdır. Amerika’daki polis katliamını kınar, ırkçılığı eleştirir, ırkçılığa karşı protesto gösterileri yapanlara karşı kullanılan devlet şiddetini kınar, kaygılarını iletir;Türkiye’deki polis, bekçi şiddetini savunur, eleştirenleri yargıyla tehdit eder.
Kılıçdaroğlu, CHP’li milletvekilleri tutuklanınca Ankara’dan İstanbul’a yürümeyi kendine hak görür, aynı hassasiyet ve nedenle yürüme eylemi yapan HDP’yi eleştirir, eylemini görmezden gelir. Aynı Kılıçdaroğlu dokunulmazlığın (Anayasaya aykırı ama…) kaldırılmasına evet der, Demirtaş ve Yüksekdağ’ın neden tutuklu olduğunu hükümete sorar.
Meral Akşener, İYİ Parti HDP büyük kongresine başkan yardımcısı düzeyinde katılım yapar; HDP ile hiçbir şekilde yan yana gelmeyeceğinin ajitasyonunu yapar. Aynı İYİ Parti AKP-MHP’ye karşı adaylar çıkarır, cepheden saldırı yaparken; Iğdır’da HDP adayı kazanmasın diye Cumhur İttifakı’nın adayını destekler. Yurtta sulh, cihanda sulh diyenler memleketin barışı için kılını kıpırdatmaz. İktidarda başbakanlık yaparken işkence, tutuklu gazeteci, yolsuzluk, talan, medyaya baskı yok diyen Davutoğlu; bugün tersini söylemekte kalmıyor, konuşursam yer yerinden oynar diyor. Kişi vekil seçiliyor, merkeziyetçiliği eleştiriyor ve partisinden istifa ediyor; kendi seçim bölgesi ve seçim çalışmaları yaptığı arkadaşları Corona’dan vefat etmiş, bırak başsağlığı dilemeyi yaşamlarını kaybettiklerinden haberi olmuyor. Hayati derecede diplomatik görüşmeler yapan, çözüm arayışlarında rol alan bir siyasetçi veya aktivist; bir süre sonra ne sır taşıyor, ne de etik ve ahlaki diplomatik kurallara riayet ediyor hırsı, egosu, keyfi istediği gibi konuşuyor; kendini gündemleştirme arzusuna siyaset ilkesini kurban ediyor.
Velhasılı kelam günlük yaşam ve siyasette tutarlı, ilkeli olmak yaşamsal değerdedir. Düşmanlığınız bile ilkeli olmalı. İlkesizliği ilke edinen siyasetçi ve siyasete karşı; ilkeli ve tutarlı siyaset, duruş tek çözümdür.
Siyaseti toplumun adil, eşit, refah içinde yaşaması için yapmak gerekir. Siyasetin, siyasetçinin toplum ilişkisi rant ve iktidar odaklı olduğunda gerçekler çarpıtılıyor, hakikat katlediliyor. Siyaset toplumun demokrasi kültürünü geliştirmek, haksızlık ve eşitsizliğe karşı mücadele etmesini sağlarken ilkeli ve tutarlı olmayı temel karakteri görmelidir.
Demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigma demokratik siyaset tarzı ve ahlaki-etik ilkelerle demokratik ve özgür toplumun kendini var etmesinin biricik yolu olmaktadır… iktidar ve ranta dayalı ikiyüzlü siyasete karşı demokratik siyasette ısrar etmek, insan olmakta, insan kalmakta ısrar etmektir! Demokratik siyaset çözüm odaklı iken, iktidarcı siyaset sorun yaratıp, sorunlardan beslenme, nemalanma siyasetidir. Çözüm derdi olmayanların ahlakı ve ilkesi de olmaz!