Hani bir laf vardır. “Ya bir yol bulacağız ya bir yol yapacağız.” HDP’nin yürüyüşü biraz da böyle. İki koldan yürüyen vekiller, izlenimlerini bize anlattı: Polis kuşatmasına rağmen halk inanılmaz, muhalefet seyirci konumdan çıkmalı
Hüseyin Kalkan
İktidar polis yığarak, yolları kapatarak, kentlere giriş-çıkış yasağı koyarak HDP’nin başlattığı yürüyüşü engellemeye çalıştı. Olmadı engellenemedi. Milletvekilleri tartaklandı, partililer darp edildi, birçok insan gözaltına alındı. Ancak HDP’liler yine de yürüdü. Bunu bütün Türkiye gördü, bunu uluslararası kamuoyu gördü. HDP’liler demokrasi için mücadelenin yolunu bütün muhalefete, dosta düşmana herkese gösterdi.
Sokakta siyaset
İktidara göre sokak ‘Tu kaka’. Sokağa ya darbeye davetiye çıkarmak için çıkılır ya da vatan bölmek için. Tabi kendileri kendileri hariç. Yandaş medya adeta sokağı şeytanileştirdi. Sokağa çıkmaya cüret edenler gözaltına alındı, tutuklandı, onlarca yıl hapisle tehdit edildi. İnsanlar işinde edildi, açılıkla yüz yüze bırakıldı. Kimsenin sokağa çıkmaması için, hak talep etmemesi için, demokrasi ve adalet talep etmemesi için her şey yapıldı.
Elbette bu durum değiştirmek, siyasetin görevidir, muhalefetin görevdir. HDP’nin şimdi yaptığı bu görev yerine getirmektir. Kendisi ve herkes için sokağa çıktı HDP. Buzları kıra kıra demokrasi için, siyaset yapmak isteyen bütün partiler için, halk için bir yol açıyor. Hani bir laf vardır. “Ya bir yol bulacağız ya bir yol yapacağız.” HDP, siyaset için, demokrasi için yeni bir yol açıyor.
Hakkari’de yol çıkan konvoyun bulunan Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir, hem Hakkari’de, hem Van’da coşku ile karşılandıklarını, halkın, gözaltı tutuklama ve darpa rağmen HDP konvoyunu karşılamaya veya uğurlamaya çıktığını, güçlü bir destek verdiğini söylüyor.
Muhalefet ve HDP
Diğer muhalefet partileri yürüyen HDP’yi görmezden gelmeyi deniyorlar. Hatta Kemal Kılıçdaroğlu, bu dönemde bir adalet yürüyüşüne gerek olmadığını söyleyerek, HDP’nin yürümesine gerek olmadığını demeye getirdi.
Ancak bütün kayıtsız görünme çabalarına rağmen darbeye karşı demokrasi yürüyüşünü dikkatle izledikleri belli oluyor. Sadece muhalefet değil iktidar da HDP’nin başlattığı yürüyüşü dikkatle izliyor. Her adımda, her kentte çıkarabileceği bütün zorluklarla yürüyüşün karşısına dikiliyor. HDP Milletvekili Tülay Hatimoğulları bu yürüyüşün muhalefet saflarındaki etkileri ile ilgili şunları söylüyor: “Yürüyüşümüz çok büyük bir baskı ile karşılaştı. Nasıl 12 Eylül darbesi döneminde her şey silah zoru ile bastırıldıysa, bizi de polis ve asker zoru ile bastırmak istediler. Her şeye rağmen yürüyüşümüzü başlattık. Bu yürüyüşün hem Türkiye’de hem uluslararası alanda büyük yankı yarattığını biliyoruz. Bu yürüyüş 82 milyon içindir. Bizim sesimiz Türkiye’de demokrasi ve adalet talep eden her kesime ulaştı. Bütün baskılara rağmen Hakkari halkından çok büyük destek gördük. Halkımızın HDP’nin yanında güçlü şekilde durduğunu gördük. Biz HDP olarak kendimizi yalnız his etmiyoruz.”
‘HDP yol açıyor’
Sadece yürüyenlere değil, zılgıt çekenlere, alkışlayanlara, yürüyüş konvoyunu destekleyenlere yönelik şiddete de tanık olduk. Hakkari çıkışında konvoyu selamladığı için darp edilen kadının görüntüleri anında bütün medya mecralarında yer aldı. Yürüyüşün Edirne kolunda yer alanlar aynı şiddete maruz kaldılar. Onlarca kişi gözaltına alındı. Bu kolda yürüyüşte yer alan Halkların Demokratik Kongresi (HDK)’nin Eşsözcüsü İdil Uğurlu, HDP’nin halktan koparılmak istendiğini belirtiyor. Uğurlu’ya göre bütün baskıların nedeni bu. İdil Uğurlu “Tüm ezilenlerin, sessizlerin sesi olmak, yeni bir yol açmak için HDP yola çıktı, bu yürüyüşü başlattı. Bu bir demokrasi hamlesidir. Ve 15-16 Haziran büyük işçi direnişinin yıl dönümüne rastlaması da ayrıca anlamlıdır” diyor.
