DEDAŞ’ın bölgede varlık nedeninin tarımı bitirmek olduğu iddiasını Mardinli çiftçiler belirtiyor. Bölgede elektrik dağıtımının özelleştirilme süreci ve sonrasında ortaya konan politikalar ise bu iddiayı destekliyor
Yusuf Gürsucu/İstanbul
Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. (DEDAŞ) Diyarbakır, Urfa, Batman, Mardin, Siirt ve Şırnak illerinde enerji satışını yapmakta. 2013 yılında kamu kurumu olan TEDAŞ bünyesinde olan Dicle Eleketrik Dağıtım ve Perakende Satış A.Ş. hisselerinin blok halinde (yüzde 100’ü) 387 milyon dolara İşkaya Doğu OGG’ye verildi. Özelleştirmeyi kazanan gruba kredi veren 4 bankanın içinde Albaraka Türk, Kuveyt Türk, Halkbank ve Ziraat Bankası vardı. DEDAŞ’ı alan Dicle Enerji Yatırım’ın ortağı olan Eksim Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Tivnikli’nin, aynı zamanda gayri nakdi kredi aldığı Kuveyt Türk’ün de yönetim kurulu başkan yardımcısı olması kredinin usulsüz olduğu yönünde tartışmalara neden olurken bu bankaların verdiği kredi toplamı ise ihale bedeli kadar yani 387 milyon dolar. Elini cebine atmadan DEDAŞ’ı alan ortaklıkta öne çıkansa Abdullah Tivnikli ve bu şahıs kimdir sorusuna ise şimdilik girmeyeceğiz.
Tivnikli DEDAŞ’ı nasıl aldı!
Tivnikli’nin Dicle Enerji’deki hissesinin payı yüzde 30’un üzerinde. Dicle Enerji’nin 3 ortağı bulunuyor bu ortaklıkların hisse payları ise Doğu Hattı yüzde 40.8, İş Kaya yüzde 10.2, Kök Makine yüzde 49. Tivnikli’nin hem Doğu Hattı’nda hem de Kök Makine’de ortaklıkları bulunuyor olması dikkat çekerken Doğu Hattı ortaklığının sahibi yüzde yüz hisseye sahip olan İltek Enerji. İltek Enerji’nin yüzde 69 hissesi ise Tivnikli’ye ait. Abdullah Tivnikli’nin Kuveyt Türk ile birlikte onlarca şirkette ve Türk Telekom’da da yönetim kurulu üyeliği bulunuyordu. DEDAŞ devir töneninde Abdullah Tivnikli ile birlikte 4 bakan ve 2 bürokratın bulunması ise DEDAŞ’ta tek söz sahibinin Tivnikli olduğunu gösteriyordu. Projeye kredi veren bankaların logolarının yer aldığı pankartın üzerine işlenmiş olan 387 milyon liralık çek, Dicle Elektrik Dağıtım’ın devir töreninde toplu fotoğrafa yansımıştı. 2018 yılında yaşamını yitiren Abdullah Tivnikli’nin yerine bugün şirketi kardeşleri yönetmekte.
Destekler DEDAŞ’a ödeniyor
30 Ağustos 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan kararlarda, çiftçilerin elektrik borçlarının, “doğrudan tarımsal desteklerinden” kesilmesi sağlandı. İktidar bu kararla, DEDAŞ’ın elektrik alacaklarının tahsil edilmesi görevini üstlenmiş oldu. Kararın ardından, “tahsilat yapılması” için Ziraat Bankası’na, gönderdiği 1 milyar 538 milyon lirasının DEDAŞ’a yani Abdullah Tivnikli’ye aktarıldı. Sayıştay, 2018 denetimleri kapsamında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ni inceledi. Söz konusu yılda kayyum yönetiminde olan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde, Dicle Elektrik’in yaptığı 1 milyon 644 bin 217 TL tutarında yatırımın kayyum belediyesi tarafından karşılandı. 2014 yılından bu yanan bölgede çiftçi destekleri DEDAŞ’a aktarılmaya devam ederken mahkemenin verdiği ‘destek çiftçiye ödenmeli’ kararı dikkate alınmadan süreç bugüne kadar ilerledi. Her yıl çiftçilerin ekinlerini sulamaları gereken günlerde elektrik kesintisi uygulaması aralıksız sürerken çiftçi artık ne DEDAŞ’tan ne de AKP’den bir beklentisi olmadığını görerek farklı bir yol bulma çabasına girişti.
Bitmeyen 1.5 milyar borç!
