Libya’da yaşamını yitiren ve açık kaynaklara düşen MİT görevlileri ile ilgili yapılan haberler nedeniyle tutuklanan gazetecilerin davası 24 Haziran’da. Gazeteciler ve meslek örgütleri, gazeteciliğin suç olmadığına dikkat çekerek tutuklu gazetecilerin bir an önce serbest bırakılması gerektiğini söyledi
Yadigar Aygün
Libya’da yaşamını yitiren ve açık kaynaklarda yer alan MİT görevlileri ile ilgili haberler nedeniyle gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik ve gazetemizin Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser, Odatv Sorumlu Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Odatv muhabiri Hülya Kılınç, Yeniçağ Gazetesi yazarı Murat Ağırel, Erk Acarer ve bir kişinin daha yargılandığı dava İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 24 Haziran’da saat 10:30’da görülecek. Soruşturma kapsamında gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik, gazetemizin Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser, Odatv Sorumlu Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Odatv muhabiri Hülya Kılınç, Yeniçağ Gazetesi yazarı Murat Ağırel tutuklanmıştı. Yurt dışında bulunan BirGün Gazetesi yazarı Erk Acarer hakkında yakalama kararı çıkartıldı. CHP Akhisar Belediyesi Basın Birimi görevlisi E.E. ise tutuksuz yargılanıyor. Tutuklanan gazetecilerin, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 329/1. maddesi ve Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun 27. maddesi gereğince 8 ila 17 yıl arasında hapsi isteniyor. Gazetemize konuşan davanın avukatları, gazetecilik meslek örgütleri ve gazeteciler tüm kamuoyunu 24 Haziran’da (bugün) Çağlayan Adliyesi’nde yargılanacak olan gazetecilerin yanında olmaya ve gazeteciliği savunmaya çağırdı.
Hukuka aykırı bir tutuklama
Gazetemiz yayın yönetmeni ve yazı işleri müdürümüzün avukatı Özcan Kılıç, müvekkillerinin haksız yere ve hukuka aykırı bir şekilde tutuklandığını belirtti. Kılıç, tutuklu gazetecilerin tecrit koşullarında pek çok hak ihlali ile karşı karşıya kaldığını söyledi. Basına gözdağı verilmek için, toplumu baskı altına almak için gazetecilerin tutuklandığının altını çizen avukat Kılıç, “100 günü aşkındır Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik ve Yeni Yaşam Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser, tecrit koşullarında tutuklu bulunuyor. Birbiriyle aynı iş yerinde çalışan, aynı dosyadan yargılanan iki müvekkilim birbirlerini dahi göremedi. Avukatlarıyla bile kısıtlı olarak görüştürebildiler. Belge ve evraklarını dahi zar zor ulaştırabildik. Koronavirüs salgını süreci bahane edildi. Bir gazeteci için en önemli olan şey dışarıdan haber, gazete bilgi alabilmektir. O haklarını bile kullanamadılar. Haksız yere ve hukuksuzca tutuklandılar. Cezaevinde bir tutukluluk daha yaşadılar. Gazetemizde yayınlanan haber rutin haber. Bu haberde rutin haber ve açık kaynaklar, haber siteleri kaynak gösterilerek verildi. Haber yayınlandıktan 10 gün sonra OdaTv’deki haber gerekçe gösterilerek 10 gün önce yayınlanan iki haberi gerekçe yapıp tutukladılar. 