Dipten gelen dalga
İdil Uğurlu, muhalefet partilerinin tutumuna dikkat çekerek şunları ekliyor: “HDP ile yana yana durmakta, HDP ile yol yürümekte imtina etmemeleri gerekir. Şu anda ülkede yaprak kımıldamıyor gibi görünüyor. Ama çok geniş bir halk kesimi gidişattan memnun değil, akacak bir mecra arıyor. Tüm bu baskılara rağmen, bu kuşatılmışlığa rağmen koşullara boyun eğemeyen, yürüyen bir HDP var. Bütün birleşenleri ile birlikte demokrasi mücadelesine ivme kazandıran bir parti var. Halk bu yürüyüşü sahiplendi. Dipten gelen bir dalga var. Önemli olan bunu iyi örgütlemek, geniş bir ittifak zeminini geliştirmek ve büyütmektir.”
Hakkari’nin iradesi
Hakkari kolunda yürüyen Dirayet Dilan Taşdemir, yürüyüşün ilk gününe dair değerlendirmelerini bizimle paylaşırken, başvurulan kuşatmaya dikkat çekiyor. “Kent bütünü ile kuşatılmıştı. Her yer panzerlerle, özel hareket polisleri ile tutulmuştu. Buna rağmen toplantımızı gerçekleştirdik. Eş Genel Başkanımız açıklama yaptı ve Hakkarilileri selamladı. Konvoy olarak kentte ayrılırken, halkı inanılmaz bir ilgi gösterdi, destek verdi. Destek veren insanlar tek tek tehdit edildi. Bütün bu tehdit ve tacizlere rağmen, Hakkari bir irade beyanında bulundu. Aynı şey Van’da yaşandı.”
Yürüyüş devam edecek
Belki bu yazıyı HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın şu sözleri ile bitirmek uygun düşer: “Bizim yürüyüşümüz dün başlayan yarın bitecek olan bir yürüyüş değildir. Bizim yürüyüşümüz uzun soluklu, demokrasiye, barışa ve adalete kavuşana dek devam edecek olan bir yürüyüştür. Amacımız Hakkari’deki Zap Suyu’yla Edirne’deki Meriç Nehri’ni buluşturmaktır. Bunu için yürüyoruz.”
Gazeteci gözü ile
HDP yürüyüşünün Edirne kolunu Mezopotamya Ajansı (MA) adına izleyen Gazeteci İdris Sayılgan, izlenimlerini bizimle paylaştı. Sayılgan, HDP’lilerin polis müdahalesi karşısında direnmelerine ve polisin dağınıklığına dikkat çekiyor. Sayılgan’ın izlenimleri şöyle: “Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü” kapsamında Edirne’ye doğru gerçekleştirilen eylemin en önemli sonucu HDP’nin direnme gücünün bir kez daha açığa çıkmasıdır. Tüm yasak ve engellemelere rağmen sabahın erken saatlerinden itibaren binlerce kişi Silivri’ye ulaşmaya çalıştı. Tüm ilçelerde engellemeler oldu. Buna karşın yine yüzlerce kişi Silivri’de buluştu. Burada gerçekleştirilen polis müdahalesine karşı gelişen direniş, HDP’nin direnme gücünü ve cesaretini bir kez daha gözler önüne serdi. Yüzlerce polis, milletvekili, yönetici, sivil dinlemeden sert bir müdahale gerçekleştirdi. HDP’liler müdahaleyi ‘Faşizme karşı omuza’, ‘Direne direne kazanacağız’ sloganları ile karşıladı. Bu polislerin de beklemediği bir direniş oldu. Çünkü kitlenin üzerine gittiklerinde kitlenin dağılmaması, aksine sloganlarla direnmesi sonucu polisler birçok kez geri çekilmek durumunda kaldı. Direniş alışılmış kodları kırdı diyebilirim. En önemli gördüğüm konu budur. Bu kadar ciddi engelleme çabasının altında ise HDP’nin aldığı kararın halkı harekete geçiren, halk dinamizmini yeniden oluşturan bir hamle olmasında yatıyor. 1 Haziran’da ilan edilen Tutum Belgesi ve sonrasında açıklanan yürüyüş kararı 15 gündür tüm Türkiye’nin gündeminde. HDP, bu yürüyüşle gündemi belirleyen ve yöne veren bir pozisyona geçti tekrar.”