Bölge baraj zengini bir yer ancak sulama kanalları uzun yıllardır yapılmamış olması halkı zorunlu olarak yeraltı suyuna mahkum etti. Yeraltı suyuna ulaşmak içinse enerji gerekiyordu. Çiftçilerin enerji borcu var diye elektrikleri kesilerek DEDAŞ’ın bölgede adeta başkesen uygulamalarıyla yüzyüze kaldı. Çiftçinin ne kadar enerji kullandığı enerji saatleri üzerinden ölçmek yerine dönüm başı belirlenen enerji bedeli çiftçilerin çok yüksek su bedellleriyle yüzyüze bıraktı. 6 yıldır çiftçi desteklerine el koyan DEDAŞ her nasılsa alacağı olduğunu iddia ettiği bedel azalmadı aksine her yıl arttı. Birçok çiftçi yağmur sularından biriktirdiği suları su motorlarıyla tarlalara basarak sulaması da enerji borcundan kurtulmasına yetmedi. Ne enerji ne de olmayan kanal suyunu kullanmayan çiftçiye iletilen not kağıtlarında yazan bedeli ödemesi istenirken çiftçinin buna itirazına bir yanıt veren çıkmadı. Bu çiftçilerinde tarımsal desteklerine el konulmaya devam edildi. DEDAŞ geçtiğimiz günlerde Mardin’de tarımsal faaliyetde bulunan 6 bin 173 çiftçinin 1 milyar 342 milyon lira borcu olduğunu iddia ederek elektrikleri kesti ve çiftçinin ürünü tarlada güneşten yanmaya bırakıldı.
Araziler üzerinde el değiştirme baskısı!
Bölgede tarımın bitirilmek istenmesinin birçok nedeni olabilir. Bu nedenlerin başında, bölgede uzun süredir ortaya konan demografik yapının değiştirilmek istenmesi sayılabilir. Körfez ülkelerinden bölgede gezdirilen bazı sermaye yapılarına araziler gösterilmiş ve bu sermaye yapıları da bölgede hayvancılık vb. işlere girmek istediklerini belirtmişlerdi. Bu proje hâlâ işliyor mu bilmiyoruz ancak bölgenin Kürt halkının yaşadığı bir bölge olması bu süreçten vazgeçmeyeceklerinin göstergesi. Özellikle 2013 sonrası ortaya konan planlar dahilinde bölgeye taşındığı anlaşılan DEDAŞ’ın tarımsal üretimleri baltalamak gibi bir işlevi olduğunu yukarıda aktardığımız çiftçinin sözlerinden de anlamak mümkün. Bölgede inşa edilen devasa barajların inşa sürecinde öne çıkan vaatler arasında bölge suya kavuşuyor ve üretim patlaması yaşanacak olmuştu. Aynı gerekçe Hasankeyf’i katleden Ilısu Barajı içinde belirtilmekte. Ancak bu iddialar uzun yıllar geçmesine karşın bir türlü yerine getirilmedi ve çiftçi üretim yapabilmek için DEDAŞ’a mahkûm edildi. Yine uzun yıllardır bölge halkının kaçak elektrik kullandığı propagandalarıyla hazırlık süreci başlatıldı ve bölgede tarım arazilerinin ya icra yoluyla ya da elde edemediği enerji nedeniyle üretemeyen çiftçinin yok pahasına arazisini satmaya zorlayarak bu değişimin koşulları yaratılmış durumda.
‘Hesaplar bloke edildi’
Çiftçilerin daha az su gerektiren ya da susuz tarım yapabilecekleri ürünlere geçme kararı ise iktidar tarafından engelleneceği belirtildi. Mardin Çiftçiler Birliği 2. ürün olarak mısır ekimi yapmayı düşünen yurttaşlar için Ankara’ya giderek bakanlıklarla yaptıkları görüşmelere verilen yanıt, “Borcu olanlar ekmesin” oldu. Bölgede bulunan bir çiftçinin şu sözleri ise yaşanan süreci açıkça ortaya koyar nitelikte:
“Biz kendi elektriğimizi kendimiz çektik, trafo ve elektrik panolarını kendimiz aldık, işçilik ve diğer giderleri (bazı çiftçilerimiz borçlanarak) biz kendimiz ödedik. Bir gün adı DEDAŞ diye bir şirket, gelip önümüze ‘aslı astarı olmayan faturalar’ bırakıp gitti. Güya borcu olduğu iddiası ile devletin çiftçiye verdiği desteği bloke ettirdi devlet eliyle. Ağır sanayi elektriğinden birkaç kat daha pahalı elektrik faturaları yolladı bize. El yazısıyla yazılmış 8 cm büyüklüğünde ‘faturalar’ gönderdi ki böyle bir kurumun en azından bilgisayar çıktısı yollaması gerekirdi. Devletin güvenlik güçlerini kullanarak çiftçiye terörist muamelesi yaptı ve çiftçiyi devlet eliyle dövdü ve susuz bıraktı. Mısırın veya buğdayın döllenme döneminde veya danelerin olgunlaşma döneminde elektriği kesip verimi düşürttü. Devletin verdiği destek bir yana çiftçinin tarımı devam ettirmek için veya gübre ilaç almak için çektiği krediye bile el koydu. Çiftçinin tüm banka hesaplarını bloke ettirdi. En önemlisi de çiftçinin elektriğini kesip çiftçiye ait olan trafoyu utanmadan devletin güvenlik gücüyle aldı götürdü… daha da ne sıralayabilirim. Sonuç olarak ‘tarımı bitirmek için gelen DEDAŞ çok ciddi başarılar elde etti ve sonunda çiftçiye tarımı bırakması konusunda baya bi yardımcı oldu !!! Allah sizin ve sizi destekleyenlerin bin belasını versin… haysiyetsizler…”