10 gün boyunca pek çok haber kuruluşunda, gazetede yayınlandı. Olayın bir çeşit düzmece olduğu net. Zaten vefat etmiş bir kişinin ifşa edilmesi veya kişilik haklarının zarar görmesi söz konusu olamaz. İktidar ve ortaklarının Libya’da, Ortadoğu’da hayata geçirmek istediği bir proje var. Bu projenin hiçbir şekilde sekteye uğramasını istemiyorlar. Bu konuyla ilgili bir haber, bir paylaşım yaptığınız anda tepenize biniyor. AKP, her şey güzel, her şey mükemmel, her şey yolunda gibi göstermek istiyor. Bazı gazeteler kral çıplak dediği anda suç haline getiriliyor. Yaptığımız haberler, MİT yasasının 27. maddesi kapsamında bir suç oluşmuş değil. Devletin gizli kalmış belgelerini açıklamak deniliyor ama biz bir belge yayınlamadık. Açık haber kaynaklarından alarak yapılan bir haberdi. Objektif bir şekilde haber yapıldı. Ayrıca ölenlerin MİT üyesi olduğuna dair de haberde herhangi bir ibare yok. Aksine asker kişiler deniyor. Özel herhangi bir kasıt yok. Karşı tarafın da açıklamasına yer verildi. İlkte arkadaşlarımız serbest bırakılmıştı. Sonra tutuklandılar. Libya meselesinde üzeri kapatılmak istenen birtakım olaylar ve olgular var. İktidarla Odatv’nin arasında bir çekişme var. Bütün basına da gözdağı vermek istedi. Tamamen hukuka aykırı bir şekilde müvekkillerimiz tutuklandı. Arkadaşlarımız tahliye edilmezlerse hükümetin artık basın üzerinde tamamen mahkemeleri de kullanarak basını ve farklı sesleri susturma çabası kabul görecek. Tahliye edilmemeleri halinde bu karar hukuktan çok siyasi bir karar olacak. Bir kez daha devletin gazetecilere baskısını göreceğiz. Yargının ne kadar tarafsız olmadığını göreceğiz. Tutuklu gazeteciler serbest bırakılmalıdır. Bir an önce bu haksız ve hukuksuzluğa son vermeliler. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Tüm hukuki haklarımızı kullanacağız” dedi.
Haberler sahici gazetecilik
Gazeteci Nazım Alpman, AKP’nin gazeteciler ve toplum üzerindeki baskıyı arttırdığının altını çizdi. Türkiye’de basın özgürlüğünün giderek kötüye gittiğini vurguladı. Alpman, “Uzun süre iktidarda kalıp yıpranan siyasi partiler, iktidarda kalmak için toplumdaki ve gazeteciler üzerindeki baskıyı artırdılar. AKP’nin ülkeyi siyasi olarak ve ekonomik olarak yönetemediği ortada. Tutuklu meslektaşlarımızın yaptığı haber sahici gazeteciliktir. Güçlü bir basının olmaması AKP’yi rahatlatmıyor. Tam tersine daha büyük hatalar yapmalarına neden oluyor. Basın özgürlüğü bir iktidarın teknesindeki dümen gibidir. Eğer o dümeni çıkarırsan kırık tekneye döner ve teknenin ne tarafa gittiği belli olmaz. Zaten şu anda AKP iktidarının ne tarafa gittiği tam olarak bilinmiyor. Sürekli yön değiştiriyor” diye konuştu.
