HDP, “darbeye karşı demokrasi yürüyüşü”nü 15-20 Haziran tarihleri arasından iki koldan başlattı. Kolun biri Hakkari’den diğeri de Edirne’den. Yürüyüş kolları 20 Haziran günü Ankara’da buluşup demokrasi ve özgürlük yürüyüşünün ilk etabını tamamlayacak.
HDP, bu yürüyüş eylemiyle demokrasi mücadelesini sonuçlandırmayacağı anlaşılmaktadır. 1 Haziran’da Eşbaşkanlar tarafından açıklanan deklarasyondan da anlaşılacağı gibi HDP, demokratik bir eylem planlanmasına sahip. Kuşkusuz demokratik eylemden salt yürüyüş, miting veya gösteri olarak anlaşılmamalıdır. Deklarasyon kapsamlı demokratik ihtiyacı olan en geniş toplumsal kesimlere çağrıda bulunuyor. Zira Türkiye ekonomik, toplumsal ve ekolojik bütün boyutlarıyla tıkanmış, yönetilemeyen sorunlarla karşı karşıyadır.
Korona sürecinde bir maske dağıtımını bile organize edemeyen bir yönetimle karşı karşıya olmak; başta Kürt sorunu olmak üzere diğer sorunları nasıl çözebilir? Çözemeyeceği açıktır. Çözüm kudreti ortaya konmayınca geriye kalan da elindeki devlet gücünü kullanarak, muhalif tüm çevreleri “terörize” etmek oluyor. Yapılan da budur.
Binlerce siyasetçinin, aydın, gazetecinin tutuklu oluşu, yine demokratik bir hak olan basın açıklaması, yürüyüş-miting, grev ve gösterilerin fiilen yasaklanmış oluşu durumun anlaşılması için yeterlidir. Basın üzerinde kurulan tam bir tekel hali tek sesli bir kamuoyu yaratılmıştır.
Ürkütülmüş-sindirilmiş bir iklim hakim kılınmıştır. Toplum kutuplaştırılmış, kutuplar arası geçirgenlik minimize edilmiştir. Birbirinden yalıtılmış toplumsal kümeler yalnızlık, çaresizlik ortamına sürüklenmiş ve nefes alamaz duruma sürüklenmiştir. Yalnızlık duygusu insan zihniyetine yerleştirilmiş ve bir şey yapamayız, yapamam düşüncesi en kahredici duygu ve düşüncedir. Bir şey yapılamaz, ne yapabiliriz düşüncesi çaresizlik halidir. Şu an demokrasi ve özgür yaşam istemine vurulan en kötücül hal oluyor.
HDP’nin “darbeye karşı demokrasi yürüyüşü” kötücül hale karşı bir itiraz ve çıkış oluyor. HDP’nin geçmişteki yürüyüş ve mitingleriyle mukayese edildiğinde buna kitlesel katılım çok azdır. Ama bütün engelleme, görünmez kılınma çabalarına karşın önemli heyecan dalgasına vesile olmuştur. Bunun nedeni anti demokratik ortama karşı bir şey yapılamaz çaresizliğini delmiş olmasıdır. En zor koşullarda bile yapılabilecek şeyler var ve yapılabilir dedirtmesine neden olmuştur. Etkisini büyük insan kümelerinin katılımından değil, sürecin özellik ve özgünlüğünden almaktadır. Yani özgül ağırlığı yüksek olan içeriğinden olmasıdır. Cesaretsizliği aşma; manevi cesaret kazanma duygu ve düşüncesini açığa çıkarmasıdır.
Yürüyüşü engelleme, gizleme ve görünmez kılma çabalarına karşı yapılmış olması önemli hamle ve atak olmaktadır. Bu yürüyüş göstermiştir ki, “terörize” etme, bastırma girişimleri ne kadar ağır olursa olsun demokrasi ve özgürlük için yapılabilecekler hep vardır, var olacaklardır. Yeter ki demokratik ve özgür yaşamın kıymetine varmak; bunun nefes almak kadar gerekli olduğunu bilmek ve hissetmektir.
Diğer önemli bir husus da demokrasi mücadelesinin salt parlamentoyla sınırlı olmadığı; başta sokak olmak üzere yaşamın her alanında verilmesini, gerekliliğini yeniden açığa çıkarmıştır. Özellikle sokağa çıkma, antidemokratik yönelimleri protesto etme demokrasinin esaslarından biri olmaktadır. Bu kadar sıkıştırılmış hali aşmak bir parça da sokaktan geçiyor.
Yine sadece sokakla demokrasiyi sınırlamak yeterli olmayabilir. Demokrasi ve özgürlük istemlerini somut, anlaşılır şekilde vermek de gereklidir. Bu yürüyüşle ağır kasvetli ortamı aşmanın adımı atılmış, cesaret açığa çıkmış; devamı değişim ve dönüşümü yapacak adımlara bağlıdır. “Bir çiçekle bahar gelmez” denir. Bir yürüyüşle demokrasi ve özgürlük de gelmez. Çiçekleri çoğaltmak, bahçeyi büyütmek gerekiyor ki bahara ulaşılabilinsin. Her dikilen çiçek özgürlüğün büyümesini sağlar. O halde demokrasi ve özgürlük nefesini solumak isteyen herkes çiçek dikmek için adımını atabilmelidir. Çünkü özgürlük ve demokrasi herkese lazım.
Şu biliniyor; gençlik neredeyse gelecek de oradadır. HDP Türkiye’nin tek muhalefet-bir parçada sistem dışı- partisi olduğunu bu yürüyüşle bir kez daha kanıtlamıştır. Ağırlık vermesi gereken önceliklerin başında gençlik olabilmelidir. Geleceksizlik girdabına sürüklenen gençliğe yaşanabilir demokratik ve özgür geleceğin perspektifini net ve anlaşılabilir şekilde ortaya koyabilmelidir HDP.
Sonuç olarak HDP zamanlamasını iyi ayarlayarak “darbeye karşı demokrasi yürüyüşü” başlattı. Mevcut koşullarda ve yığınla saldırı altında buna cesaret etti. Buradan kazandığı motivasyonla yürüyüşüne devam edebilmeli. Özgür ve demokratik Türkiye’ye ulaşabilmelidir.