Gazeteciliğin suç olmadığını öğreteceğiz
Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Gökhan Durmuş, AKP’nin Libya ve Ortadoğu üzerindeki politikalarının toplum tarafından sorgulandığını ve bunun sonucunda basının hedef haline getirildiğine dikkat çekti. 24 Haziran’da görülecek olan davanın takipçisi olacaklarını söyleyen Durmuş, tüm gazetecileri ve topluma çağrıda bulundu. Durmuş, “Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ferhat Çelik, Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser, Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Haber Müdürü Barış Terkoğlu, muhabir Hülya Kılınç ve Yeniçağ yazarı Murat Ağırel 24 Temmuz’da hakim karşısına çıkarak bir kez daha haberi, gazeteciliği savunacaklar. AKP iktidarı için önemli olan haberin etkisi. MİT mensubunun Libya’da öldürülmesinin ardından Türkiye’de ‘Ne işi vardı orada?’ soruları sorulmaya başlandı. Bu tartışmaların başlaması gazetecileri hedef haline getirdi. Gazeteci tam da yapması gereken işi yapmışken, siyasi çekişmeler nedeniyle tutuklandılar. Türkiye’de konuşulması, haber yapılması istenmeyen belli başlı konular var. Bu konularda yapılan habere iktidar tarafından sert tepki veriliyor. 6 meslektaşımızın tutuklanmasına neden olan bu haberde kamu çıkarı olduğu herkesin malumu. Zaten bu haberlerden önce Meclis kürsüsünden dile getirilmiş, cenaze töreni sosyal medyada paylaşılmış bir konu. Ayrıca bu haberde bir kamu yararı da söz konusu. Normal koşullarda suç sayılmayacak hatta haber üzerine dış politikanın değerlendirileceğini bir konu. Maalesef Türkiye’de işler böyle işlemiyor. 10 yılı aşkın zamandır Türkiye adliyelerinde gazeteciler haberlerini savunmak zorunda bırakılıyor. Basın Özgürlüğü sıralamasında Türkiye bu yüzden sürekli aşağı sıralara doğru geriliyor. 24 Temmuz günü Türkiye Gazeteciler Sendikası üyeleri de adliyede olacak ve meslektaşlarını yalnız bırakmayacak. Dayanışma ile ülkeyi yönetenlere gazeteciliğin suç olmadığını öğreteceğiz” dedi.
‘Meslektaşlarımızın yanındayız’
Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, gazetecilerin haksız yere tutuklandığına dikkat çekti. Gazeteciliğin bir suç olmadığının altını çizen Polat, AKP’nin gerçekleri toplumdan gizlemek için gazetecileri tutukladığını söyledi. Polat, “Meslektaşlarımızın tutuklandığı bu haberle ilgili olarak 2000-2005 yılı arasında MİT Müsteşarı Yardımcılığı görevinde bulunmuş olan Cevat Öneş, gazeteci Saygı Öztürk’e yapmış olduğu açıklamada ve Saygı Öztürk’ün 11 Mart 2020 tarihinde köşesinde yer verdiği açıklamada bu olayda MİT Kanunu’nun 27. maddesinin söz konusu olamayacağını belirtiyor ve gerekçe olarak da bu meselenin aleniyet kazandığını ifade ediyor. Bir gizlilik söz konusu olmadığını söylüyor. İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ, Meclis’teki konuşmasında iki MİT mensubunun ismini zikretti. Dolayısıyla bu artık aleniyet kazanmış bir şey. Eski bir MİT Müsteşar Yardımcısı bile bunu zikrediyor. Gazetecilik örgütleri de bunu ifade ettiler. Bununla ilgili kampanyalar düzenlendi. Meslektaşlarımızın bu biçimde suçlamaları tamamen siyasi saipliktir. Tamamen hukuksuz bir tutuklama ile karşı karşıyayız. Daha önce de başka meslektaşlarımız farklı gerekçelerle hiçbir şekilde darbe iması bile yokken subliminal mesaj vermekle suçlanıp cezaevine konuldu. Bakan Albayrak’ın mesajlarını haberleştirdiği için meslektaşlarımız yargılandılar ve tutuklandılar. Dolayısıyla belirli dönemlerle hem kutuplaştırmayı hem gerilimi artırmak hem de topluma ve gazetecilere korku salmak için çeşitli davalar gündemleştiriliyor. AKP döneminde gazeteciler açısından tutuklanmak, zincirleme bir eylem haline geldi. Önceki dönemlerde Türkiye’de ciddi basın özgürlüğü sorunu vardı ama bu son örnekte tamamen aleniyet kazandı. Tamamen hukuki zeminden, hukuki gerekçeden, hukuki temelden yoksun bir tutuklamadır. Meslektaşlarımız salgın riski altında cezaevinde tutuluyorlar. Meslektaşlarımızın tahliye edilmelerini talep ediyoruz. Davanın sonuna kadar takipçisi olacağız” dedi.